Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya ile devam eden İdlib görüşmelerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
TRT Haber'e konuşan Çavuşoğlu, tüm Suriye'de ateşkesin tesis edilmesi amacıyla başlatılan Soçi ve Astana süreçlerinden daha önce olumlu adımlar elde ettiklerini anımsatarak sahada saldırganlık devam ederken bu sürecin işlemesinin zor olduğunu vurguladı.
"Soçi ve Astana'nın ortadan kalktığını söyleyemeyiz ama yara aldığını söyleyebiliriz" diyen Çavuşoğlu, gerek Cenevre'de gerek Soçi ve Astana formatında toplantıların yapılabilmesi için sahada sükunetin sağlanması gerektiğini kaydetti.
Bakan Çavuşoğlu, Rusya ile sahada sükunetin sağlanması ve rejimin saldırılarının durdurulması için çeşitli adımlar attıklarını belirterek "Henüz tam istediğimiz noktada değiliz. Tekrar görüşmeye devam edip, ihtiyaç olursa belki liderler düzeyinde de bir toplantı olur. Ama şu anda bu konuda kesin bir şey yok" diye konuştu.
Rejimin saldırganlığının durması için masada ve sahada ne gerekiyorsa yapacaklarını söyleyen Çavuşoğlu, Rusya ile yapılan görüşmelerde karşılıklı pozisyonların belirtildiği belgelerin verildiğini kaydetti.
"BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ İFADESİ KARARLILIĞI GÖSTERİYOR"
Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İdlib'e yönelik muhtemel harekata ilişkin kullandığı "Bir gece ansızın gelebiliriz." ifadesinin Türkiye'nin kararlılığını gösterdiğine işaret etti.
Öte yandan, İdlib'de terör örgütü PKK mevcudiyetinin pek fazla olmadığını, buna karşılık burada bazı radikal grupların bulunduğunu söyleyen Çavuşoğlu, bu radikal grupların, rejim ve rejim destekçileri tarafından Suriye'nin farklı bölgelerinden İdlib'e getirildiğini belirtti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye meselesine ilişkin yaklaşımında, ABD'nin tutumunun sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Amerika veya herhangi bir ülke şimdi bizim (İdlib'de) Rusya ile yaşadığımız sorundan dolayı bu yaklaşımı gösteriyorsa, bu samimiyet sorgulanır ama gerçek anlamda bir müttefik gibi bize yaklaştıklarında biz bunların ne kadar samimi olduğunu ancak söyleyebiliriz. Burada kimse fırsatçılık yapmadan, kısa vadeli politikalara odaklanmadan, Türkiye'nin önemini bilerek, Türkiye'ye yönelik uzun vadeli yaklaşım içinde olmaları gerekiyor."