İlişkili Haberler
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hatay'da toplu açılış töreninde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında medeniyetin sözle ve şekille değil, mağdurlar ile mazlumlara kucak açarak, yaşatarak mümkün olduğunun ispatının Hatay olduğunu vurguladı.
Bu duyguları hissetmek için insan olunması ve insanlığın kaybedilmemesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, "İşte İdlib'de yaşananlar ortada. İdlib, Hatay'ın neredeyse bir el uzatımı mesafesinde. Suriye rejiminin orada yaptığı vahşi katliamı gördünüz değil mi? Günahsız, suçsuz, savunmasız çocukların kimyasal silahlarla, konvansiyonel silahlarla nasıl katledildiğini gördünüz değil mi O, biçare yavruların görüntülerini seyretmeye bile yüreğimiz dayanmıyor. Allah onların ailelerine sabırlar versin" diye konuştu.
"YARALANANLARI HASTANEDE ZİYARET EDECEĞİM"
Bugün imkan bulursa kimyasal silah saldırısında yaralananları hastanede ziyaret edip, geçmiş olsun dileklerini ileteceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Saldırıda hayatını kaybeden çocuklarımızın ve sivillerin, hayatta kalabilmiş olan yakınlarına başsağlığı diliyorum. Buradan açıkça ifade ediyorum, çocukların hunharca katledildiği bir dünyada, kimsenin kendini huzur ve güvenli hissetmeye hakkı yoktur. Bu yaşananların ardından herkesin bulunduğu yeri, pozisyonunu gözden geçirmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Hiç kimse işledikleri insanlık suçlarını, çocuk katliamlarını 'DEAŞ ile mücadele' kılıfı altında gizlemeye kalkmamalıdır. Suriye'de yaşananlar, DEAŞ kılıfına sığmayacak kadar açıktır, trajiktir. Rejimin, rejim tarafından desteklenen, kullanılan terör örgütlerinin PYD, YPG gibi bütün o güçlerin gerçekleştirdikleri hoyratça saldırıların hiçbir meşruiyeti, vicdanlara teskin edecek hiçbir gerekçesi kalmamıştır. Unutulmamalıdır ki Suriye'de aynı şekilde Irak'ta katledilen her masumla birlikte insanlığın ortak vicdanı da ölüyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunus Emre'nin "Olsun be aldırma yaradan vardır. Sanma ki zalimin ettiği kardır. Mazlumun ahı indirir şahı. Her şeyin bir vakti vardır" dizelerini okudu.
İdlib'deki ve diğer bölgelerdeki mazlumların ahının, birgün mutlaka o zalim şahları, devlet terörü estirenleri yerinden indireceğini belirten Erdoğan, bu zamanın çok da uzak olmadığına inandığını ifade etti.
Son zamanda bu doğrultuda ABD'nin, olumlu açıklamaları ve girişimlerinin bulunduğunu kaydedenErdoğan, kendilerinin de Suriye halkının can güvenliğini hedefleyen her türlü çabaya destek vereceklerini ifade ettiklerini anımsattı.
Erdoğan, bu gece ABD'ye ait savaş gemilerinden İdlib'e yönelik saldırıların gerçekleştirildiği hava üssüne yönelik bir operasyon düzenlendiğine dikkati çekti.
''BUNU YETERLİ GÖRMÜYORUM''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akdeniz'deki ABD savaş gemilerinden atılan Tomahawk füzeleriyle Suriye'nin bu hava üssünün vurulduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"Esed rejiminin kimyasal ve konvansiyonel silahlarla işlediği savaş suçlarına karşı atılmış somut bir adım olarak bunu olumlu bulduğumuzu burada, Hatay'dan ifade etmek istiyorum. Yeterli mi? Bunu da yeterli görmüyorum. Çünkü bundan sonraki süreçte ne olacağını hep birlikte takip etmeliyiz. Artık başka hiçbir hesap gütmeksizin sadece ve sadece mazlum Suriye halkını korumaya yönelik olarak her alanda ciddi ve netice almaya yönelik adımlar atılmasının zamanı gelmiştir.
