Cumhurbaşkanı Gül, konaklaması için tahsis edilen Ala-Arça Devlet Konukevi'nde, Kırgızistan ziyaretini izleyen Türk gazetecilerle sohbet etti.
Gül, DTP'li milletvekillerinin yargılandığı davada ifadelerinin alınmasının Eylül ayına ertelendiğinin, buna rağmen DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün ifade vermeye gitmeyeceklerini açıkladığının hatırlatılması üzerine, yargıyla DTP'li milletvekilleri arasında yükselen bir gerginlik oluştuğunu ifade etti.
''DTP'li milletvekilleri mahkemeye çıkmalı mı?'' sorusu üzerine Gül, bunların mevzuat içinde hallolacağını, Meclis'in kendi meselelerine hakim olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Kürt meselesiyle ilgili ''tarihi fırsat'' sözlerinin hatırlatılması ve bundan sonra 5-6 maddelik önlem paketinin ortaya çıktığının belirtilmesi ve buna ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:
''Ortaya çıkmış bir şey yok. Bu konular Türkiye'nin konuları, Türkiye'nin meseleleri olduğuna göre herhalde bu konularla biz ilgileneceğiz. Türkiye'nin en önemli konusu değil mi bu işler? İster terör, ister Kürt meselesi, ister Güneydoğu Anadolu sorunu... Ne dersen de. Bu, Türkiye'nin en önemli meselesi değil mi? Dolayısıyla bunu biz kendi kendimize halledeceğiz. Bunu hallederken de tabii ki Türkiye'nin demokratik standartlarını yükselterek halledeceğiz. Gördüğüm kadarıyla zaten herkes harekete geçmiş vaziyette. Siyasi partilerin liderleri, birçok sivil toplum örgütünün lideri, Türkiye'nin aydınları herkes bu konuyla ilgileniyor. Yeniden iyi niyetli bir çaba içerisindeler. Önemli olan şey nedir? Türkiye'nin milli bünyesini daha güçlendirecek, milletimizin birliğini, beraberliğini çok daha muhafaza edecek şekilde herkesin kendi yurduna, kendi vatanına aidiyetini çok daha artıracak şekilde bu işleri halletmek. Bunun da yolu, kendi içimizdeki farklılıklarımızı zenginlik olarak görmekten geçiyor.
Farklılıklarımızı zenginlik olarak gördüğümüzde, birbirimize saygımız, sevgimiz, şefkatimiz de artar. Bu da milli birliğimize, beraberliğimize bu ülkenin yurttaşları olarak hepimizin ülkesine bağlılığını çok daha güçlendirir. Bunlar böyle olacak. Bunların tabii ki şiddetle olacak hali yok. Şiddetin olduğu yerde zaten hiçbir şey olmaz. Onun için benim söylediklerim gayet açık. Bunlar için ne kadar vakit geçirilirse bu işlerde o kadar çok problem üstüne problem yüklenir. Herkese görev düşer. Medyaya, aydınlara, bilim adamlarına görev düşer. Tabii ki iktidar başta olmak üzere siyasi partilerin liderlerine görevler düşer. Gördüğüm kadarıyla Türkiye, böyle bir çalışma ortamı içerisinde.''
Cumhurbaşkanı Gül, ''Eğer bir paket ortaya atılacaksa bunun zamanlaması ve şartları ne olmalı? Terör örgütünün 6 ay-1 sene süreyle hiç eylemde bulunmaması mı? Bunun zamanlaması nasıl kararlaştırılacak?'' sorusu üzerine, ''Terör örgütleriyle pazarlık falan olmaz. Devletler için böyle şeyler söz konusu olmaz. Eğer bir yerde şiddet varsa, o zaman demokratik standartların yükseltilmesinde bile zorlukla karşılaşılır'' dedi.
''Açıklamalarıyla bu konuda bir işaret fişeği yakmış gibi olduğunun ve konuyla ilgili birçok açıklama yapıldığının'' belirtilmesi üzerine Gül, herkesin kendisini sorumlu hissettiğini ve daha öncelikli olarak bu konuyla ilgilendiğini ifade etti.
Gül, bu sürece DTP'nin katkı sağlayıp sağlamadığının sorulması üzerine de şöyle konuştu:
''Onların da sağlaması lazım. TBMM'de olan bütün siyasi partilerin, herkesin katkı sağlaması gerekir. Herkesin sorumluluğu var. Herkesin sorunudur bu. İktidarın, ana muhalefetin, diğer partilerin meselesi de onların meselesi değil mi? Herkes bu işe yapıcı, zorlaştırmayıcı, bu konuların Türkiye'ye yakışır şekilde olgunluk içinde halledilmesi için ne gerekiyorsa bunun yapılması gerekir.''
Cumhurbaşkanı Gül, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi konusundaki tartışmalarla ilgili ise ''Bu konularda herkes, işin aslı nedir, çok bilgilenerek konuşmalı. Hükümet tarafı belki daha çok bilgilendirebilir. Bu işin üzerinden yine kutuplaşmalar çıkarsa orada bir şey yapılmaz'' değerlendirmesinde bulundu.
