İki ülke arasında imzalanacak belge bir protokolden oluşuyor.
İlişkilerin normalleştirilmesini içeren protokol, sözde soykırım iddialarıyla ilgili ortak tarih komisyonu kurulmasından, Türkiye-Ermenistan kara sınırının açılması ve karşılıklı büyükelçi atanmasına kadar birçok hassas konuyu içeriyor.
Türkiye ve Ermenistan, aralarındaki sınırı uluslararası hukukun ilgili antlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanıdıklarını teyit etmiş olacak. Protokolün yürürlüğe girmesinden itibaren 2 ay içerisinde de sınır açılacak. Tarihsel sorunlar için de, kaynak ve arşivlerin tarafsız bilimsel incelemesini yapmak üzere bir alt komite kurulacak. Komitede Türk, Ermeni ve İsviçre temsilcileriyle diğer uluslararası uzmanlar yer alacak.
İki ülke arasında en son anlaşma 13 Ekim 1921 yılında Kars’ta imzalanmıştı.
Sakarya Zaferi’nden sonra Kazım Karabekir’in temsil ettiği TBMM Hükümeti ile o dönemin Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti, Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti ve Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti’nin koyduğu imzalarla Türkiye’nin doğu sınırı kesinleşmişti. Kars Anlaşması’nın uluslararası hukuka uygun “Hükmi Şahsiyeti” bulunuyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Ermenistan, bu anlaşmayı tanımadığını beyan ediyordu. Ancak Erivan yönetiminin bu tutumu hiçbir zaman fiiliyata geçmedi.
Bugün iki ülke Zürih Üniversitesi Paleontoloji Enstitüsü’nde düzenlenecek törenle Kars Anlaşması’ndan bu yana ilk kez ortak bir metine imza koyacaklar. İlişkilerin normalleştirilmesini içeren protokol, sözde soykırım iddialarıyla ilgili ortak tarih komisyonu kurulmasından,
Türkiye-Ermenistan kara sınırının açılması ve karşılıklı büyükelçi atanmasına kadar birçok hassas konuyu içeriyor. Ancak protokolün hayata geçmesi için iki ülke Meclisi tarafından da kabul edilmesi gerekiyor.
İlişkilerin normalleştirilmesini içeren protokol, sözde soykırım iddialarıyla ilgili ortak tarih komisyonu kurulmasından, Türkiye-Ermenistan kara sınırının açılması ve karşılıklı büyükelçi atanmasına kadar birçok hassas konuyu içeriyor.
Türkiye ve Ermenistan, aralarındaki sınırı uluslararası hukukun ilgili antlaşmalarında tarif edildiği şekliyle karşılıklı olarak tanıdıklarını teyit etmiş olacak. Protokolün yürürlüğe girmesinden itibaren 2 ay içerisinde de sınır açılacak. Tarihsel sorunlar için de, kaynak ve arşivlerin tarafsız bilimsel incelemesini yapmak üzere bir alt komite kurulacak. Komitede Türk, Ermeni ve İsviçre temsilcileriyle diğer uluslararası uzmanlar yer alacak.
İki ülke arasında en son anlaşma 13 Ekim 1921 yılında Kars’ta imzalanmıştı.
Sakarya Zaferi’nden sonra Kazım Karabekir’in temsil ettiği TBMM Hükümeti ile o dönemin Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti, Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti ve Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti’nin koyduğu imzalarla Türkiye’nin doğu sınırı kesinleşmişti. Kars Anlaşması’nın uluslararası hukuka uygun “Hükmi Şahsiyeti” bulunuyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Ermenistan, bu anlaşmayı tanımadığını beyan ediyordu. Ancak Erivan yönetiminin bu tutumu hiçbir zaman fiiliyata geçmedi.
Bugün iki ülke Zürih Üniversitesi Paleontoloji Enstitüsü’nde düzenlenecek törenle Kars Anlaşması’ndan bu yana ilk kez ortak bir metine imza koyacaklar. İlişkilerin normalleştirilmesini içeren protokol, sözde soykırım iddialarıyla ilgili ortak tarih komisyonu kurulmasından,
Türkiye-Ermenistan kara sınırının açılması ve karşılıklı büyükelçi atanmasına kadar birçok hassas konuyu içeriyor. Ancak protokolün hayata geçmesi için iki ülke Meclisi tarafından da kabul edilmesi gerekiyor.
