Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında inşa edilen binadaki büyük salonda İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmada, aralarında dönemin 23. Motorlu Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Kemal Başak’ın da olduğu 5 tanık dinlenildi.
Tanıkların beyanının ardından, duruşma savcısına taleplere ve sanıkların tutukluluk hallerine ilişkin görüşü soruldu.
Taleplere ilişkin görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı, sanıkların üzerlerine atılı suçun vasfı, emir komuta zinciri içerisindeki konumları, kamera ve görüntü tespitleri, HTS kayıtları, dosya kapsamında yer alan delillerin bulunması, atılı suçlamaların katalog suçlardan oluşu, suçların ağırlığı, önemi ve kaçma süphelerinin bulunması, tutuklama sebep ve koşullarında değişme olmaması, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağından tüm tutuklu sanıkların bu hallerinin devamını talep etti.
Tutuklu sanıkların avukatları tahliye taleplerine ilişkin beyanda bulundu.
Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, tutuklu sanık Erdal Öztürk’ün adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyesine karar verdi.
Mahkeme heyeti, diğer tutulu sanıkların bu hallerinin devamına hükmederek, duruşmayı erteledi.
MAHKEME TAHLİYE GEREKÇESİNİ AÇIKLADI
Mahkeme, sanık Öztürk'ün tahliye gerekçesini açıkladı. Gerekçede, iddianamede sanık Öztürk ile bilinen kriterlere göre FETÖ/PDY terör örgütüyle ilişkisi bulunduğuna dair herhangi bir tespite ulaşılmadığı, yargılamanın geldiği aşama itibariyle de bu yönde bir organik bağın varlığına dair herhangi bir tespite varılamadığı belirtildi.
Sanık Erdal Öztürk'ün, 15 Temmuz 2016’daki darbe kalkışması ve cunta faaliyetleri ile alakalı olarak söz konusu eylemleri planlama veya icra aşamalarına katıldığına, aynı şekilde sözde sıkıyönetim ve atama listelerinin oluşturulmasında dahli olduğuna dair bir tespite ulaşılamadığı, yargılamanın geldiği aşamada sözde sıkıyönetim ve atama listesinin bilgisi ve rızası dışında oluşturulduğuna dair savunmanın aksinin ortaya konulamadığı aktarılan gerekçede, sanığın kullanmış olduğu GSM hatlarına ilişkin baz istasyon verilerinin savunmasıyla ve olay gecesi sahada yaşanan maddi vakalar ve tanık beyanlarıyla örtüştüğü kaydedildi.
Gerekçede, sanık Öztürk’ün izin planlamasını darbe girişiminden yaklaşık 6 ay önce yaptığı, yıllık izninin kendisinin amiri konumundaki dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar tarafından 23 Haziran'da imzalandığının tespit edildiği ifade edilerek, sanığın adli ve mali yetkilerine ilişkin, izne ayrıldığı tarihten itibaren gerekli komutanlara vekalet yazısını gönderdiği ve 13 Temmuz 2016’da yıllık izne ayrıldığı, İstanbul'dan ayrılarak Ankara’da iki gece konakladığı, 15 Temmuz 2016’da saat 19.30 civarında Antalya Side’de yer alan askeri tatil kampına eşiyle özel aracıyla intikal ederek giriş yaptığı ve kalkışmanın başladığı zaman diliminde burada bulunduğunun tespit edildiği vurgulandı.
CANLI YAYINDA "BİRLİKLER KIŞLAYA DÖNSÜN" AÇIKLAMASI
Milli Karargah Kurmay Başkanı Kurmay Albay Fatih İlhan’ın kendisini telefonla arayarak, haberdar oluşuna müteakip "Hukuka aykırı sözde sıkıyönetim emrine riayet edilemeyeceğini ve birliklerin derhal kışlalarına dönüşünün sağlanmasına" dair emri sözlü olarak bildirdiğinin beyanlarla ve HTS kayıtlarıyla teyit edildiği belirtilen gerekçede, "Sanığın 00:56 itibariyle gerçekleştirdiği görüşmeden sonra saat 01:05 itibariyle TGRT isimli ulusal televizyon kanalına canlı yayına bağlanmak suretiyle yaptığı, birliklerin kışlalarına dönmesine, dönmeyenler hakkında işlem yapılacağına dair açıklamasının adı geçen televizyon kanalına ait canlı yayın ses ve görüntü kayıtları, açık kaynak tespit tutanakları, sanık savunması, HTS kayıtları ile sabittir" ifadesi kullanıldı.
Sanığın söz konusu açıklamasının Başbakanlık resmi Twitter hesabından saat 01:11 itibariyle bir retweet ile paylaşıldığı hatırlatılan gerekçede, "Sanığın aynı mahiyet ve içerikteki konuşmayı saat 01:57 itibariyle kendisiyle irtibat sağlayan NTV isimli özel haber kanalında da saat 02:05 itibariyle canlı yayında gerçekleştirmiştir" denildi.
