Alfie Kohn'in kitabına göre (Unconditional Parenting) University of Rochester'daki araştırmalar, çocukların hep kontrol altında hissetmelerinin sonuçlarını hep negatif olarak sonuçlandırıyor. Kontrol derken ödül ve ceza, şartlı sevgi ('şunu şunu yaparsan kimse senle oynamaz' en hafif örneklerden biri), bas bariz baskı uygulamak ve başka kontol yöntemleri. Görmüşler ki her ne kadar fazla kontrol olursa, o kadar kimliksiz ve dengesiz kişiler yetişiyor. Bu çocuklar 'iyi olmayı' ya da 'çok çalışmayı' içselleştiriyorlar ve seçim yapamıyorlar. Hep baskıdan hareket ediyorlar ve özgür seçim yaptıklarını hissetmiyorlar. Başarıya ulaşsalar da mutluluk çok kısa sürüyor, kendileri ile ilgili görüşleri hep çalkantıda ve genelde suçluluk ve utanç hissediyorlar.
Bana şahsen yukardaki çok tanıdık geliyor. Sanırım yogaya başlayana kadar yukarda sayılan hisler ile çalkalanıp duruyordum (ve şu anda annem babam ile tanışsanız saygılı ve iyi kalpli insanlar olduklarını göreceksiniz- sadece çocuk yetştirme konusunda cahillerdi: resmen oyun ile ağızımı açtırıp ağzıma tıkarak yemek yedirdiklerini anlatıyorlar). Nitekim 17-18 yaşlar arasında yeme bozukluğu yaşadım. Yiyip kusuyordum, kilo almıştım ve bu da kilo almama çözüm olarak bir televizyon programından bana iyi fikir olarak gelmişti! Daha sonra psikoloğa giderek bunu yendim, ancak asıl yoga yaptıkça bedenim ile savaşım sona erdi. Öz güvenim ve seçim yapabilme kabiliyetim arttı.
Illinois 'da 2 beslenme uzmanı 77 çocuğu gözlemliyorlar. 2 ve 4 yaş arasındaki bu çocuklara anne babaları yemek konusunda kontrol etmeye çalışıyor. Sadece yemek saatinde yemek yemesine izin verenler (aç oldukları zamana nazaran), temizlemede yardım etmelerini isteyenler ve yemeyi ödül olarak kullanan çocuklarda ilerki yaşlarda kalori kontrolunu kaybettikleri görülmüş. Kendi kendilerine yemek miktarını ve ne yediklerini kontrol etmesini öğrenemeyen bu çocukların çocukken şişmanlamaya başlamışlar. Bedenlerine güvenmeyi o yaşta unutmuşlar. Oysa serbest bırakılan ve yemek seçebilen (tabii önlerine şeker ve çikolata çıkarmadan) çocuklar, ilerde de kendi gerçek beden ihtiyaçlarına göre yiyip daha sağlıklı olabiliyorlar.
Bana şahsen yukardaki çok tanıdık geliyor. Sanırım yogaya başlayana kadar yukarda sayılan hisler ile çalkalanıp duruyordum (ve şu anda annem babam ile tanışsanız saygılı ve iyi kalpli insanlar olduklarını göreceksiniz- sadece çocuk yetştirme konusunda cahillerdi: resmen oyun ile ağızımı açtırıp ağzıma tıkarak yemek yedirdiklerini anlatıyorlar). Nitekim 17-18 yaşlar arasında yeme bozukluğu yaşadım. Yiyip kusuyordum, kilo almıştım ve bu da kilo almama çözüm olarak bir televizyon programından bana iyi fikir olarak gelmişti! Daha sonra psikoloğa giderek bunu yendim, ancak asıl yoga yaptıkça bedenim ile savaşım sona erdi. Öz güvenim ve seçim yapabilme kabiliyetim arttı.
Illinois 'da 2 beslenme uzmanı 77 çocuğu gözlemliyorlar. 2 ve 4 yaş arasındaki bu çocuklara anne babaları yemek konusunda kontrol etmeye çalışıyor. Sadece yemek saatinde yemek yemesine izin verenler (aç oldukları zamana nazaran), temizlemede yardım etmelerini isteyenler ve yemeyi ödül olarak kullanan çocuklarda ilerki yaşlarda kalori kontrolunu kaybettikleri görülmüş. Kendi kendilerine yemek miktarını ve ne yediklerini kontrol etmesini öğrenemeyen bu çocukların çocukken şişmanlamaya başlamışlar. Bedenlerine güvenmeyi o yaşta unutmuşlar. Oysa serbest bırakılan ve yemek seçebilen (tabii önlerine şeker ve çikolata çıkarmadan) çocuklar, ilerde de kendi gerçek beden ihtiyaçlarına göre yiyip daha sağlıklı olabiliyorlar.