82 yaşında hayatını kaybeden oyuncu ve yönetmen Osman Nuri Ergün toprağa verildi.
Ergün için ilk olarak Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde tören düzenlendi.
Ailesi, mesai arkadaşları ve dostlarının katıldığı törende bir konuşma yapan Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmen Yardımcısı Aliye Uzunatağan, şehir tiyatrolarının çok büyük bir aile olduğunu belirterek, ''Şimdi o ailenin çok beyefendi, çok seçkin, dert ortağı, sanata ve eğitime çok değer veren Nuri ağabeyini kaybettik'' dedi.
Ergün'ün oyunculuğun yanı sıra aynı zamanda, bir dönem Türk sinemasının çok önemli yönetmenlerinden biri olduğunu, ancak çok alçak gönüllü olması nedeniyle yaptığı tüm bu işlerden hiç bahsetmediğini dile getiren Uzunatağan, şöyle devam etti:
''Bizim Nuri ağabeyin arkasından söyleyeceğimiz tek şey var; çok iyi bir insandı, tam bir İstanbul beyefendisiydi. Ruhu şad olsun. Bir dert ortağımı kaybetmiş gibi hissediyorum. Ne zaman bu kuşaktan biri ölse kanadımız kırılıyor. Onlar, Türk sinemasının payandalarıydılar. Çok zor şartlarda çalıştılar ve bugün bizim daha kolay şartlarda çalışmamız onların nedeniyledir.''
Uzunatağan, konuşmasının ardından, Ergün'ün tabutunu öperek sahneden ayrıldı.
Ergün'ün kızı arp sanatçısı Fatmagül Ergün Keşkek de, çocukluğunda çok hayran olduğu babasının o zamanlar kendisine, ''Büyüyeceksin, o zaman beni artık beğenmeyeceksin'' dediğini belirterek, ''Büyüdüm, ama ben her zaman babamı çok beğendim, hayran oldum'' dedi.
Ergün'ün her şeyden önce çok iyi bir baba olduğunu, bunun yanında büyük bir bilgi birikimine sahip bulunduğunu dile getiren Keşkek, ''Çok küçük yaşlarda kitap okuma sevgisini ondan öğrendim. Çok Atatürkçü bir insandı, Atatürk'ü sevmeyi öğrendim. Çok dürüst bir insandı, ben de dürüst bir insan olmaya çalışıyorum. Son bir kaç yıldır demans hastasıydı. Hafızası gittiğinde nereye gidiyordu biliyor musunuz? Buraya geliyordu. Bize provası olup olmadığını soruyordu. Çünkü o burayı çok seviyordu'' diye konuştu.
Konuşmaların ardından Şehir Tiyatroları'nın ölen sanatçılar için bir mum yakılması geleneği çerçevesinde, Ergün için yakılan mum da sahneye taşındı.
Dostları ve sevenlerinin sahnede tabutunun önünden saygı geçişinin ardından Ergün'ün tabutu omuzlar üzerinde cenaze arabasına taşındı. Ergün'ün cenazesi, Bebek Camisinde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.
OSMAN NURİ ERGÜN
Rize'de 1928 yılında doğan Osman Nuri Ergün, Taksim Atatürk Lisesi'ni bitirdikten sonra Yüksek Denizcilik Okulu'nda öğrenim gördü.
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Çocuk Bölümüne 1947 yılında giren Ergün, 1950'de seslendirme asistanı olarak çalışmaya başladı.
Ergün, 1956 yılında ilk filmi ''Şehir Yıldızları''nı yönetti. 80'in üzerinde filme yönetmen olarak imza atan sanatçının önemli filmleri arasında; Kurtuluş Savaşı'nı anlatan ''İzmir Ateşler İçinde'' (1959), Çetin Altan'ın senaryosundan uyarladığı ve Yılmaz Güney'in oynadığı ''Mor Defter'' (1964), ''Cilalı İbo Casuslar Arasında'' (1959) ve ''Cilalı İbo Perili Köşkte'' (1963) bulunuyor.
Reklam filmleri de yöneten Ergün, 1979'da tekrar İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu'na girerek, ''Balaban Ağa'' oyununda Feridun Karakaya ile beraber sahneye çıktı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarından 1994'te emekli olan sanatçı evli, iki kız ve bir torun sahibiydi.