EKONOMİK BOYUTU
Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanacak protokolün özüne bakıldığında, iki ülke ilişkilerinin ekonomik boyutuna kökten bir değişim getirildiği görülüyor.
Bu değişimin en çarpıcı noktası, Avrupa’nın kapalı olan tek sınır kapısının da artık açılıyor olması.4 Numaralı sınır taşından başlayıp
148 numaralı sınır taşında son bulan Türkiye-Ermenistan sınırının toplam uzunluğu 325 kilometre. Bu hatta kapalı durumda olan iki sınır kapısı bulunuyor: “Alican Karayolu Sınır Kapısı” ve “Akyaka Demiryolu Sınır Kapısı”. “Alican Karayolu Sınır Kapısı”, eskiden Kars’ın bir ilçesi olan Iğdır merkeze bağlı Alican köyün sınırları içerisinde yer alıyor. "Akyaka Demiryolu Sınır Kapısı” ise Kars’ın Akyaka ilçesine bağlı. Eskiden Arpaçay ilçesine bağlı bir nahiye olan Akyaka’nın eski adı Kızılçakçak. Bu nedenle, “Akyaka Demiryolu Sınır Kapısı”nın eski adı da “Kızılçakçak Kapısı”ydı.
Kars’a 66 km. uzaklıkta bulunan bu kapı halk arasında “Doğu Kapı” olarak biliniyor. Ermeniler ise bu kapıya “Ahuryan Kapısı” adını vermiş. Söz konusu kapıda demiryolu dışında tali bir köy yolu da bulunuyor.
Peki, kapılar açılırsa mevcut dış ticaret rakamları artacak mı ? Resmi olmayan verilere göre, 1997’de 30 milyon Dolar olan Türkiye-Ermenistan dış ticaret hacminin 11 yıl sonra 2008’de 250 milyon Dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Türkiye’nin Azerbaycan ve Gürcistan ile var olan dış ticaret hacmi ve Ermenistan ekonomisinin durumu dikkate alındığında sınır kapıları açılsa bile mevcut dış ticaret rakamlarının fazla artmayacağı açık bir gerçek. Söz konusu nedenlerden dolayı, Türkiye-Ermenistan sınır kapılarının açılması “en temelde” ekonomik değil, aslında siyasi bir sorun. Bu açıdan bakıldığında protokoller, Ermenistan’ın demokratikleşmesini ve Batı ile bütünleşebilmesini sağlamaya yönelik bir projesi. Yine de sınır kapılarının açılması elbette iki ülke ilişkilerinde ekonomik işbirliğine yönelik tarihi bir adım niteliği taşıyor. Ama sorunların bir de siyasi boyutu var.
SİYASİ BOYUT
1994 yılına kadar süren Azerbaycan-Ermenistan savaşı sonrası Ermenistan’ın işgal ettiği Dağlık Karabağ’dan 40 bin, Azerbaycan’ın diğer yedi vilayetinden 700 bin kişi yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmıştı.
Böylece, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal eden Ermenistan yüzünden Azerbaycan nüfusunun yüzde 13’ü kendi ülkesinde göçmen durumuna düşmüştü. Bu bağlamda Türkiye, Ermenistan sınır kapılarını Nisan 1993’de, hava sahasını da 1994’de kapatmıştı.
Ancak, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırın açılması konusunu sadece Dağlık Karabağ sorununa indirgemek doğru değil. Çünkü Ermenistan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırı belirleyen 1920 Gümrük ve 1921 Kars Antlaşmalarının yürürlükte olmadığı iddiasını uzun süredir tartışmaya açmıştı.
Nitekim, Ermenistan 23 Ağustos 1990 tarihinde kabul ettiği Bağımsızlık Bildirgesi’nde Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi için “Batı Ermenistan” ifadesine yer verdi. Ayrıca, Ermenistan Anayasası’nın 13. maddesinin 2. paragrafında tarif edilen devlet armasında, Türkiye’nin bir parçası olan Ağrı Dağı “Ermenistan sınırları” içerisinde gösterildi. Erivan, böylece, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü resmen tanımaktan kaçınmış olduğunu somutlaştırdı.