Gerekçede, sanık Öztürk’ün kullanımındaki cep telefonunda eski Enerji Bakanlarından Taner Yıldız’ın kullanımındaki telefona saat 00:11’de "Sayın Bakanım, hiyerarşi dışı bir kalkışma var. Bazı ilave bilgiler edinmeye çalışıyorum" içeriğinde mesaj attığı, bunun kalkışma hareketinin bilgisi dışında olduğuna dair savunmasını doğruladığı belirtildi.
Sanık Erdal Öztürk’ün telefonla emniyet müdür yardımcılarını aradığına ilişkin iddialarla ilgili şu değerlendirmede bulunuldu:
"15 Temmuz 2016’da akşam saat 21:14 - 24:00 saatleri arasındaki zaman diliminde İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcılarından bir kısmını arayarak, kendisini sözde İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Erdal Öztürk olarak tanıtmak suretiyle hukuka aykırı sözde sıkıyönetim emrine itaat edilmesi, aksinin sorumluluk doğuracağı minvalindeki tehdit içerikli konuşmanın Maltepe 2. Zırhlı Tugay Karargahı'nda kurulu sabit telefon hattından sanık Erdal Öztürk tarafından gerçekleştirilmeyip, aksine firari sanık Uzay Şahin tarafından gerçekleştirildiği hususunun o tarihte Tugay MEBS Bölük Komutanlığı'nda görevli Astsubay Başçavuş Murat Akkaya’nın ifadeleri, diğer sanık savunmaları, Ahmet Metin Turan adlı eski il emniyet müdür muavininden elde edilen ses kaydı üzerinde İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Bilişim İhtisas Dairesi’nin 23 Ocak 2017'te ses analiz raporu, HTS kayıtları, baz verilerinden anlaşılmıştır."
"FAALİYETE İLİŞKİN WHATSAPP YAZIŞMALARI BULUNAMAMIŞTIR"
Sanık Erdal Öztürk’ün sözde sıkıyönetim direktifinde, sözde atama listesinde ismi geçen herhangi bir şahsı aramadığı aktarılan gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Şüphe yaratan tek görüşme niteliğindeki sözde sıkıyönetim ve atama listelerinde ismi 3. Kolordu Komutanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak geçen Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Satı Bahadır Köse’yle saat 06:42 itibariyle arama suretiyle gerçekleştirdiği görüşmenin, 'adı geçenin atama listesindeki durumunu bilmediği, İstanbul’a dönüş istikametinde yolda araç ile seyir halindeyken Genelkurmay Karargahı'nda meydana gelen ve içeriğini bilmediği gelişmelerle ilgili bilgi almak amacıyla aradığına' dair savunmasının aksinin ortaya konulmadığı anlaşılmıştır."
Sözde sıkıyönetim ve atama listesindeki görevlendirmeler ışığında saat 01:39 itibariyle kendisini telefonla arayan dosya sanıklarından Eyyüp Gürler’i tersleyerek mezkur emri tanımadığını bildirdiğinin adı geçen sanık savunmasıyla da kısmen doğrulanmış olduğu dile getirilen gerekçede, sanıktan elde edilen dijital verilerde suç ve suç unsuruna rastlanılmadığı, faaliyete ilişkin WhatsApp yazışmalarının bulunmadığı, gruba dahil olmadığının tespit edildiği belirtildi.
Genelkurmay Başkanlığı'nca teşkil edilen bilirkişi heyeti raporunda, sanığın aleyhine bir tespit ve değerlendirmenin yer almadığı belirtilen gerekçede, şöyle denildi:
"İddianamede sanığın aleyhinde delil olarak değerlendirilen Hadımköy Askeri Ceza ve Tutukevi'nde yer alan MİT tırları davası tutuklusu bir kısım askeri personellerin ziyaretiyle ilgili uygulamanın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan gelen direktif üzerine 1. Ordu Komutanlığı’nın tesis ettiği, düzen ve emirleri uygun şekilde isteğe bağlı ve gönüllülük esasına dayalı olarak gerçekleştirildiğinin, bizatihi dönemin 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar, 1. Ordu Kurmay Başkanı Ali Sivri, Milli Karargah Kurmay Başkanı Fatih İlhan ve Denetleme Heyeti Başkanı Muzaffer Şahin’in bilgi alma ve tanıklıkları ile sübuta ermesi karşısında sanık ile ilgili suç vasfının ve hukuki durumunun lehe yönde değişme ihtimali, tutuklu kaldığı süre hep birlikte gözetilerek gelinen aşamada sanığın adli kontrol ile tahliyesine karar verilmiştir."