Ergün için ilk olarak Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde tören düzenlendi.
Ailesi, mesai arkadaşları ve dostlarının katıldığı törende bir konuşma yapan Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmen Yardımcısı Aliye Uzunatağan, şehir tiyatrolarının çok büyük bir aile olduğunu belirterek, ''Şimdi o ailenin çok beyefendi, çok seçkin, dert ortağı, sanata ve eğitime çok değer veren Nuri ağabeyini kaybettik'' dedi.
Ergün'ün oyunculuğun yanı sıra aynı zamanda, bir dönem Türk sinemasının çok önemli yönetmenlerinden biri olduğunu, ancak çok alçak gönüllü olması nedeniyle yaptığı tüm bu işlerden hiç bahsetmediğini dile getiren Uzunatağan, şöyle devam etti:
''Bizim Nuri ağabeyin arkasından söyleyeceğimiz tek şey var; çok iyi bir insandı, tam bir İstanbul beyefendisiydi. Ruhu şad olsun. Bir dert ortağımı kaybetmiş gibi hissediyorum. Ne zaman bu kuşaktan biri ölse kanadımız kırılıyor. Onlar, Türk sinemasının payandalarıydılar. Çok zor şartlarda çalıştılar ve bugün bizim daha kolay şartlarda çalışmamız onların nedeniyledir.''
Uzunatağan, konuşmasının ardından, Ergün'ün tabutunu öperek sahneden ayrıldı.
Ergün'ün kızı arp sanatçısı Fatmagül Ergün Keşkek de, çocukluğunda çok hayran olduğu babasının o zamanlar kendisine, ''Büyüyeceksin, o zaman beni artık beğenmeyeceksin'' dediğini belirterek, ''Büyüdüm, ama ben her zaman babamı çok beğendim, hayran oldum'' dedi.
Ergün'ün her şeyden önce çok iyi bir baba olduğunu, bunun yanında büyük bir bilgi birikimine sahip bulunduğunu dile getiren Keşkek, ''Çok küçük yaşlarda kitap okuma sevgisini ondan öğrendim. Çok Atatürkçü bir insandı, Atatürk'ü sevmeyi öğrendim. Çok dürüst bir insandı, ben de dürüst bir insan olmaya çalışıyorum. Son bir kaç yıldır demans hastasıydı. Hafızası gittiğinde nereye gidiyordu biliyor musunuz? Buraya geliyordu. Bize provası olup olmadığını soruyordu. Çünkü o burayı çok seviyordu'' diye konuştu.
Konuşmaların ardından Şehir Tiyatroları'nın ölen sanatçılar için bir mum yakılması geleneği çerçevesinde, Ergün için yakılan mum da sahneye taşındı.
Dostları ve sevenlerinin sahnede tabutunun önünden saygı geçişinin ardından Ergün'ün tabutu omuzlar üzerinde cenaze arabasına taşındı. Ergün'ün cenazesi, Bebek Camisinde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.
OSMAN NURİ ERGÜN
Rize'de 1928 yılında doğan Osman Nuri Ergün, Taksim Atatürk Lisesi'ni bitirdikten sonra Yüksek Denizcilik Okulu'nda öğrenim gördü.
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Çocuk Bölümüne 1947 yılında giren Ergün, 1950'de seslendirme asistanı olarak çalışmaya başladı.
Ergün, 1956 yılında ilk filmi ''Şehir Yıldızları''nı yönetti. 80'in üzerinde filme yönetmen olarak imza atan sanatçının önemli filmleri arasında; Kurtuluş Savaşı'nı anlatan ''İzmir Ateşler İçinde'' (1959), Çetin Altan'ın senaryosundan uyarladığı ve Yılmaz Güney'in oynadığı ''Mor Defter'' (1964), ''Cilalı İbo Casuslar Arasında'' (1959) ve ''Cilalı İbo Perili Köşkte'' (1963) bulunuyor.
Reklam filmleri de yöneten Ergün, 1979'da tekrar İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu'na girerek, ''Balaban Ağa'' oyununda Feridun Karakaya ile beraber sahneye çıktı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarından 1994'te emekli olan sanatçı evli, iki kız ve bir torun sahibiydi.