Kadir Has Üniversitesi (KHAS) Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nin bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiği Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması"nın 2018 yılı sonuçları üniversitenin Cibali Kampüsü'nde, KHAS Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın, KHAS Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mary Lou O’Neil ve KHAS Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu’nun sunumlarıyla gerçekleşen bir basın toplantısıyla paylaşıldı.
Ocak ve Şubat aylarını kapsayan araştırma 23 ilde, kadın ve erkek bin 205 kişi ile gerçekleştirildi.
EN BÜYÜK SORUN ŞİDDET DİYENLERİN ORANI YÜZDE 61
Türkiye genelinde kadınların en büyük sorunu yüzde 61 ile “şiddet” oldu. Bu oran 2016’da yüzde 53, 2017’de ise yüzde 55 idi. Şiddeti sırasıyla "eğitimsizlik" ve "işsizlik" sorunları izlerken dördüncü sırayı "sokakta baskı ve taciz" aldı. Şiddetin bu yıl da en büyük sorun olduğunu belirten Doç. Dr. Mary Lou O’Neil, "Bu sonuç çok şaşırtıcı değil. Onu işsizlik ve eğitimsizlik izledi. Ama bu konuların sorun olarak görülme oranları çok düşük. Bu üzücü bir sonuç. Çünkü toplumda işsizlik ve eğitimsizlik kadınlar için bir problem olarak algılanmıyor. Oysa eğitim bence en önemli problemlerden biri çünkü şiddet buna bağlı. Refah seviyesi düşük, eğitimsiz kadınlar daha fazla şiddet görüyor. O yüzden bunların hepsi birbirine bağlı. Kadınların sorunları için daha geniş bir bakış açısı olması gerekiyor. Bunun dışında toplumda yeni bir kadın rolü oluşuyor. Bu da "süper kadın" rolü. Kadın eğitim alacak, çalışacak, eşit haklara sahip olacak ama aynı anda ev işlerini de yürütecek, eşine bakacak, çocuklarını büyütecek. İşin enteresan tarafı bunu sadece erkeklerin değil kadınların da istemesi" diye konuştu.
TOPLUMDA FİKİR BİRLİĞİ: AİLE İÇİ ŞİDDET BOŞANMA SEBEBİ
Araştırmada ortaya çıkan bir başka çarpıcı sonuç ise boşanma ve şiddet ilişkisi konusunda oldu. Katılımcıların yüzde 72’si aile içi şiddetin boşanmak için yeterli bir sebep olduğu konusunda fikir birliğine ulaştı. “Erkek, ailenin dirlik düzeni için zaman zaman şiddete başvurabilir” seçeneğine olumlu yaklaşan katılımcıların oranında ise düzenli bir düşüş söz konusu. Oran 2016 yılında yüzde 14; geçen yıl ise yüzde 11 idi. Bu yıl bu ifadeye olumlu bakanların oranı yüzde 5’e düştü.
KADINLAR KADIN LİDER İSTİYOR
Ankette geçen yıl ilk kez sorulan “Bir kadın sizin görüşlerinizi savunan bir partinin lideri olsa, o partiye oy verir misiniz?” sorusuna kadın katılımcıların yüzde 81’i“evet” derken, erkek katılımcılarda aynı oran yüzde 73 olmuştu. Bu yıl rakamlarda artış var. Aynı soruya bu yıl kadınlar yüzde 85, erkekler yüzde 74 oranında “Evet” dedi. “Diyelim ki bir seçim sezonunda çok benzer özelliklere sahip bir erkek ve bir kadın cumhurbaşkanı adayı var, hangisini tercih ederdiniz?” sorusuna geçen yıl kadın katılımcıların yüzde 63’ü, bu yıl ise yüzde 70’i “Kadın adayı tercih ederdim” dedi. Erkek katılımcıların yüzde 30’u da kadın adayı tercih edeceği yönünde cevap verdi. Geçen yıl bu oran yüzde 36 olarak gözlemlenmişti.
KADINLARIN YÜZDE 28’İ AKTİF OLARAK ÇALIŞIYOR, YÜZDE 46’LIK BİR KESİM HAYATINDA HİÇ ÇALIŞMAMIŞ
Kadının çalışma hayatındaki varlığının da sorgulandığı araştırmada ortaya çıkan sonuç, yüzde 28’lik bir kesimin şu anda aktif olarak çalıştığını gösterdi. Katılımcıların yüzde 35’i geçmişte çalıştığını, yüzde 46’sı ise hayatında hiç çalışmadığını ifade etti. “Kadınların iş hayatına katılımı ülkenin refahı açısından gereklidir” ifadesine katılma oranı kadınlarda yüzde 84, erkeklerde ise yüzde 73 olarak gerçekleşti.
