Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Kuzey Irak’tan gelen PKK’lılarla ilgili değerlendirme yaptı.
Son üç aydır toplumun her kesiminin büyük bir heyecan içerisinde, çözüme yönelik artık çok daha güçlü bir umut içinde olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Dün Habur Sınır Kapısında yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiye'de bir şeyler oluyor, iyi, güzel şeyler oluyor. Umut verici gelişmeler oluyor.
Bildiğiniz gibi 34 kişi sınırı geçti. Ve sabah saatlerinde 29'u ilgili yasalarımız çerçevesinde bırakıldı. Bunu son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum.
Özellikle terörle mücadele ne zaman olumlu bir adım atılsa, ne zaman milli mutabakat, ne zaman kardeşlik gündeme gelse bunun için anlamlı bir adım atılsa terörden nemalanan bazı karanlık odaklar, bazı karanlık çevreler o zaman tutuşuyorlar. Ve bu mihraklar hemen provokasyon tezgahlamaya çalışıyorlar. Bunu geçmişten bu yana özellikle son 30 yıl içerisinde çok yaşadık, çok gördük.
Bugün yine maalesef üzülerek dinledim, hala bu sürece gölge düşürme veya bunun altında bir şeyler arama gayreti içerisinde olan bir anlayış var. Neden bu coşkuyu, bu umudu milletle paylaşmıyorsunuz? 1989, 1992'de raporları hazırladınız. Bugünkünden çok daha ileri çözüm önerileri getirdiniz. 2008'de programınızda Doğu ve Güney Doğu sorunlarına yer verdiniz. Peki bugün sizi sürecin dışında kalmaya sevk eden, geçmişinizle tam tersi bir yöne sevk eden nedir? Biz, tek başımıza da kalsak inşallah bu süreci sona erdirmeye çalışacağız.
Bu partiler herhalde bu işi partiler üstü bir mesele olarak görmüyor. Ama biz, bu işi partiler üstü bir mesele olarak görüyoruz. Annelerin gözyaşı, babaların hıçkırığı, yetimlerin masumiyeti, gençlerimizin kanı, her türlü parti çıkarının üzerindedir. Yeter ki ülkemiz kazansın. Yeter ki Türkiye kazansın, yeter ki milletimiz kazansın. Umuyorum ki CHP Genel Başkanı bahaneler üretmekten, işi yokuşa sürmekten, kapıları kapalı tutmaktan inşallah vazgeçer. “
Erdoğan, ''Şunu açık, net söylüyorum; bazı medya grupları bu sürecin İmralı'dan yönetildiği mahiyetinde ifadeler kullanıyorlar. Ben o medya mensuplarını buradan bir şeyi hatırlatarak uyarmak istiyorum; adama sorarlar, acaba 11-12 yıldır orada değil miydi? Niçin böyle bir adım atılmadı? Şu anda bu bir milli birlik sürecinin, bir demokratik açılım sürecinin, bir kardeşlik projesinin gereği olarak atılmış bir adımdır'' diye konuştu.
Erdoğan, şunları söyledi: “Burada ben gerek dağdakilere gerek Mahmur kampında olanlara gerek Avrupa'da olanlara, hepsine çağrımı yineliyorum; vakit yitirmeden ülkelerine dönmelerini tavsiye ediyorum. Ve bu güzel manzarayı yine siyasi bir şova döndürmek isteyenlere de lütfen sorumlu davranınız diyorum. Burada bir siyasi şova ihtiyaç yok. Devletin yetkili kurumları orada gerekli şekilde kendilerini karşılar gerekli muameleler yapılır ve sonra serbest bırakılanlar serbest bırakılır ve bu süreç başarılı bir şekilde devam eder. Ama gerginlikle, tahrikle, sorumsuzca yapılan açıklamalarla bu sürece katkı sağlanmaz tam tersine sürece zarar verirler. Çünkü, bu işi arzu edenler olduğu gibi arzu etmeyenlerin de olduğunu bilmelidirler. Yaşanan gelişmeleri tahrik edici açıklamalarla gölgelemek, popülist şovlarla başka yerlere çekmek, sürece zarar vermekten çözümü zorlaştırmaktan başka hiç bir amaca hizmet etmez.
Açık söylüyorum; legal bir örgütün temsilcisinin başkanı, illegal bir örgüt adına konuşmamalıdır, konuşamaz. Bizim legal olan bir örgütle, bu siyasi parti olabilir bir dernek, vakıf olabilir, onlarla görüşmeye kapımız her zaman açıktır ama illegal örgütle konuşmaya asla. Bunu böyle bilmeleri gerekir. Bunu başından beri söyledik ve bundan sonraki süreçte de söylemeye devam edeceğiz. Bu yaklaşımımızın karşılık bulmasını temenni ederim.''
