28 Şubat soruşturmasıyla ilgili sözlerinin ‘çarpıtılarak’ verildiğinden yakınan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Şubat’ın ve o dönemde kurulan Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) bizzat mağduru olduğunu söyledi. Darbelerden hesap sorulmasına destek verdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, BÇG’nin kendi hakkında hazırladığı raporun, AKP tarafından aleyhine kullanıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Hem hesaplaşıyoruz diyeceksiniz, hem darbecilerin raporunu seçim meydanlarında kullanacaksınız. Buna nasıl inanayım” dedi.
28 Şubat soruşturmasıyla ilgili görüşlerini açıklayan Kılıçdaroğlu, “28 Şubat olayı demokrasi tarihi açısından sorgulanmalı. Hedefi nedir ortaya konulmalı. Kimsenin sağlıklı bir yargılama sürecine itirazı yok. Bütün darbecilere hesap sorulsun. Sadece apoletlilere değil, sivil darbecilere de hesap sorulsun. Bu süreçlerde hukuk ve adalet varsa, yargı işini siyasetin kuşatması olmadan yapabiliyorsa biz bunun her zaman yanında ve destekçisi oluruz” diye konuştu.
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını en baştan beri savunduklarını anımsatan Kılıçdaroğlu’na göre, bu mahkemelerin yürüttüğü soruşturmalardan sağlıklı bir sonuç beklemek zor. “Bakın iş tam bir intikam çığırtkanlığına döndü” diyen Kılıçdaroğlu, hükümetin de bu soruşturmaları gündem değiştirmek için kullandığını savundu.
Radikal gazetesinin haberine göre, 28 Şubatçıların yargılanmasına asla karşı olmadıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“O zaman 28 Şubatçıları alkışlayanlar, savunanlar şimdi karşı olmuş. 28 Şubat döneminde ben bir bürokrattım. SSK Genel Müdürü’ydüm. BÇG o dönem benimle ilgili raporlar düzenledi. Başbakanlık, bu hükümet döneminde bu raporu servis etti ve seçimlerde raporda yazılanlar aleyhime kullanıldı. Ben Başbakanlık’a kurum olarak dava açtım. Dava devam ediyor ve Başbakanlık davalı olarak o raporu savunur durumda. Böyle olunca da kimse beni bu hükümetin 28 Şubat’la hesaplaştığına inandırmaya kalkmasın. Buram buram sahtekârlık kokuyor.”
Kemal Kılıçdaroğlu 2010 yılında CHP Genel Başkanı olup, 2011 seçimlerinde CHP lideri olarak meydanlara çıkınca, birçok gazete BÇG’nin Kılıçdaroğlu ile ilgili raporunu çarşaf çarşaf yayımlamıştı. Başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere AK Partililer seçim meydanlarında Kılıçdaroğlu aleyhinde en çok BÇG raporundaki detayları kullanmıştı. Bu iddiaların başında Kılıçdaroğlu’nun Kürtleri, PKK’lıları, akrabalarını sınavsız işe alması geliyordu.
Raporda Kılıçdaroğlu, Paris’te Kürt Enstitüsü’nü ziyaret etmekle, ihaleye fesat karıştırmakla, davaları etkilemek için yargı mensuplarıyla briç oynamakla, kurumun bankadaki hesaplarını gizlemekle suçlanıyordu. BÇG fişlerinde Kılıçdaroğlu’nun isminin yanına ‘Kürtçü-bölücü’ ifadesi kullanılırken, BÇG raporunun sonuç bölümünde şöyle deniliyordu: “Uğruna binlerce şehit verdiğimiz ülkemizin bölünmez bütünlüğünü hedef alan ve irticai faaliyetlere benzer yakın tehlike arz eden Kürtçülük, mezhepçilik ve bölücülük faaliyetlerini alenen sürdüren Kılıçdaroğlu’nun faaliyetleri için tedbir alınmalıdır.”
28 Şubat soruşturmasıyla ilgili görüşlerini açıklayan Kılıçdaroğlu, “28 Şubat olayı demokrasi tarihi açısından sorgulanmalı. Hedefi nedir ortaya konulmalı. Kimsenin sağlıklı bir yargılama sürecine itirazı yok. Bütün darbecilere hesap sorulsun. Sadece apoletlilere değil, sivil darbecilere de hesap sorulsun. Bu süreçlerde hukuk ve adalet varsa, yargı işini siyasetin kuşatması olmadan yapabiliyorsa biz bunun her zaman yanında ve destekçisi oluruz” diye konuştu.
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını en baştan beri savunduklarını anımsatan Kılıçdaroğlu’na göre, bu mahkemelerin yürüttüğü soruşturmalardan sağlıklı bir sonuç beklemek zor. “Bakın iş tam bir intikam çığırtkanlığına döndü” diyen Kılıçdaroğlu, hükümetin de bu soruşturmaları gündem değiştirmek için kullandığını savundu.
Radikal gazetesinin haberine göre, 28 Şubatçıların yargılanmasına asla karşı olmadıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“O zaman 28 Şubatçıları alkışlayanlar, savunanlar şimdi karşı olmuş. 28 Şubat döneminde ben bir bürokrattım. SSK Genel Müdürü’ydüm. BÇG o dönem benimle ilgili raporlar düzenledi. Başbakanlık, bu hükümet döneminde bu raporu servis etti ve seçimlerde raporda yazılanlar aleyhime kullanıldı. Ben Başbakanlık’a kurum olarak dava açtım. Dava devam ediyor ve Başbakanlık davalı olarak o raporu savunur durumda. Böyle olunca da kimse beni bu hükümetin 28 Şubat’la hesaplaştığına inandırmaya kalkmasın. Buram buram sahtekârlık kokuyor.”
Kemal Kılıçdaroğlu 2010 yılında CHP Genel Başkanı olup, 2011 seçimlerinde CHP lideri olarak meydanlara çıkınca, birçok gazete BÇG’nin Kılıçdaroğlu ile ilgili raporunu çarşaf çarşaf yayımlamıştı. Başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere AK Partililer seçim meydanlarında Kılıçdaroğlu aleyhinde en çok BÇG raporundaki detayları kullanmıştı. Bu iddiaların başında Kılıçdaroğlu’nun Kürtleri, PKK’lıları, akrabalarını sınavsız işe alması geliyordu.
Raporda Kılıçdaroğlu, Paris’te Kürt Enstitüsü’nü ziyaret etmekle, ihaleye fesat karıştırmakla, davaları etkilemek için yargı mensuplarıyla briç oynamakla, kurumun bankadaki hesaplarını gizlemekle suçlanıyordu. BÇG fişlerinde Kılıçdaroğlu’nun isminin yanına ‘Kürtçü-bölücü’ ifadesi kullanılırken, BÇG raporunun sonuç bölümünde şöyle deniliyordu: “Uğruna binlerce şehit verdiğimiz ülkemizin bölünmez bütünlüğünü hedef alan ve irticai faaliyetlere benzer yakın tehlike arz eden Kürtçülük, mezhepçilik ve bölücülük faaliyetlerini alenen sürdüren Kılıçdaroğlu’nun faaliyetleri için tedbir alınmalıdır.”