İMAM VE MÜFTÜLERİN RESMİ NİKAH KIYMASINA "HAYIR"
Resmi nikahın imamlar veya müftüler tarafından kıyılması konusunda erkekler kararsız kalırken, kadınlar ağırlıklı olarak “hayır” yönünde oy kullandı. Erkeklerin yüzde 49’u “hayır”, yüzde 52’si ise “evet” dedi. Kadınların yüzde 64’ü “hayır” diyerek bu yetkilendirmeyi onaylamadıklarını gösterdi.
TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISI GÜÇLENİYOR
Genel olarak kadının toplumsal, siyasi ve ekonomik açıdan erkekle eşit olması gerektiğine dair onaylarda artış olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu ise, "Bu olumlu tarafı. Erkeklerin çocuk ve aile bakım ve geçim tarafına daha fazla destek vermeye başladığını da söyleyebiliriz. Ancak bu artıştan hala iyi bir destek sağladıkları anlamını çıkaramıyoruz. Mesela çocuk bakımında en fazla yaptıkları iş genel olarak çocuğa bakmak. Bu da yüzde 48'in düzenli olarak yaptığını söyledikleri bir şey. Çocuğu uyutmak, onunla oynamak, kitap okumak gibi şeylerde çok geride kalıyoruz. Çocukla oynamayı babaların yüzde 20'si hiç yapmadığını söylüyor. Bu çocukla babanın ilişkisi açısından son derece önemli ve bunu yapmayan veya yapamayan yüzde 20'lik dilimin olması üzücü" dedi.
Hem kadın hem erkekler arasında eşitlikçi toplumsal cinsiyet algısının güçlendiği ancak bu artışın genelde kadının kamusal alandaki hakları ve duruşu ile sınırlı kalıp, özel hayata yansımaların daha geride kaldığı belirten Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu, "Kadının erkekle olan eşit statüsünde bir onay artışı varsa ancak kürtaj, evlilik dışı ilişkiler, evlilik dışı çocuk sahibi olma gibi durumlarda onayın çok ciddi düştüğünü görüyoruz. Bu da bize biraz daha muhafazakar bir kadın erkek eşitliği anlayışının yükselmekte olduğu gösteriyor. Yani toplumda 'kadın ve erkek eşit olsun ancak belli bir geleneksel aile düzeni içinde de yaşamaya devam etsin' algısı var" diye konuştu.
Ocak ve Şubat aylarını kapsayan araştırma 23 ilde, kadın ve erkek bin 205 kişi ile gerçekleştirildi.
EN BÜYÜK SORUN ŞİDDET DİYENLERİN ORANI YÜZDE 61
Türkiye genelinde kadınların en büyük sorunu yüzde 61 ile “şiddet” oldu. Bu oran 2016’da yüzde 53, 2017’de ise yüzde 55 idi. Şiddeti sırasıyla "eğitimsizlik" ve "işsizlik" sorunları izlerken dördüncü sırayı "sokakta baskı ve taciz" aldı. Şiddetin bu yıl da en büyük sorun olduğunu belirten Doç. Dr. Mary Lou O’Neil, "Bu sonuç çok şaşırtıcı değil. Onu işsizlik ve eğitimsizlik izledi. Ama bu konuların sorun olarak görülme oranları çok düşük. Bu üzücü bir sonuç. Çünkü toplumda işsizlik ve eğitimsizlik kadınlar için bir problem olarak algılanmıyor. Oysa eğitim bence en önemli problemlerden biri çünkü şiddet buna bağlı. Refah seviyesi düşük, eğitimsiz kadınlar daha fazla şiddet görüyor. O yüzden bunların hepsi birbirine bağlı. Kadınların sorunları için daha geniş bir bakış açısı olması gerekiyor. Bunun dışında toplumda yeni bir kadın rolü oluşuyor. Bu da "süper kadın" rolü. Kadın eğitim alacak, çalışacak, eşit haklara sahip olacak ama aynı anda ev işlerini de yürütecek, eşine bakacak, çocuklarını büyütecek. İşin enteresan tarafı bunu sadece erkeklerin değil kadınların da istemesi" diye konuştu.