Ermenistan’ın Azerbaycan ve Türkiye ile sorunları on yıllardır sürmesine rağmen çözüme yönelik olumlu adımlar Eylül 2008’de hızlandı. Bunun nedeni, Ağustos Savaşı’ndan sonra Güney Kafkasya’da yalnızlaşan Gürcistan’ı Batı’nın rahatlatabilme çabalarıydı. Bunun için Avrupa-Atlantik dünyasına Ermenistan’ı da çekebilmek amacıyla harekete geçildi. Avrupa-Atlantik dünyası Güney Kafkasya’da Gürcistan’dan sonra diğer Hıristiyan halkı olan Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmeye kararlı. Ermeni aydınları da Ermenistan’ın Batı ile bütünleşmesini arzuluyor. Ermeni aydınları,
Sovyetlerden miras kalmış olan devlet başkanlığı sisteminden Batı tipi parlamenter demokrasiye geçmek, insan haklarının ve serbest piyasa ekonomisinin var olduğu demokratik bir düzenin kurumsallaşmasını istiyorlar.
Ermenistan’ın nefes borusunun Rusya Federasyonu olması, Rus sermayesinin ülkenin bütün önemli sanayi kuruluşlarının sahibi olması ve Rus ordusunun ülkedeki ezici varlığı Ermeni aydınlarını uzun süredir rahatsız ediyor.
Avrupa-Atlantik dünyasına ve Ermeni aydınlarına göre, Ermenistan’ın Batı ile bütünleşebilmesi ve demokratik dünyada yer alması ancak demokrasi ile yönetilen Türkiye ile normal ilişkiler kurması sonucu mümkün olabilecek.
KİMLER KATILACAK?
İki ayrı protokole Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbantyan imza atacak.
Protokollerin imza törenine, İsviçre Dışişleri Bakanı Micheline Calm Rey, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, ABD Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton ve Slonvenya Dışişleri Bakanı Samuel Zbogar katılacak. İmza töreninde AB’nin Dış İlişkiler ve Savunmadan Sorumlu Yüksek Komiseri Javier Solana da hazır bulunacak.
Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanacak protokolün özüne bakıldığında, iki ülke ilişkilerinin ekonomik boyutuna kökten bir değişim getirildiği görülüyor.
Bu değişimin en çarpıcı noktası, Avrupa’nın kapalı olan tek sınır kapısının da artık açılıyor olması.4 Numaralı sınır taşından başlayıp
148 numaralı sınır taşında son bulan Türkiye-Ermenistan sınırının toplam uzunluğu 325 kilometre. Bu hatta kapalı durumda olan iki sınır kapısı bulunuyor: “Alican Karayolu Sınır Kapısı” ve “Akyaka Demiryolu Sınır Kapısı”. “Alican Karayolu Sınır Kapısı”, eskiden Kars’ın bir ilçesi olan Iğdır merkeze bağlı Alican köyün sınırları içerisinde yer alıyor. "Akyaka Demiryolu Sınır Kapısı” ise Kars’ın Akyaka ilçesine bağlı. Eskiden Arpaçay ilçesine bağlı bir nahiye olan Akyaka’nın eski adı Kızılçakçak. Bu nedenle, “Akyaka Demiryolu Sınır Kapısı”nın eski adı da “Kızılçakçak Kapısı”ydı.
Kars’a 66 km. uzaklıkta bulunan bu kapı halk arasında “Doğu Kapı” olarak biliniyor. Ermeniler ise bu kapıya “Ahuryan Kapısı” adını vermiş. Söz konusu kapıda demiryolu dışında tali bir köy yolu da bulunuyor.
