İlişkili Haberler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şişli'de bir otelde düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı'na katıldı. Tasavvuf Mûsikisi dinletisi ile başlayan programda, ilahi dinletisi ve Kur'an-ı Kerim Tilaveti ve sinevizyon filmi gösterimi yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "40 yılda yüzlerce çocuğun kanını akıtan, yüzlerce Narin'i bizden alan, polis, asker, sivil, kadın, yaşlı, bebek demeden, binlerce vatandaşımızı acımasızca öldüren bölücü terör örgütünün uzantıları, aynaya bakmadan millete vicdan dersi, insanlık dersi verme cüretinde bulunuyor" dedi.
"HAZRETİ PEYGAMBER EFENDİMİZ, BİZLER İÇİN EN GÜZEL ÖRNEKTİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesin Mevlid Kandili'ni kutlayarak, "Bu güzel gecenin başta Gazze'deki mazlumlar olmak üzere; yeryüzünün farklı köşelerinde, ölümle, açlıkla, zulümle ve zalimle boğuşan tüm mazlumların kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum. Diyanet İşleri Başkanlığımız, Mevlid-i Nebi Haftası'nı her sene farklı bir başlık altında idrak ediyor. Bu seneki programların teması 'Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası' olarak belirlendi. Hafta boyunca yurt içinde ve yurt dışında icra edilecek programlarla hep birlikte bu müstesna günlerin feyzinden istifade etmeye çalışacağız. Hazreti Peygamber Efendimiz, veladetinden vefatına kadar her anıyla, yaşantısıyla, sözleriyle, mücadelesiyle, bizler için en güzel örnektir. Hazreti Ayşe Validemiz, Resulullah Efendimiz'i tarif ederken; 'Yürüyen Kur'an' ifadesini kullanır. Peygamberimiz vahye aracılık etmekle kalmamış, Kur'an-ı yaşamış onun hayatının her anını tatbik ederek ete kemiğe bürünmüştür. Yoluna hayatımızı adadığımız tek insan Resulullah Efendimizdir. Bizim rehberimiz de, önderimiz de, uğruna can vereceğimiz maşukumuz da sadece ve sadece odur" dedi.
"BU MİLLETİN İMAN KALESİNİ ÇÖKERTMEK İÇİN PERVASIZCA SALDIRIYORLAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin değerlerinin hedef alındığını vurgulayarak, "Millet olarak son 2 asırdır çok yönlü, çok ince düşünülmüş bir kuşatmayla karşı karşıyayız. Milletimizin ruh köküyle, kadim medeniyet değerleriyle bağını zayıflatmak isteyenler yıllardır aynı noktayı hedef alıyor, aynı noktaya hançer vuruyor. Bu milletin iman kalesini çökertmek için, hiç olmazsa bu kalede gedik açmak için yıllardır, pervasızca saldırıyorlar. Bunu bir dönem camilerimizi kapatarak, ahıra çevirerek yaptılar. Bir dönem minarelerimizden günde 5 defa yükselen 'Allah-u Ekber' nidalarını susturarak yaptılar. Bir dönem Kur'an-ı Kerimleri, ilmihal kitaplarını toplatarak yaptılar. Bir dönem mütefekkirlerimizi, münevverlerimizi, Kur'an talebesi yetiştiren âlimlerimizi hapse atarak yaptılar. Bir dönem insanları mürteci, yobaz, tarikatçı, başörtülü, takkeli diye tahkir ederek, işleyerek kendi öz yurdunda paryalaştırarak yaptılar. Bir dönem İmam Hatip okullarının kapısına zincir vurarak, başörtülü kızları üniversite kapısında ağlatarak yaptılar. Bir dönem Kur'an kurslarına saldırarak, camilere saldırarak, 'Sizin en hayırlınız, Kur'an-ı öğrenen ve öğretendir' emrine ram olan hocalarınıza saldırarak, yalan ve iftiralarla Diyanet camiamıza saldırarak, bu milleti manen çökertmeye çalıştılar. Bu yıkım projesinde kimi zaman medya kullanıldı, kimi zaman sinema, tiyatro, televizyon yüzleri kullanıldı, kimi zaman kaleminden nefret akan sözde aydınlar kullanıldı" ifadelerini kullandı.
