Silivri Ceza İnfaz Kurumu yerleşkesindeki salonda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın 6. duruşmasında Tuncay Özkan, mahkemeye ekleriyle birlikte 6 sayfadan oluşan bir dilekçe sundu.
Özkan dilekçesinde, yüksek lisans yaptığını, 15 kitap yazdığını, her yıl 10 iddianame okuduğunu, 5 bin sayfa makale yazdığını ve 26 yıllık gazeteci olduğunu anlattı.
Yaklaşık bir yıldır tutuklu olduğunu kaydeden Özkan dilekçesinde, ''Bu sürede, 380 şiir, 200 makale, 2'ncisi basılmış Ergenekon Kitaplığı 1 ve 2, Danıştay Cinayeti, Cumhuriyet'e Saldırı, 3 ve 4'üncüsü baskıda Tuncay Güney Hakkında Her Şey, 5'incisi de okumada 5 kitap yazdım'' ifadelerine yer verdi.
Ruhsatsız silahının olmadığını, bu davanın 2. iddianamesinin eklerine de bununla ilgili belgelerin koyulduğunu belirten Özkan, dilekçesinde iddianameyi hazırlayan savcılara hitaben şunları kaydetti:
''Neden hala 'silah var' diyorsunuz ? El bombası, süs aracı, mumluk ve kağıtlık. Bana ait olmayan bir yerden 120 gazetecinin kullandığı depodan çıkıyor. Biri ortasından kesik, içinde patlayıcı yok. Bunlar, dosyada bilirkişi raporunda mevcut. Ancak el bombası diyorsunuz, neden? Diyorum ki, bende gizli belge yok. En erken tarihi 1998 olan ve genel değerlendirme olarak kitaplarda kullanılan metin, gizli olur mu? Sonra, savcı ve polis buna nasıl karar veriyor?''
Mahkemeden suçunun açıklanması yönünde taleplerde bulunduğunu anlatan sanık Tuncay Özkan dilekçesinde, bu talebine ilişkin duruşmaya giren savcılardan mütalaa istendiğini ve onların görüşlerinin bir hukuk skandalı olduğunu iddia ederek, mahkemece suçun söylenmesini ''İhsası rey'' olarak ifade ettiklerini belirtti.
Özkan, savcıların bu mütalaasının ''Suç'' olduğunu öne sürdüğü dilekçesinde, şu görüşlere yer verdi:
''Bu mütalaa hukuksuzluğun delilidir. Yaklaşık bir yıldır tutukluyum. Bana suçumu söylemek ihsası rey ise söylemeden tutuklu bulunmam nedir? Mahkemenizce, savcıların uyması gereken AB müktesebatı ile kabul ettiğiniz Budapeşte normları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kabul ettiği etik kurallar ve TCK'nın ilgili kurallarıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) daha önceki kararları doğrultusunda, bu duruşmaya giren savcılar hakkında suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyorum.''
Özkan dilekçesinde, yüksek lisans yaptığını, 15 kitap yazdığını, her yıl 10 iddianame okuduğunu, 5 bin sayfa makale yazdığını ve 26 yıllık gazeteci olduğunu anlattı.
Yaklaşık bir yıldır tutuklu olduğunu kaydeden Özkan dilekçesinde, ''Bu sürede, 380 şiir, 200 makale, 2'ncisi basılmış Ergenekon Kitaplığı 1 ve 2, Danıştay Cinayeti, Cumhuriyet'e Saldırı, 3 ve 4'üncüsü baskıda Tuncay Güney Hakkında Her Şey, 5'incisi de okumada 5 kitap yazdım'' ifadelerine yer verdi.
Ruhsatsız silahının olmadığını, bu davanın 2. iddianamesinin eklerine de bununla ilgili belgelerin koyulduğunu belirten Özkan, dilekçesinde iddianameyi hazırlayan savcılara hitaben şunları kaydetti:
''Neden hala 'silah var' diyorsunuz ? El bombası, süs aracı, mumluk ve kağıtlık. Bana ait olmayan bir yerden 120 gazetecinin kullandığı depodan çıkıyor. Biri ortasından kesik, içinde patlayıcı yok. Bunlar, dosyada bilirkişi raporunda mevcut. Ancak el bombası diyorsunuz, neden? Diyorum ki, bende gizli belge yok. En erken tarihi 1998 olan ve genel değerlendirme olarak kitaplarda kullanılan metin, gizli olur mu? Sonra, savcı ve polis buna nasıl karar veriyor?''
Mahkemeden suçunun açıklanması yönünde taleplerde bulunduğunu anlatan sanık Tuncay Özkan dilekçesinde, bu talebine ilişkin duruşmaya giren savcılardan mütalaa istendiğini ve onların görüşlerinin bir hukuk skandalı olduğunu iddia ederek, mahkemece suçun söylenmesini ''İhsası rey'' olarak ifade ettiklerini belirtti.
Özkan, savcıların bu mütalaasının ''Suç'' olduğunu öne sürdüğü dilekçesinde, şu görüşlere yer verdi:
''Bu mütalaa hukuksuzluğun delilidir. Yaklaşık bir yıldır tutukluyum. Bana suçumu söylemek ihsası rey ise söylemeden tutuklu bulunmam nedir? Mahkemenizce, savcıların uyması gereken AB müktesebatı ile kabul ettiğiniz Budapeşte normları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kabul ettiği etik kurallar ve TCK'nın ilgili kurallarıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) daha önceki kararları doğrultusunda, bu duruşmaya giren savcılar hakkında suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyorum.''