Bize göre son gelişmeler Türkiye'nin, Suriye'de terörden arındırılmış güvenli bölgeler oluşturma çabasının ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Bunu defaatle söyledim. Kuzey Suriye'de Türkiye'nin sınırında güvenli bölge ilan edelim. Bu 4 bin kilometrekare, 5 bin kilometrekare olabilir, buralarda konutlar inşa edelim. Burada Suriyeli vatandaşlarımızı iskan edelim. Türkiye'den oraya dönebilecek olan Suriyeli kardeşlerimiz de olabilir. Kendi topraklarında onlara yaşama imkanı verelim. Uluslararası toplum, 'doğru söylüyorsunuz' dediler ama ne yazık ki bu konuda adım atmadılar. Şimdi uluslararası toplumun göstereceği ortak kararlılıkla, rejimi ve bölgede insanlık suçu işleyen tüm terör örgütlerini durdurma imkanına sahip bulunduğunu özellikle düşünüyoruz. ABD'nin İdlib saldırısına karşı ortaya koyduğu aktif tutumun, bu yönde gelişmelerin adeta bir başlangıç olmasını diliyorum."
"KENDİ POLİTİK HESAPLARININ KAVGASINI VERENLER DEĞİL..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün saat 04.00'ten itibaren Suriye'deki gelişmeleri takip ettiğini, bu konuyla ilgili arkadaşlarıyla süreci izlediğini belirtti.
Kendilerine düşen görevin, ellerindeki imkanları sonuna kadar kullanarak, mazlumların yanında yer almak olduğunu anlatan Erdoğan, bunun için yıllardır Suriye'de çatışmalar dursun, katliamlar son bulsun diye çalıştıklarını, çabaladıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye'nin geleceğini binlerce kilometre öteden gelip, burada kendi politik hesaplarının kavgasını verenler değil, Suriye halkı karar versin diyoruz" dedi.
İdlib'deki gibi katliamlardan kaçarak ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan 3 milyon Suriyeli'ye gönüllerini, kapılarını, sofralarını da kendilerinin açtıklarını belirten Erdoğan, DAEŞ'in, Türkiye'yi hedef almasının nedeninin Suriyeli kardeşlerine sahip çıkmak olup olmadığını sordu.
"PARMAKLARINI SALLAYARAK BİZİ TEHDİT EDENLERE YAZIKLAR OLSUN"
"İdeolojik saplantıları nedeniyle bu çocuk katillerinin yanında yer alan hatta askerliğine soyunanların bize saldırmasının nedeni bu değil mi? Reyhanlı saldırısı niye yapıldı? Cerablus, Rai, El Bab operasyonlarını niye gerçekleştirmek zorunda kaldık?" sorularını yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye tüm bu fedakarlıkları yaparken sırf kendi konforları bozulmasın diye parmaklarını sallayarak bizi tehdit edenlere yazıklar olsun. Türkiye, kardeşlerinin can güvenliğini, kendisi gibi görüyor, siyasi hesabı yoktur ve olmayacaktır. Türkiye'nin hem kendi güvenliği hem bölgenin huzuru için mücadele ettiği terör örgütlerini koruma kalkanına alanlara yazıklar olsun" diye konuştu.
"HDP, PYD, bunlar birbiriyle danışıklı dövüş yapıyorlar. YPG aynı şekilde..." diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Tek başına Hatay'ın gösterdiği fedakarlığın onda birini, yüz milyarlarca dolarlık bütçeleriyle göstermeyenlere yazıklar olsun. Dünyada garip gurebaya, fakir fukaraya elini uzatan bir numaralı ülke Türkiye. 16 Nisan, Türkiye'nin işte bu çocuk katilleriyle anladıkları dilden hesaplaşmasının da yolunu açacaktır. 16 Nisan, Türkiye'nin topraklarına göz diken terör örgütlerini koruyanlara sadece sesini yükseltmekle kalmayacağı çok daha kararlı şekilde dur diyeceği bir dönemin de başlangıcı olacaktır. Hatay, 16 Nisan'da büyük Türkiye için evet diyor mu Hatay, 16 Nisan'da müreffeh Türkiye için evet diyor mu Hatay, 16 Nisan'da istikralı Türkiye için evet diyor mu Hatay, 16 Nisan'da güçlü Türkiye için evet diyor mu Şimdi öyle bir cevap verin ki evet, evet, evet... Halep, İdlib, Musul'daki insanlık suçlarını işleyenlerin ve onları destekleyenlerin kulakları işte sizin bu sesinizle Allah'ın izniyle çınlayacaktır. Hatay, 16 Nisan'da çocuk katillerine dersiniverecek Türkiye için evet diyor mu?"