Gül, DTP'li milletvekillerinin yargılandığı davada ifadelerinin alınmasının Eylül ayına ertelendiğinin, buna rağmen DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün ifade vermeye gitmeyeceklerini açıkladığının hatırlatılması üzerine, yargıyla DTP'li milletvekilleri arasında yükselen bir gerginlik oluştuğunu ifade etti.
''DTP'li milletvekilleri mahkemeye çıkmalı mı?'' sorusu üzerine Gül, bunların mevzuat içinde hallolacağını, Meclis'in kendi meselelerine hakim olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Kürt meselesiyle ilgili ''tarihi fırsat'' sözlerinin hatırlatılması ve bundan sonra 5-6 maddelik önlem paketinin ortaya çıktığının belirtilmesi ve buna ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:
''Ortaya çıkmış bir şey yok. Bu konular Türkiye'nin konuları, Türkiye'nin meseleleri olduğuna göre herhalde bu konularla biz ilgileneceğiz. Türkiye'nin en önemli konusu değil mi bu işler? İster terör, ister Kürt meselesi, ister Güneydoğu Anadolu sorunu... Ne dersen de. Bu, Türkiye'nin en önemli meselesi değil mi? Dolayısıyla bunu biz kendi kendimize halledeceğiz. Bunu hallederken de tabii ki Türkiye'nin demokratik standartlarını yükselterek halledeceğiz. Gördüğüm kadarıyla zaten herkes harekete geçmiş vaziyette. Siyasi partilerin liderleri, birçok sivil toplum örgütünün lideri, Türkiye'nin aydınları herkes bu konuyla ilgileniyor. Yeniden iyi niyetli bir çaba içerisindeler. Önemli olan şey nedir? Türkiye'nin milli bünyesini daha güçlendirecek, milletimizin birliğini, beraberliğini çok daha muhafaza edecek şekilde herkesin kendi yurduna, kendi vatanına aidiyetini çok daha artıracak şekilde bu işleri halletmek. Bunun da yolu, kendi içimizdeki farklılıklarımızı zenginlik olarak görmekten geçiyor.
Farklılıklarımızı zenginlik olarak gördüğümüzde, birbirimize saygımız, sevgimiz, şefkatimiz de artar. Bu da milli birliğimize, beraberliğimize bu ülkenin yurttaşları olarak hepimizin ülkesine bağlılığını çok daha güçlendirir. Bunlar böyle olacak. Bunların tabii ki şiddetle olacak hali yok. Şiddetin olduğu yerde zaten hiçbir şey olmaz. Onun için benim söylediklerim gayet açık. Bunlar için ne kadar vakit geçirilirse bu işlerde o kadar çok problem üstüne problem yüklenir. Herkese görev düşer. Medyaya, aydınlara, bilim adamlarına görev düşer. Tabii ki iktidar başta olmak üzere siyasi partilerin liderlerine görevler düşer. Gördüğüm kadarıyla Türkiye, böyle bir çalışma ortamı içerisinde.''
Cumhurbaşkanı Gül, ''Eğer bir paket ortaya atılacaksa bunun zamanlaması ve şartları ne olmalı? Terör örgütünün 6 ay-1 sene süreyle hiç eylemde bulunmaması mı? Bunun zamanlaması nasıl kararlaştırılacak?'' sorusu üzerine, ''Terör örgütleriyle pazarlık falan olmaz. Devletler için böyle şeyler söz konusu olmaz. Eğer bir yerde şiddet varsa, o zaman demokratik standartların yükseltilmesinde bile zorlukla karşılaşılır'' dedi.
''Açıklamalarıyla bu konuda bir işaret fişeği yakmış gibi olduğunun ve konuyla ilgili birçok açıklama yapıldığının'' belirtilmesi üzerine Gül, herkesin kendisini sorumlu hissettiğini ve daha öncelikli olarak bu konuyla ilgilendiğini ifade etti.
Gül, bu sürece DTP'nin katkı sağlayıp sağlamadığının sorulması üzerine de şöyle konuştu:
''Onların da sağlaması lazım. TBMM'de olan bütün siyasi partilerin, herkesin katkı sağlaması gerekir. Herkesin sorumluluğu var. Herkesin sorunudur bu. İktidarın, ana muhalefetin, diğer partilerin meselesi de onların meselesi değil mi? Herkes bu işe yapıcı, zorlaştırmayıcı, bu konuların Türkiye'ye yakışır şekilde olgunluk içinde halledilmesi için ne gerekiyorsa bunun yapılması gerekir.''
Cumhurbaşkanı Gül, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi konusundaki tartışmalarla ilgili ise ''Bu konularda herkes, işin aslı nedir, çok bilgilenerek konuşmalı. Hükümet tarafı belki daha çok bilgilendirebilir. Bu işin üzerinden yine kutuplaşmalar çıkarsa orada bir şey yapılmaz'' değerlendirmesinde bulundu.