Barış Pınarı Harekatı’nda yerli silahların etkisi, Türkiye’ye yönelik silah satışı kısıtlaması, ABD ile F-35 gerilimi ve Patriot'lar, Rusya ile SU-35 savaş uçağı yapılan görüşmeler ve S-400’lerde son durum...
Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, NTV’den Ahmet Ergen'in gündeme dair sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin, savunma sanayiinde millileşme oranında son yıllarda kayde değer bir yükseliş gösterdiğini biliyoruz. Bu çerçevede Barış Pınarı Harekatı’nda kulanılan silah sistemlerinde nasıl bir yerlilik oranı yakalayabildik? Türkiye artık bu çapta harekatları milli imkanlarla gerçekleştirebilecek düzeye gelebildi mi?
- Bunun en önemli işareti, harekatın sırasında 'amborgo uyguladık' denmesine rağmen bağımsız olarak harekatın sürdürülebilmesiydi. Yeni sistemlerle birlikte bu operasyonu başarıyla gerçekleştirdik. Kısaca, ülkemizin güvenliğiyle ilgili kararları alıp uygulayabilmesi açısından yerli silahların etkisi görüldü...
Türkiye’ye, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra uygulanan ambargo başta Aselsan olmak üzere bir çok milli savunma sanayii şirketinin doğuşuna neden oldu. Böylece kritik bazı teknolojilerde örneğin haberleşme gibi dışa bağımlılıktan kurtulduk. Bugüne geldiğimizde özellikle Barış Pınarı Harekatı’ndan sonra Türkiye’nin geleneksel batılı savunma tedarikçilerinin olumsuz tutumu, ulusal savunma sanayiinin hangi boşluklarının doldurulması yönünde sonuç doğurur?
- Envanterdeki silahların yerlilerinin yapılması gerektiğini ortaya koydu. Hisar'ın ardından Atmaca'nın testleri açıklandı. Mesaj şu; tehditlerle bizi durduramazsınız... Başka yerlerden sağlayabileceğimiz ticari ürünler bir yana, stratejik ürünlerde çalışma yaparak boşluklar doldurmak önemli. Her ambargo haberi bize motivasyon oluşturuyor. Dün bizle işbirliği yapmak isteyen ülkelerin niyetlerinin ne olduğunu görüyoruz.
ATMACA TEST EDİLDİ, İLK KEZ NTV'DE (VİDEO)
- F-35 konusunda uyuşmazlığı başlatan biz değiliz. Bütün yükümlülüklerimizi eksiksiz yerine getirdik. F-35 ile S-400’ün bir arada bulunamayacağı argümanlarına biz ‘sakınca yok’ dedik. ‘Siz var diyorsanız gelin heyet kuralım’ dedik. Ama maalesef ciddi bir çalışma yapılmadı. Daha da komik olarak, ‘önce S-400’den vazgeçtiğinizi açıklayan’ denildi... Biz sizi cezalandırmak istiyoruz mantığıdır bu. Telk yanlı olarak alınan bu karar programa da zarar vermekte... Temennimiz geçici bir uygulama olması ve programa yeniden dönmemiz. Ortada bir hak var ve yerine getirilmesini bekliyoruz.
Eğer uçakları teslim etmezlerse uluslararası tahkime ya da uluslararası hukuka başvurma seçeneği masada mı? Bu yönde yapılan bir çalışma var mı? F-35 için parça tedariği sözleşmesi yapan ve bunun için önemli yatırımlara imza atmış Türk şirketleri ne yapacak?
- Hakkımzı her ortamda arayacağız. Mutabakat zaptımızda bir iş tanımı var. Orada özel olarak tahkim zikredilmese de ben yaptım oldu denmesi bizi haklı duruma getiriyor. Hukuki argüman oluşturuyor. Uçaklardan 4 tanesi Türkiye’ye teslim edildi ve artık Türk uçağı onlar. İkisinin teslimat zamanı geldi ambarda tutuluyor ve teslimat için ön çalışmaları başlattık...
(Rusya’dan SU-35 savaş uçağı alımı haberleri) Bize biz teklif var ve değerlendiriyoruz. Bu tür işler de 'yarın alıyoruz' gibi bir şey olmaz. Mali ve stratejik boyutuyla teklif incelenir, hemen karar vermek söz konusu değil. TSK'nın tavrını değerlenmdirip geniş bir analiz yapmak lazım. 'F-35 defteri kapandı, SU-35 açılıyor' demek doğru değil ama teklifi değrlendireceğz.
Milli muharip uçak projesi hangi aşamada? Ön tasarım detaylarıyla birlikte uçağın birebir ölçekteki (mockup) görüntüsü geçtiğimiz aylarda Paris Havacılık Fuarı’nda sergilenmişti. O günden bu yana proje nasıl ilerledi. Son gelişmeler proje takvimini öne çekebilir mi? İlk uçuşun 2025’te yapılmasına dönük öngörü hala geçerliliğini koruyor mu?
- Proje takvimi öne çekildi. İşleri hızlandırdık, 48 aylık süreci 36 aya çektik. Çünkü malumunuz Türkiye ilk defa böyle bir projeye girişiyor. Bu seviyede iddialı bir pojeye girmek büyük bir çaba ister ve bunu ortaya koyuyoruz. Bazı sarkmalar olabilir ama zaman kaybına tahammülüz yok.
Türkiye’nin ‘Milli Muharip Uçağı’ projesiyle aynı anda Avrupa’da da Almanya-Fransa ve İngiltere-İtalya işbirlikleriyle beşinci nesil savaş uçağı geliştirme çalışmaları başladı. Türkiye, önümüzdeki süreçte yeni bir çok uluslu projeye dahil olabilir ya da ‘Milli Muharip Uçağı’ projesine ortak alabilir mi?
- Böyle bir projenin çok uluslu olarak yürütülmesi mantıklı, F-35 de öyle. Bizim projemizde, ilk çalışmamızda mühendislik desteği açısından İngiltere ile başlattık ve İngiltere ile ortak proje mantıklıydı.Ama İngiltere tarafından geçen yıl yapılan açıklama, kendi projelerini balattıkları yönünde oldu. Ortaklar almaya da başladılar. Bizim girmemizle ilgii bir teklif de yok, olsaydı iyiydi ama oruturup ağlayacak değiliz. 4-5 ülke işle temaslarmız devam ediyor, Avrupalı olmak zorunda değil. İsim vermek doğru olmaz. Teknoloji ve insan kaynağı açısında çok uluslu olması önemli ve mantıklı...
Demir'in açıklamalarından öne çıkan diğre bölümle şöyle:
- Şu anda 110’u aşkın İHA sahada. Önemli bir sayı bu, 4 sene içinde oldu. Akıncı-İHA ilk motoru çalıştırdı ve gelecek yıl envantere girmesini bekliyoruz. Aksungur test uçuşlarına devam ediyor...
(S-400'de ikinci sitemin teslimatı) Gelecek yıl bir takvim öngörüyoruz. Ortak üretim ve teknoloji transferi söz konusu ilkinden farklı olarak. Birinci sistem gibi hemen alalım koyalımın ötesinde. Ortak üretim kavramları takvimi oynatabilir. Bir kısım üretimlern burada olmasına dair hassasiyetlerimiz var. Teknik çalışmalar devam ediyor. İkinci sistemin nereye geleceği bizim dışımızda bir konu, ilgililer karar verirler.
(Patriot) İki sistem aldık ama ihale 4 sistem içindi. İlave sistemle ilgili tekliflere açık olduğumzu buna Patriotların da dahil olduğunu söyledik.Teklif gelirse bakarız, kapalı değiliz...