"Sağlıkta şiddetin en büyük mağduru kadın doğumcular"

Hekime yönelik şiddet ve malpraktis davalarının en çok kadın doğumcuları mağdur ettiğini söyleyen TJOD Başkanı Prof. Ateş Karateke, hastalar ile hekimler arasında oluşabilecek uyuşmazlıkların tüketici mahkemelerinde veya 'Borçlar Kanunu'na göre değil; oluşturulacak ihtisas mahkemelerinde görülmesi gerektiğini belirtti.

"Sağlıkta şiddetin en büyük mağduru kadın doğumcular"
Arşiv

Türkiye Jinekoloji ve Obstetrik Derneği'nce ’da düzenlenen Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresinde konuşan TJOD Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke, bu yıl bilimsel çalışmaların yanı sıra giderek artan sorun haline gelen sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sona ermesi için büyük çaba sarf ettiklerini söyledi.

ŞİDDET TOPLUM SAĞLIĞINI ETKİLİYOR

çalışanlarına şiddetin, en çok hasta ve hasta yakınları tarafından gerçekleştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Karateke, son 5 yılda sağlık çalışanlarına yönelik sözlü ve fiziki şiddet sayısının yaklaşık 46 bin olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Sağlıkta şiddet kısa ve orta vadede yalnızca sağlık çalışanları ve onların yakınlarına zarar veriyor gibi görünse de uzun vadede toplum sağlığını tehdit edebilecek en önemli sorunlardan biridir. Konuya bu şekilde yaklaşmak yasal ve toplumsal çözümlerle sağlık çalışanlarının hak ettiği güvenli ortamda mesleklerini icra etmesini, vatandaşların ise hak ettiği kaliteli sağlık hizmetini alabilmesini sağlayacaktır."

KADIN DOĞUM UZMANLARI EN ÇOK ŞİDDET MAĞDURU

Çalışma alanları nedeniyle gerek sağlık çalışanlarına yönelik şiddet gerekse dava konusunda en çok kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının mağdur olduğunu kaydeden Prof. Dr. Karateke şöyle devam etti:

"Tazminat davalarında kazanç ile orantılı olmayan cezalar meslektaşlar arasında şehir efsanesi gibi yayılmakta ve ülkemizdeki tüm hekimlik uygulamalarını etkilemektedir. Tüm bunların sonucu olarak yapılması gereken tıbbi müdahaleler korkularla geç yapılmakta veya yapılmamaktadır. Sonuç olarak hem sosyal güvenlik sistemi kaynaklarımız hem de özel sigorta geri ödeme sistemine ilave önemli yükler gelmekte ve yanı sıra toplum sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Vatandaşımızın bu konuya sahip çıkmasıyla ve bunun yanı sıra Türk hekimlerinin yıpranan itibarlarının Sağlık Bakanlığı ve yöneticilerimizin hekimlerin itibar yönetimlerini gündeme alarak iyileştirilmesi konusunda çalışma yapmalarını ısrarla bekliyoruz." 

HEKİMLERE AÇILAN DAVALAR İHTİSAS MAHKEMELERİNDEN GÖRÜLMELİ

Hasta ve hekimler arasında oluşabilecek uyuşmazlıkların tüketici mahkemelerinde veya 'Borçlar Kanunu'na göre değil; oluşturulacak ihtisas mahkemelerinde görülmesini istediklerini dile getiren Prof. Dr. Karateke, malpraktis davalarının sonuçlarında uygulanan milyonluk tazminatlar yerine günün koşullarına uygun olmasını talep etti.