Peki, kapılar açılırsa mevcut dış ticaret rakamları artacak mı ? Resmi olmayan verilere göre, 1997’de 30 milyon Dolar olan Türkiye-Ermenistan dış ticaret hacminin 11 yıl sonra 2008’de 250 milyon Dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Türkiye’nin Azerbaycan ve Gürcistan ile var olan dış ticaret hacmi ve Ermenistan ekonomisinin durumu dikkate alındığında sınır kapıları açılsa bile mevcut dış ticaret rakamlarının fazla artmayacağı açık bir gerçek. Söz konusu nedenlerden dolayı, Türkiye-Ermenistan sınır kapılarının açılması “en temelde” ekonomik değil, aslında siyasi bir sorun. Bu açıdan bakıldığında protokoller, Ermenistan’ın demokratikleşmesini ve Batı ile bütünleşebilmesini sağlamaya yönelik bir projesi. Yine de sınır kapılarının açılması elbette iki ülke ilişkilerinde ekonomik işbirliğine yönelik tarihi bir adım niteliği taşıyor. Ama sorunların bir de siyasi boyutu var.
SİYASİ BOYUT
1994 yılına kadar süren Azerbaycan-Ermenistan savaşı sonrası Ermenistan’ın işgal ettiği Dağlık Karabağ’dan 40 bin, Azerbaycan’ın diğer yedi vilayetinden 700 bin kişi yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmıştı.
Böylece, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal eden Ermenistan yüzünden Azerbaycan nüfusunun yüzde 13’ü kendi ülkesinde göçmen durumuna düşmüştü. Bu bağlamda Türkiye, Ermenistan sınır kapılarını Nisan 1993’de, hava sahasını da 1994’de kapatmıştı.
Ancak, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırın açılması konusunu sadece Dağlık Karabağ sorununa indirgemek doğru değil. Çünkü Ermenistan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırı belirleyen 1920 Gümrük ve 1921 Kars Antlaşmalarının yürürlükte olmadığı iddiasını uzun süredir tartışmaya açmıştı.
Nitekim, Ermenistan 23 Ağustos 1990 tarihinde kabul ettiği Bağımsızlık Bildirgesi’nde Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi için “Batı Ermenistan” ifadesine yer verdi. Ayrıca, Ermenistan Anayasası’nın 13. maddesinin 2. paragrafında tarif edilen devlet armasında, Türkiye’nin bir parçası olan Ağrı Dağı “Ermenistan sınırları” içerisinde gösterildi. Erivan, böylece, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü resmen tanımaktan kaçınmış olduğunu somutlaştırdı.
Ermenistan’ın Azerbaycan ve Türkiye ile sorunları on yıllardır sürmesine rağmen çözüme yönelik olumlu adımlar Eylül 2008’de hızlandı. Bunun nedeni, Ağustos Savaşı’ndan sonra Güney Kafkasya’da yalnızlaşan Gürcistan’ı Batı’nın rahatlatabilme çabalarıydı. Bunun için Avrupa-Atlantik dünyasına Ermenistan’ı da çekebilmek amacıyla harekete geçildi. Avrupa-Atlantik dünyası Güney Kafkasya’da Gürcistan’dan sonra diğer Hıristiyan halkı olan Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmeye kararlı. Ermeni aydınları da Ermenistan’ın Batı ile bütünleşmesini arzuluyor. Ermeni aydınları,
Sovyetlerden miras kalmış olan devlet başkanlığı sisteminden Batı tipi parlamenter demokrasiye geçmek, insan haklarının ve serbest piyasa ekonomisinin var olduğu demokratik bir düzenin kurumsallaşmasını istiyorlar.
Ermenistan’ın nefes borusunun Rusya Federasyonu olması, Rus sermayesinin ülkenin bütün önemli sanayi kuruluşlarının sahibi olması ve Rus ordusunun ülkedeki ezici varlığı Ermeni aydınlarını uzun süredir rahatsız ediyor.
Avrupa-Atlantik dünyasına ve Ermeni aydınlarına göre, Ermenistan’ın Batı ile bütünleşebilmesi ve demokratik dünyada yer alması ancak demokrasi ile yönetilen Türkiye ile normal ilişkiler kurması sonucu mümkün olabilecek.
KİMLER KATILACAK?
İki ayrı protokole Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbantyan imza atacak.
Protokollerin imza törenine, İsviçre Dışişleri Bakanı Micheline Calm Rey, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, ABD Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton ve Slonvenya Dışişleri Bakanı Samuel Zbogar katılacak. İmza töreninde AB’nin Dış İlişkiler ve Savunmadan Sorumlu Yüksek Komiseri Javier Solana da hazır bulunacak.