İsrail tarihi, modern İsrail Devleti'nin tarihini ve İsrail topraklarındaki Yahudilerin tarihini içerir. Modern İsrail’in coğrafi büyüklüğü Galler ülkesi kadar ya da Kosta Rika’nın yarısı kadar küçüktür. Devletin bulunduğu alan, kabaca, antik İsrail ve Yehuda Krallıklarının bulundukları yerdir.
İsrail'de konuşulan İbranicenin ve İbrahimi (Semavi) dinlerin doğduğu yerdir. Önce Yahudilik ve sonra Hristiyanlık, İslam, Dürzilik ve Bahailik inançlarına ait kutsal alanlar barındırır.
Çeşitli imparatorlukların egemenliği altına girmesine ve farklı birçok etnik unsura ev sahipliği yapmasına rağmen, Yahudi-Roma Savaşına kadar, antik İsrail ağırlıklı olarak Yahudi’ydi. Sonrasında, Galilee hariç, birçok bölgede Yahudiler azınlık olarak kaldı. Bölge 3. yüzyıl itibarıyla giderek artarak Hristiyanlaştı ve 7. yüzyıl fethinden 20. yüzyılın ortasına kadar Müslümanlaştı.
Roma fethinden sonra, Antik İsrail bölgesi, Kutsal Filistin Toprakları olarak adlandırıldı. 1096 ve 1921 yılları arasında, bölge, Hristiyan ve Müslümanlar arasında odak savaş noktasıydı.
19. yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa’daki Yahudilere karşı zulüm, Siyonist hareketi doğurdu ve antik krallıkların bulunduğu, Filistin olarak adlandırılan bölgede Yahudilere ait bir anavatan kurulmasına yönelik uluslararası destek arttı.
Suriye’nin İngilizler tarafından fethedilmesinden sonra, I. Dünya Savaşını takip eden Balfour Deklarasyonu ve Filistin mandasının kurulmasıyla birlikte, Aliyah (İsrail topraklarına diaspora Yahudilerinin geri dönmesi) arttı ve bu da Arap ve Yahudi milliyetçiliğinin çakışmasından dolayı Arap-Yahudi gerginliğinin artmasına sebep oldu.
1948 yılında İsrail Bağımsızlığının ilan edilmesiyle, Avrupa ve Müslüman ülkelerden birçok sayıda Yahudi İsrail’e göç etti ve birçok Arap da İsrail’den göç etti. Bu göçler ileride daha büyük Arap-İsrail savaşlarına sebep olacaktı. Dünya’daki Yahudilerin yüzde 42'si günümüzde İsrail’de yaşamaktadır.
İsrail ve Filistin arasındaki barışı gerçekleştirme üzerine devamlı devam eden çalışmalara rağmen, savaş ve çatışma İsrail ve Filistin bölgelerinde devam etmekte ve uluslararası politikada ve iki bölgenin sosyal ve ekonomik yaşamlarında hissedilmektedir.
İsrail’in ekonomisi başlangıçta sosyalistti ve ülke 1970’lere kadar Sosyal-demokratlar tarafından yönetildi. Sonrası gittikçe kapitalizme ve market ekonomisine kaydı ama sosyal refah sisteminin bazı özelliklerini korudu.
Davud ve Süleymanın da krallığını yaptığı bu devlet, Süleyman'ın MÖ 930'da ölümünden sonra ikiye bölündü. Kuzeydeki on kabile Jeroboam önderliğinde İkinci İsrail Krallığı'nı kurarken, güneydeki iki kabile ise Süleyman'ın oğlu Rehoboam liderliğinde Yehuda Krallığı'nı devam ettirdi. İkinci İsrail Krallığı, MÖ 720'de Asur İmparatorluğu'nun işgaliyle son buldu.
Yehuda'nın varlığı ise MÖ 586 yılında Nebukadnezar önderliğindeki Babil İmparatorluğu'na yenik düşünce son buldu. Babillilerin bölgeyi fethiyle Kudüs Tapınağı yıkıldı ve Yahudiler bölgeden sürüldü. Tekrar geri gönderilen Yahudiler MÖ 140 ile MÖ 37 arası bağımsızlıklarını Haşmonayim Krallığı olarak ilan ettilerse de bu bağımsızlık uzun sürmedi ve Roma İmparatorluğu altında 70 yılına kadar özerk kaldılar.
132 yılında çıkan Bar Kohba İsyanıyla tekrar bağımsız bir İsrail devleti kuran Yahudiler iki sene sonra bu devleti kaybettiler. Tekrar bir Yahudi devleti kurma hayaliyle yaşayan Yahudiler bu rüyaları için yaklaşık iki bin sene beklemek zorunda kaldılar ve bu hayalleri 14 Mayıs 1948'de İsrail'in kurulmasıyla gerçekleşti.