ANNE ÖLÜMLERİ HALA ÖNEMLİ SORUN

Anne ölümlerinin Türkiye için hala önemli sorun olduğunu belirten ve bu konuda ülke genelinde yoğun çalışma yürüttüklerine dikkat çeken TJOD Başkanı, “Anne ölümlerinin belki de en trajik yönü, bu ölümlerin neredeyse yarısından fazlasının çok basit önlemler ile engellenebilir olmasıdır” dedi ve şunları söyledi:

"Sağlıkta şiddetin en büyük mağduru kadın doğumcular" - 1

"Anne ölüm oranları aynı zamanda ülkelerin en önemli gelişmişlik göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Anne ölüm oranı üreme çağında olan (15-49 yaş arası) her 100 bin kadın için bir yıldaki anne ölüm sayısını gösterir. TJOD Türkiye'de şu an 100 binde 14,4 olan anne ölüm oranını 100 binde 10'un altına düşürmek amacıyla bir buçuk yıldan bu yana 'Yaşasın anneler, anneler yaşasın' adlı bir proje yürütüyor."

GENÇ KADIN DOĞUMCULARIN EĞİTİMİ ÇOK ÖNEMLİ

Prof. Dr. Karateke, TJOD'un genç kadın doğumcuların eğitimine çok önem verdiğini belirterek, kongredeki konuşmacıların yüzde 70'ten fazlasının 45 yaş altındaki genç akademisyenler olduğunu kaydetti, "En büyük misyonlarımızdan birisi de genç akademisyenlerimizi yetiştirmek, geleceğimizi iyi yetişmiş akademisyenlere teslim etmektir. Bu nedenle genç meslektaşlarımıza özen gösteriyor, kıymet veriyor ve iyi yetişmeleri için sürekli destekliyoruz" dedi.

RAHİM AĞZI KANSERİ ÖNLENEBİLİR

Prof. Dr. Karateke, serviks (rahim ağzı) kanserinin yalnızca erken tanınır değil, önlenebilir kanser olduğunu söyledi. Rahim ağzı kanserinin sebebinin ve gelişme sürecinin bilindiğini, gelişme sürecinde bu kanseri yakalayacak birçok tanı yöntemi olduğunu vurgulayan Karateke, serviks kanseri aşısının da katkısı ile bu hastalığın yok edilebileceğini kaydetti.

OBEZİTE, KADIN KANSERLERİNİN EN ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN BİRİ

Endometrium (rahim içi) ve over (yumurtalık) kanserinde ülkemizde artış görüldüğünü, bunun en önemli nedenlerinden birinin obezite olduğunu söyleyen TJOD Başkanı, obezite arttıkça jinekolojik kanserlerin de arttığını kaydetti.

CELL FREE DNA TESTİ SGK KAPSAMINA ALINMALI

TJOD 2. Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir ise Türkiye'de ilk kez GATA bünyesinde kurulan laboratuvarda uygulanan 'cell free DNA' testi hakkında bilgi verdi. Bebeğin hücrelerinden anneye kan geçtiğini kaydeden Demir, bu kanda bebekte down sendromu gibi sendromların olup olmadığının incelenebildiğini söyledi. Yüzde 99.9 oranında sonuç elde edildiğini anlatan Demir, bu testin haricinde 2'li ve 3'lü testler uyguladıklarını, bunların sonuçlarına göre de direkt amino sentez yaptıklarını aktardı.

Amino sentezde annenin karnına bir iğne batırıldığını, çok az da olsa enfeksiyona bağlı gebelik kayıp riski olabildiğini belirten Demir, “Bu kayıp riski olmasa da anneler karınlarına iğne batırılmasından korkuyor. Bu yöntemin amino sentezin yüzde 100 yerini alma şansı yok. Ama amino sentezi ciddi oranda azaltabiliyor. Ancak pahalı olduğu için SGK bu testi henüz ödemiyor" dedi. 

Testlerin birçoğunun yurt dışına analiz için gönderildiğini kaydeden Prof. Demir, "Bizim isteğimiz bu testlerin Türkiye'de de yapılması ve SGK'nın ödeme kapsamında olması. Bu teknikle 2'li ve 3'lü testin pabucu dama atılacak. GATA'nın bünyesinde yapılmaya başlandı. Türkiye'de çok yetenekli genetik uzmanları var. Türkiye'de kurulsa maliyet azalır" diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...