TOPLUMDA FİKİR BİRLİĞİ: AİLE İÇİ ŞİDDET BOŞANMA SEBEBİ
Araştırmada ortaya çıkan bir başka çarpıcı sonuç ise boşanma ve şiddet ilişkisi konusunda oldu. Katılımcıların yüzde 72’si aile içi şiddetin boşanmak için yeterli bir sebep olduğu konusunda fikir birliğine ulaştı. “Erkek, ailenin dirlik düzeni için zaman zaman şiddete başvurabilir” seçeneğine olumlu yaklaşan katılımcıların oranında ise düzenli bir düşüş söz konusu. Oran 2016 yılında yüzde 14; geçen yıl ise yüzde 11 idi. Bu yıl bu ifadeye olumlu bakanların oranı yüzde 5’e düştü.
KADINLAR KADIN LİDER İSTİYOR
Ankette geçen yıl ilk kez sorulan “Bir kadın sizin görüşlerinizi savunan bir partinin lideri olsa, o partiye oy verir misiniz?” sorusuna kadın katılımcıların yüzde 81’i“evet” derken, erkek katılımcılarda aynı oran yüzde 73 olmuştu. Bu yıl rakamlarda artış var. Aynı soruya bu yıl kadınlar yüzde 85, erkekler yüzde 74 oranında “Evet” dedi. “Diyelim ki bir seçim sezonunda çok benzer özelliklere sahip bir erkek ve bir kadın cumhurbaşkanı adayı var, hangisini tercih ederdiniz?” sorusuna geçen yıl kadın katılımcıların yüzde 63’ü, bu yıl ise yüzde 70’i “Kadın adayı tercih ederdim” dedi. Erkek katılımcıların yüzde 30’u da kadın adayı tercih edeceği yönünde cevap verdi. Geçen yıl bu oran yüzde 36 olarak gözlemlenmişti.
KADINLARIN YÜZDE 28’İ AKTİF OLARAK ÇALIŞIYOR, YÜZDE 46’LIK BİR KESİM HAYATINDA HİÇ ÇALIŞMAMIŞ
Kadının çalışma hayatındaki varlığının da sorgulandığı araştırmada ortaya çıkan sonuç, yüzde 28’lik bir kesimin şu anda aktif olarak çalıştığını gösterdi. Katılımcıların yüzde 35’i geçmişte çalıştığını, yüzde 46’sı ise hayatında hiç çalışmadığını ifade etti. “Kadınların iş hayatına katılımı ülkenin refahı açısından gereklidir” ifadesine katılma oranı kadınlarda yüzde 84, erkeklerde ise yüzde 73 olarak gerçekleşti.
İMAM VE MÜFTÜLERİN RESMİ NİKAH KIYMASINA "HAYIR"
Resmi nikahın imamlar veya müftüler tarafından kıyılması konusunda erkekler kararsız kalırken, kadınlar ağırlıklı olarak “hayır” yönünde oy kullandı. Erkeklerin yüzde 49’u “hayır”, yüzde 52’si ise “evet” dedi. Kadınların yüzde 64’ü “hayır” diyerek bu yetkilendirmeyi onaylamadıklarını gösterdi.
TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISI GÜÇLENİYOR
Genel olarak kadının toplumsal, siyasi ve ekonomik açıdan erkekle eşit olması gerektiğine dair onaylarda artış olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu ise, "Bu olumlu tarafı. Erkeklerin çocuk ve aile bakım ve geçim tarafına daha fazla destek vermeye başladığını da söyleyebiliriz. Ancak bu artıştan hala iyi bir destek sağladıkları anlamını çıkaramıyoruz. Mesela çocuk bakımında en fazla yaptıkları iş genel olarak çocuğa bakmak. Bu da yüzde 48'in düzenli olarak yaptığını söyledikleri bir şey. Çocuğu uyutmak, onunla oynamak, kitap okumak gibi şeylerde çok geride kalıyoruz. Çocukla oynamayı babaların yüzde 20'si hiç yapmadığını söylüyor. Bu çocukla babanın ilişkisi açısından son derece önemli ve bunu yapmayan veya yapamayan yüzde 20'lik dilimin olması üzücü" dedi.
Hem kadın hem erkekler arasında eşitlikçi toplumsal cinsiyet algısının güçlendiği ancak bu artışın genelde kadının kamusal alandaki hakları ve duruşu ile sınırlı kalıp, özel hayata yansımaların daha geride kaldığı belirten Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu, "Kadının erkekle olan eşit statüsünde bir onay artışı varsa ancak kürtaj, evlilik dışı ilişkiler, evlilik dışı çocuk sahibi olma gibi durumlarda onayın çok ciddi düştüğünü görüyoruz. Bu da bize biraz daha muhafazakar bir kadın erkek eşitliği anlayışının yükselmekte olduğu gösteriyor. Yani toplumda 'kadın ve erkek eşit olsun ancak belli bir geleneksel aile düzeni içinde de yaşamaya devam etsin' algısı var" diye konuştu.