CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, Fransa Parlamentosu’nda kanun teklifinin kabulünün iki açıdan yanlış olduğunu ifade ederek, burada soykırımdan söz etme imkanının olmadığını, soykırım tanımına uymadığını söyledi.
Soykırımın, hukuki ve teknik bir terim olduğuna işaret eden Türmen, bunun 1948 Soykırım Sözleşmesi ile tanımlandığını anımsattı.
Türmen, ''Tutup da siyasilerin bu tanıma uymayan bir olaya, 'soykırım' demeleriyle o olay soykırım olmaz. Fransız milletvekilleri ne kadar yırtınırsa yırtınsın, kanun kabul etse de bir olay ya soykırımdır ya değildir. Burada soykırımın koşulları yoktur'' dedi.
İkinci yanlışın ifade özgürlüğü açısından olduğunu kaydeden Türmen, kanunun bu açıdan Fransa için sorun doğuracağını kaydetti.
Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı Türmen, bu kanunun düşünce özgürlüğü bakımından Fransa'ya sorun yaratacağını belirterek, ''Bazıları soykırım der, bazıları soykırım yoktur der. Ama belirli bir görüşü ifade etmeyi yasaklamak, kabul edilemez bir şeydir'' diye konuştu.
PERİNÇEK’İ HATIRLATTI
Bundan sonra AİHM'e gidilebileceğini dile getiren Türmen, Doğu Perinçek davasında olduğu gibi ya bireysel ya da Fransa'ya karşı devlet davası açılabilineceğini belirtti.
Türmen, devlet davası için iç yargı yolunu tüketmenin gerekmeyeceğini ancak devletten devlete dava açmanın siyasi faturasının bulunduğunu, bunu gözönüne almak gerektiğini kaydetti.
Türmen, AİHM'in, Doğu Perinçek davasında vereceği kararın büyük önem taşıyacağını ifade ederek, Perinçek'in İsviçre'de aynı nitelikteki kanuna aykırı hareket ederek, ''Soykırım yoktur'' dediği için yargılanıp, mahkum olduğunu, AİHM'de de davasının sürdüğünü anlattı.
Yahudi soykırımının Almanya dahil herkes tarafından kabul edildiğini, mahkeme kararının da bulunduğunu ifade eden Türmen, 1915 olaylarında böyle bir durumun olmadığını dile getirdi.
Bir başka yolun Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açmak olduğunu bildiren Türmen, Türkiye'nin, Fransa aleyhinde dava açabilmesi için Adalet Divanı'nın yetkisini tanıması gerektiğini ifade etti.
Davanın dayanağının 1948 Soykırım Sözleşmesi olabileceğine işaret eden Türmen, sözleşmede, ''yorum konusunda farklılıklar çıkarsa Uluslararası Adalet Divanı'na gidilebilir'' diye bir maddenin bulunduğunu, bu maddeye dayanarak Uluslararası Adalet Divanı'na gidilebileceğini anlattı.
Soykırımın, hukuki ve teknik bir terim olduğuna işaret eden Türmen, bunun 1948 Soykırım Sözleşmesi ile tanımlandığını anımsattı.
Türmen, ''Tutup da siyasilerin bu tanıma uymayan bir olaya, 'soykırım' demeleriyle o olay soykırım olmaz. Fransız milletvekilleri ne kadar yırtınırsa yırtınsın, kanun kabul etse de bir olay ya soykırımdır ya değildir. Burada soykırımın koşulları yoktur'' dedi.
İkinci yanlışın ifade özgürlüğü açısından olduğunu kaydeden Türmen, kanunun bu açıdan Fransa için sorun doğuracağını kaydetti.
Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı Türmen, bu kanunun düşünce özgürlüğü bakımından Fransa'ya sorun yaratacağını belirterek, ''Bazıları soykırım der, bazıları soykırım yoktur der. Ama belirli bir görüşü ifade etmeyi yasaklamak, kabul edilemez bir şeydir'' diye konuştu.
PERİNÇEK’İ HATIRLATTI
Bundan sonra AİHM'e gidilebileceğini dile getiren Türmen, Doğu Perinçek davasında olduğu gibi ya bireysel ya da Fransa'ya karşı devlet davası açılabilineceğini belirtti.
Türmen, devlet davası için iç yargı yolunu tüketmenin gerekmeyeceğini ancak devletten devlete dava açmanın siyasi faturasının bulunduğunu, bunu gözönüne almak gerektiğini kaydetti.
Türmen, AİHM'in, Doğu Perinçek davasında vereceği kararın büyük önem taşıyacağını ifade ederek, Perinçek'in İsviçre'de aynı nitelikteki kanuna aykırı hareket ederek, ''Soykırım yoktur'' dediği için yargılanıp, mahkum olduğunu, AİHM'de de davasının sürdüğünü anlattı.
Yahudi soykırımının Almanya dahil herkes tarafından kabul edildiğini, mahkeme kararının da bulunduğunu ifade eden Türmen, 1915 olaylarında böyle bir durumun olmadığını dile getirdi.
Bir başka yolun Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açmak olduğunu bildiren Türmen, Türkiye'nin, Fransa aleyhinde dava açabilmesi için Adalet Divanı'nın yetkisini tanıması gerektiğini ifade etti.
Davanın dayanağının 1948 Soykırım Sözleşmesi olabileceğine işaret eden Türmen, sözleşmede, ''yorum konusunda farklılıklar çıkarsa Uluslararası Adalet Divanı'na gidilebilir'' diye bir maddenin bulunduğunu, bu maddeye dayanarak Uluslararası Adalet Divanı'na gidilebileceğini anlattı.