Son üç aydır toplumun her kesiminin büyük bir heyecan içerisinde, çözüme yönelik artık çok daha güçlü bir umut içinde olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Dün Habur Sınır Kapısında yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiye'de bir şeyler oluyor, iyi, güzel şeyler oluyor. Umut verici gelişmeler oluyor.
Bildiğiniz gibi 34 kişi sınırı geçti. Ve sabah saatlerinde 29'u ilgili yasalarımız çerçevesinde bırakıldı. Bunu son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum.
Özellikle terörle mücadele ne zaman olumlu bir adım atılsa, ne zaman milli mutabakat, ne zaman kardeşlik gündeme gelse bunun için anlamlı bir adım atılsa terörden nemalanan bazı karanlık odaklar, bazı karanlık çevreler o zaman tutuşuyorlar. Ve bu mihraklar hemen provokasyon tezgahlamaya çalışıyorlar. Bunu geçmişten bu yana özellikle son 30 yıl içerisinde çok yaşadık, çok gördük.
Bugün yine maalesef üzülerek dinledim, hala bu sürece gölge düşürme veya bunun altında bir şeyler arama gayreti içerisinde olan bir anlayış var. Neden bu coşkuyu, bu umudu milletle paylaşmıyorsunuz? 1989, 1992'de raporları hazırladınız. Bugünkünden çok daha ileri çözüm önerileri getirdiniz. 2008'de programınızda Doğu ve Güney Doğu sorunlarına yer verdiniz. Peki bugün sizi sürecin dışında kalmaya sevk eden, geçmişinizle tam tersi bir yöne sevk eden nedir? Biz, tek başımıza da kalsak inşallah bu süreci sona erdirmeye çalışacağız.
Bu partiler herhalde bu işi partiler üstü bir mesele olarak görmüyor. Ama biz, bu işi partiler üstü bir mesele olarak görüyoruz. Annelerin gözyaşı, babaların hıçkırığı, yetimlerin masumiyeti, gençlerimizin kanı, her türlü parti çıkarının üzerindedir. Yeter ki ülkemiz kazansın. Yeter ki Türkiye kazansın, yeter ki milletimiz kazansın. Umuyorum ki CHP Genel Başkanı bahaneler üretmekten, işi yokuşa sürmekten, kapıları kapalı tutmaktan inşallah vazgeçer. “
Erdoğan, ''Şunu açık, net söylüyorum; bazı medya grupları bu sürecin İmralı'dan yönetildiği mahiyetinde ifadeler kullanıyorlar. Ben o medya mensuplarını buradan bir şeyi hatırlatarak uyarmak istiyorum; adama sorarlar, acaba 11-12 yıldır orada değil miydi? Niçin böyle bir adım atılmadı? Şu anda bu bir milli birlik sürecinin, bir demokratik açılım sürecinin, bir kardeşlik projesinin gereği olarak atılmış bir adımdır'' diye konuştu.
Erdoğan, şunları söyledi: “Burada ben gerek dağdakilere gerek Mahmur kampında olanlara gerek Avrupa'da olanlara, hepsine çağrımı yineliyorum; vakit yitirmeden ülkelerine dönmelerini tavsiye ediyorum. Ve bu güzel manzarayı yine siyasi bir şova döndürmek isteyenlere de lütfen sorumlu davranınız diyorum. Burada bir siyasi şova ihtiyaç yok. Devletin yetkili kurumları orada gerekli şekilde kendilerini karşılar gerekli muameleler yapılır ve sonra serbest bırakılanlar serbest bırakılır ve bu süreç başarılı bir şekilde devam eder. Ama gerginlikle, tahrikle, sorumsuzca yapılan açıklamalarla bu sürece katkı sağlanmaz tam tersine sürece zarar verirler. Çünkü, bu işi arzu edenler olduğu gibi arzu etmeyenlerin de olduğunu bilmelidirler. Yaşanan gelişmeleri tahrik edici açıklamalarla gölgelemek, popülist şovlarla başka yerlere çekmek, sürece zarar vermekten çözümü zorlaştırmaktan başka hiç bir amaca hizmet etmez.
Açık söylüyorum; legal bir örgütün temsilcisinin başkanı, illegal bir örgüt adına konuşmamalıdır, konuşamaz. Bizim legal olan bir örgütle, bu siyasi parti olabilir bir dernek, vakıf olabilir, onlarla görüşmeye kapımız her zaman açıktır ama illegal örgütle konuşmaya asla. Bunu böyle bilmeleri gerekir. Bunu başından beri söyledik ve bundan sonraki süreçte de söylemeye devam edeceğiz. Bu yaklaşımımızın karşılık bulmasını temenni ederim.''