"CUMA HUTBESİNİ, HUTBEDE OKUNAN AYET-İ KERİMELERİ HEDEF ALMAYA BAŞLADILAR"
Muhalefete yüklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık eskisi kadar olmasa da, halen birilerinin bu manevi işgal projesine taşeronluk yaptığını görmekteyiz. Aralarında FETÖ'cü ve bölücülerin de olduğu malum mahfiller bunu son derece planlı, son derece sinsi ve kurnazca yapıyor. Biz bunlardan ülkeye kötülük dışında, nifak ve husumet dışında zaten bir şey beklemiyoruz. Kimileri de millet ve memleket düşmanlarının tuzağına düşerek bu manevi yıkım projesine istemeden destek veriyor. Ülke gündemine gelen bazı hadiseler, bu çevreler tarafından milletle ve milletin inanç değerleri ile kavga vasıtası haline getiriliyor. Bu ideolojik bağnazlık son günlerde öyle vahim boyutlara ulaştı ki; cuma hutbesini, hutbede okunan ayet-i kerimeleri hedef almaya başladılar. Kendini bilmezin birisi çıkıyor, hem de bu ülkenin muhalefet partisi adına, doğru düzgün bilgisinin olmadığı dini konularda ahkam kesiyor. Diyanet teşkilatımız, hocalarımıza utanmazca had bildirmeye kalkıyor. Bunu yaparken de cehalete düşmemek için Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal'in arkasına saklanıyor, onu paravan olarak kullanıyor. İçinde ne varsa ortaya dökmek yerine Gazi Mustafa Kemal'e hadsizliğini alet ediyor" dedi.
"NARİN MESELESİNİ KUTUPLAŞTIRMA ARACINA DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN HER YOLA BAŞVURDULAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Narin cinayeti üzerinden siyaset yapıldığını belirterek, "85 milyon olarak hepimizin yüreğini yakan Narin yavrumuzun vahşice katledilmesi hadisesinde, birileri daha olayın ilk anından itibaren, bu cinayeti bir kamplaşma bir kutuplaşma aracına dönüştürmek için her yola başvurdu. Oysa ortada vahşi bir cinayet var. Ortada masum bir sabinin öldürülmesi var, ortada kalp taşıyan herkesin içine kor gibi düşen bir ateş var. Fakat buna rağmen, kimileri, 8 yaşında hayattan kopartılmış bir çocuğun cenazesi üzerinden siyaset yapacak kadar insanlıktan çıkabiliyor. 40 yılda yüzlerce çocuğun kanını akıtan, yüzlerce Narin'i bizden alan, polis, asker, sivil, kadın, yaşlı, bebek demeden, binlerce vatandaşımızı acımasızca öldüren bölücü terör örgütünün uzantıları, aynaya bakmadan millete vicdan dersi, insanlık dersi verme cüretinde bulunuyor. Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bu vahşet öne sürülerek aile müessesesi hedef alınıyor. Dini kurumlar hedef alınıyor hatta ve hatta Diyarbakır halkı ve Kürt kardeşlerimiz hedef alınıyor" şeklinde konuştu.
"EN AĞIR CEZAYI ALMALARI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ"
Tekirdağ'da yaşanan bebek istismarı konusuna da değinen Erdoğan, "Tekirdağ'daki alçaklığın da hesabını mutlaka adalet karşısında soracak, bu sabiye işkence edenlerin, en ağır cezayı almaları için mücadele edeceğiz. Aynı zamanda bu rezil olaylar üzerinden bölücü örgütün uzantılarını ve marjinallerin günah çıkarmalarına, milleti kışkırtmalarına, toplumun direği olan aile kurumunu hedefe koymalarına da eyvallah etmeyeceğiz. İnsanı fıtratından kopartan LGBT vari sapkınlıklar daha önce hiç olmadığı kadar özendiriliyor, teşvik ediliyor. Bizi biz yapan kadim değerlerimize daha sıkı sarılmaya ihtiyacımız var. Bu mübarek geceleri, gönül köprülerimizi sağlamlaştırdığımız müstesna zamanlar olarak görmemiz ve kıymetini bilmemiz gerekiyor. Her ne kadar etrafımızda kan, gözyaşı ve zulüm hakim olsa da, geleceğe dair endişelerimizi artıran müessif olaylar yaşansa da, Müslümanlar olarak Allah'tan ümidimizi kesmemekle mükellefiz" dedi.
Konuşmaların ardından Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a üzerinde hat sanatıyla 'La galibe illallah' yazılı bir tablo hediye etti.