'Erkek ergenlikten andropoza geçiyor'
İkinci şans filminde Özcan Deniz ile başrolde oynayan Nurgül Yeşilçay erkekler ama özellikle de büyümemiş erkekler hakkında içini döktü: “Pek çok erkek ergenlikten direkt andropoza geçiyor. Arası boş. Büyümüyorlar... Bundan dolayı da açgözlü oluyorlar ve korkaklar aynı zamanda. Ama aslında ortada yazık bir durum var.”
Haberler 19.11.2016 - 13:48 Son Güncelleme : 19.11.2016 - 14:06
-
İşte Nurgül Yeşilçay'ın Sabah'tan Olkan Özyurt'a verdiği röportajdan satırbaşları: Biz, Özcan (Deniz) ile illa ki bir şeyler yapacaktık. Çok senaryo getirdi bana. Ama olmadı. Seyircide bizim ikili olarak bir kredimiz var. O krediyi doğru kullanmak gerekiyordu. Daha önce birlikte bir film çekseydik muhtemel bu krediyi kötü kullanmış olacaktık.
-
-
Bu tamamen hikaye ve senaryo ile ilgiliydi. Bu hikayeyi bana ilk anlattığı zaman İkinci Şans'ın bu krediyi doğru kullanacağımız bir film olduğunu sezdim. Bir gün beni yemeğe çağırdı, karnıyarık, pilav ve cacık yaptı. Oturdu hikayeyi anlattı. Çok beğendim. Ama genelde yönetmenlerin size anlattıkları hikaye ile yazdıkları senaryo birbirini pek tutmaz. Sonra senaryoyu okudum. Okuyunca baktım anlattığı hikayeyi yazmış. "Tamam" dedim ve başladık. Ama senaryoyu okuyunca çok beğenmiştim ve şaşırmıştım da...
-
Bir erkek olarak bir kadını bu kadar iyi anlayıp yazmasına çok şaşırmıştım. Bunu da Özcan'a söyledim. Fakat filmi çekerken şunu da gördüm. Yaptığı işe son derece hakim bir yönetmen vardı karşımda...
-
-
Karışan daha doğrusu fikirleri olan bunu da söyleyen bir oyuncuyum. Ama açık söylüyorum: Bu filmde çok çok az fikirlerimi söyledim. Çünkü Özcan zaten çok da boşluk bırakmayacak bir şekilde yazmıştı senaryoyu.
-
Senaryo ikimizle de dalgasını geçiyor. Onun karakteri bana "Çirkin" diyor benim karakterim de ona "Boyalı saçlarına bak" diyor. Bu aslında doğru ve normal bir hamle... Hayatta da böyle ufak dalga geçmeleri severim zaten.
-
-
Kadını anlama konusunda bir problemimiz var. Toplumsal algı herkesin üzerine sirayet etmiş durumda. Oynadığımız dizilerde, filmlerde genelde erkek gözünden kadını anlama ve anlatma çabası var. Bunun farkında bile değiller. Biz çok erkek bir toplumuz. Hayatımız da bu erkek bakışıyla şekilleniyor.Bundan kaynaklanıyor galiba. Mesela kadın senarist kadınsı bir şey yazdığını düşünüyor ama aslında bir erkek bakışını anlatıyor bize... Çok başıma geldiği için biliyorum.
-
Vallahi İngiltere'ye gideceğim nasıl ortalığa döküldü bu bilemiyorum. Nejat ile geleceğe dair planlarımızdan biri bu. Dost sohbetinde bu plandan bahsettim. Nejat'ın liseyi İngiltere'de okuma ihtimali üzerine bir plan. Kesin ve net bir şey yok. Daha üç yılı var Nejat'ın liseye başlamasına. Ama haber patladı. Sanki yarın İngiltere'ye gidecekmişiz gibi bir algı oluştu...
-
-
Filmde Cemal, ergen gibi... Zaten pek çok erkek ergenlikten direkt andropoza geçiyor. Arası boş. Büyümüyorlar...Yani ergen gibi kalıyorlar. Kadınlar için de bu tür erkekler ikinci ya da üçüncü çocuğu gibi oluyor. Yani Türkiye'de durum böyle... Bundan dolayı da böyle bir açgözlü bir durum var. Ayrıca çok korkaklar...
-
O ellerindeki güç, sahip oldukları her şey bir gün gidecek diye korkuyorlar. Bunun için çevrelerinde kendilerini beğenen insanları tutuyorlar. O giydiği ceketin, o taktığı maskenin güzel durduğunu söyleyen insanlar kalıyor çevrelerinde. Yani sürekli bir pohpoh istiyorlar. Ama aslında ortada yazık bir durum var.
-
-
Gerçek hayatta sinsi bir anneyim. Nejat ile ilgili kaygılarım var tabii. Ama bunu ona çaktırmıyorum. Filmde ise kaygılarını dile getiren bir anneyi canlandırıyorum.