Rum azınlığın giderek izlerinin silindiği Gökçeada'nın (İmroz) bugününü ve küllenmiş olsa da var olanı belgelemek amacıyla yapılan ve geçtiğimiz ay İstanbul Film Festivali’nde seyirciyle buluşan Rüzgarlar, 21 Haziran’da vizyona giriyor.
Başrollerinde Yusuf Nejat Buluz, Mediha Didem Türemen, Rüçhan Çalışkur ve Zeynep Gülmez'in yer aldığı filmin çekimleri adada Dereköy (Sinudi), Zeytinliköy (Aya Todori), Tepeköy (Agridya), Kaleköy (Castro) ve İstanbul’da gerçekleşti.
Filmin hikayesi ise şöyle: Filmler için ses kayıtları yapan Murat, Gökçeada´da (İmroz) duyduğu çeşitli sesleri kaydeder ve fotoğraflar çeker. Adayla ilgili bir fotoğraf sergisi açmak istemektedir. Bu çalışmaları sırasında adada tek başına yaşayan 80 yaşlarındaki Madam Styliani ile tanışır. Aralarında bir dostluk gelişir. Madam´ın kendi sesinden hayatını, anılarını kaydetmeye başlar.
Selim Evci, ikinci uzun metraj filmi olan Rüzgarlar'ı şöyle anlatıyor: “Beslendiği trajik tarihe ve ana karakterlerin yalnızlığına rağmen Rüzgarlar; umut olabilme, bir bellek çalışması ortaya koyabilme ve bu kimlik mücadelesini yaşayanlara güç verebilme adına yazılmıştır. Geçmişi ile yüzleşme cesareti gösteren toplumlar küçülmezler, aksine insanlık tarihine aynı hataların bir daha yapılmaması için önemli bir miras bırakırlar.”
Başrollerinde Yusuf Nejat Buluz, Mediha Didem Türemen, Rüçhan Çalışkur ve Zeynep Gülmez'in yer aldığı filmin çekimleri adada Dereköy (Sinudi), Zeytinliköy (Aya Todori), Tepeköy (Agridya), Kaleköy (Castro) ve İstanbul’da gerçekleşti.
Filmin hikayesi ise şöyle: Filmler için ses kayıtları yapan Murat, Gökçeada´da (İmroz) duyduğu çeşitli sesleri kaydeder ve fotoğraflar çeker. Adayla ilgili bir fotoğraf sergisi açmak istemektedir. Bu çalışmaları sırasında adada tek başına yaşayan 80 yaşlarındaki Madam Styliani ile tanışır. Aralarında bir dostluk gelişir. Madam´ın kendi sesinden hayatını, anılarını kaydetmeye başlar.
Selim Evci, ikinci uzun metraj filmi olan Rüzgarlar'ı şöyle anlatıyor: “Beslendiği trajik tarihe ve ana karakterlerin yalnızlığına rağmen Rüzgarlar; umut olabilme, bir bellek çalışması ortaya koyabilme ve bu kimlik mücadelesini yaşayanlara güç verebilme adına yazılmıştır. Geçmişi ile yüzleşme cesareti gösteren toplumlar küçülmezler, aksine insanlık tarihine aynı hataların bir daha yapılmaması için önemli bir miras bırakırlar.”