İzmir'deki depremde çöken binalardan Yılmaz Erbek Apartmanı B Blok için yürütülen soruşturmada haklarında "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan dava açılan ikisi tutuklu 10 sanığın yargılanmasına başlandı.
Ege Denizi'nde Seferihisar açıklarında, 30 Ekim 2020'de meydana gelen, 115 kişinin hayatını kaybettiği 6.6 büyüklüğündeki depremde, Bayraklı ilçesindeki 10 katlı Yılmaz Erbek Apartmanı’nın B bloğu da yıkıldı. Enkaz altında kalan 11 kişi yaşamını yitirdi, 11 kişi de yaralandı.
Depremin ardından başlatılan soruşturma kapsamında 2'si tutuklu, 10 kişi hakkında İzmir 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
1 Eylül'de ilk duruşması yapılan Yılmaz Erbek Apartmanı B bloğa ilişkin 2'si tutuklu 10 sanığın yargılandığı davanın görülmesine bugün devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları ise salonda hazır bulundu.
YAPI SAHİBİNİN TUTUKLULUK HALİ DEVAM EDİYOR
Şikayette bulunanların ifadelerinin dinlendiği duruşmada verilen aranın ardından mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan binanın fenni mesulü mimar Nurettin Bozdoğan’ın tahliyesine, diğer tutuklu sanık yapı sahibi Mustafa Yılmaz'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Tutuklu sanıklardan yapı sahibi Mustafa Yılmaz, savunmasında ticaretten kazandığı para ile bina yapım işine başladığını, daha sonra vefat eden ortağıyla söz konusu arsayı alıp bina yapmak istediklerini söyledi.
"KOLON KESİLMESİNE RASTLAMADIM"
Maliyet fazla olunca arsayı kat karşılığı olarak bir kooperatife verdiklerini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"1998’de inşaat ruhsatı alınarak binaların yapımına başlandı. Çizilen mimari projeye uygun olarak yapılan binalar sahiplerine teslim edildi. Ben 12 daire ve 1 dükkan aldım. Projede 6 dükkan olarak görülen yer, inşattan sonra 2 dükkana çevrildi. Bu değişiklik yasalara uygun olarak yapıldı. Kendime ait bir dükkanı markete kiraya verdim. Ben kiraya verdiğimde hiç kolon kesilmemişti.
Market için ruhsat alma aşamasında belediye yetkilileriyle içeriyi dolaştık yine bir değişiklik yoktu. Denetimlerde hiçbir olumsuzluk görmedim. Arsa sahibinden kaynaklı bir sorun yoktur. Deprem anına kadar market hakkında şikayet duymadım. Ben söz konusu markete dükkanı eksiksiz teslim ettim. Düzenli olarak dükkanı kontrol ettiğimde bir eksiklik görmedim. Herhangi bir kolon kesilmesine rastlamadım."
Yılmaz'ın avukatı da müvekkilinin inşaat mühendisi olmadığını, belediyede herhangi bir görevinin bulunmadığını, teknik manada yetkisi ve uzmanlığı olmadığını savundu.
"BENİM ÇİZDİĞİM PROJE UYGULANMAMIŞ"
Nurettin Bozdoğan, mesleğini en iyi şekilde yaptığını ve binaya tadilat yapılırken görevde olmadığını, istifa ettiğini söyleyerek, "Benim dışımda gelişen olaylar. Yapılan tadilat projelerinden bilgim yok. Dükkanların olduğu kısımda taşıyıcı duvar kaldırılmış, yerine başka bir şey konulmamış. Yani benim çizdiğim proje uygulanmamış. Yapı Kullanım İzin Belgesi 2006 yılında verilmiş. Ben projeden 2001 yılında istifa ettim. İstifamla beraber sorumluluğum bitiyor" dedi.
N.B'nin avukatı ise yapı denetim firmasının ihmallerinin bulunduğunu, 2006'da yapılan tadilatta bu firmanın "güçlendirmeye gerek yoktur" raporu verdiğini ileri sürdü.
Heyet, tutuksuz yargılanan 8 sanık hakkındaki ev hapsi ve imza şartlarının kaldırılması, yurt dışı çıkış yasaklarının devamına da karar verip, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.