İlişkili Haberler
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İzleme heyetine olumlu bakmıyorum" açıklamasını eleştirdi.
İzleme heyeti konusunda kararlılık mesajı veren Arınç, "Ülkeyi yöneten hükümettir. Çözüm sürecini de nihai hedefine ulaştırma konusunda sorumluluk alan hükümettir" dedi.
''İZLEME KOMİTESİNİ UYGULAMAKTA KARARLIYIZ''
Ankara'da "Barış Kenti Kudüs" zirvesinde yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Arınç, "İzleme komitesine ihtiyaç olduğunu, bunun faydalı sonuçlar verebileceğini düşünüyoruz hükümet olarak ve bunu uygulamakta da kararlıyız" diyerek, şu görüşleri paylaştı:
''DÜN BU KONUŞMA OLMASAYDI ACABA MESAJ NASIL OLURDU?''
"Sadece bu değil, bunun arkasından çok daha önemli yenilikler gelecektir. Biz buna da hazırız. Bu konuyu da Çözüm Süreci içerisinde yer alan aktörlerle dürüst ve birebir ilişkilerimizi götürmek mecburiyetindeyiz. Mesela eğer dünkü konuşma olmasaydı bugün İmralı'dan Nevruz dolayısıyla verilen mesaj acaba nasıl olabilecekti? Ben şimdi o mesajın içerisindeki çok olumlu noktaları düşünerek bunun çok daha iyi olabileceğini, çok daha ileri bir aşamayı hedef gösterebileceğini de tahmin ediyorum.
''VERİLEN MESAJ BU HALİYLE BİLE OLUMLUDUR, ÜMİT VERİCİDİR''
Ancak verilen mesaj bu haliyle bile olumludur, ümit vericidir. Artık silah bırakılması, Türkiye'ye yönelik hiçbir eylem yapılmaması, Türkiye'de kamu düzeninin artık yüzde yüz sağlanması noktasında bu mesajın verilmesini bile Çözüm Süreci'nde hükümetimizin bir başarısı olarak görüyorum."
Başbakan Yardımcısı Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İnanıyorum ki Sayın Başbakanımız da birkaç saat sonra yapacağı konuşmada olumlu noktalara işaret edecektir. Biz yıllardır birlikte siyaset yaptığımız ve Türkiye son 13 yılda ne kazanmışsa Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığındaki dönemde bu başarıların sahibi olduğunu biliyoruz. Ancak bu tür konuşmaların akıllarda, kafalarda, zihinlerde bir tereddüt oluşturmaması da gerekir. Sayın Başbakanımız veya hükümetimiz üzerinde tercihleri farklı olduğu için tepki göstermek yerine, bunların bizzat ifade edilmesinin veya hükümetin sorumluluğunu bilerek, Sayın Cumhurbaşkanımızın buna yönelik konuşmalar yapmasının daha doğru olacağını düşünüyorum ve kendisinden bunu saygıyla rica ediyorum.''
''İzleme heyeti ile ilgili isimler çıktı, bu isimleri hükümet teyit ediyor mu? İzleme heyeti ne zaman İmralı'ya gidecek, bu konuda bir takvim var mıdır?'' sorusu üzerine Arınç, İzleme heyetindeki isimlerin yeni isimler olmadığını belirtti.
''ERDOĞAN, HEYETTEKİ İSİMLERİ ÇOK SEVER VE ÇOK TAKDİR EDER''
Bülent Arınç, yaklaşık 3 yıl önce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan iken "Akil İnsanlar Heyeti"nin bizzat kurulmasına öncülük ettiğini anımsatarak, ''Bu isimleri kendileri de çok sever, çok takdir eder. Bildiğiniz gibi akil insanlarla da, ben yanında olduğum için biliyorum, en az 3-4 defa toplanılmıştır. Raporları da müzakere edilmiştir. Daha sonra da Sayın Başbakanımız, bugünkü Sayın Davutoğlu'nu kastederek söylüyorum, yine kendileriyle saatler süren görüşmeler yapmış ve Çözüm Süreci konusunda bu kişilerin düşüncelerini almıştır'' dedi.
"Akil İnsanlar Heyeti"nde yer alan herkes hakkında olumlu düşünceye sahip olduklarını ifade eden Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
''Önemli olan bunların şimdi kendilerine verilecek bu görevi kabul etmeleri takdirinde bu temaslarda hangi konularda ilerleme sağlayabileceğimizi çok açık görebilmektir. Ben bu isimlerin tespit edilmesi konusunda hükümetimizin de izleme heyetine verilecek görevler konusunda Sayın Başbakanımızın bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum. Başbakan Yardımcımız Sayın Akdoğan'ın da bu süreç içerisinde çok başarılı bir rolü var. Onun da yine bu heyetle doğrudan bir temas içinde olduğunu biliyorum. Bildiklerim bunlardır. Eğer bu arkadaşlarımız 'Bu görevden affımızı istiyoruz' derlerse, 63 kişi içerisinde kendilerine görev verilecek elbette birbirinden kıymetli insanlar da vardır. Bunlar ne zaman gideceklerdir, nasıl bir görüşme yapacaklardır, bu görüşmelerin sonuçları nasıl tahlil edilecek ve daha ileri bir aşamaya gidilecektir, bunun için önümüzdeki süreci görmeye, Sayın Başbakanımızın açıklamalarını takip etmeye ihtiyacımız var.''
Başbakan Yardımcısı Arınç, bu konuda kimisi iyi niyetli ama çoğu suiniyetli olan engeller çıkarmak isteyen odakların olabildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''O yüzden Sayın Akdoğan'ın, Sayın Başbakanımızın, süreçle doğrudan ilgili olan arkadaşlarımızın söylediklerine itibar etmeli, bunun dışında spekülatif haberleri reddetmeliyiz. Çünkü biliyorsunuz bu 5-6 kişinin isminden önce 16 kişilik bir izleme heyeti olacağı yönünde haber çıkmıştı. Bu haber daha sonra hükümetimiz ve hatta HDP yetkilileri tarafından da reddedilmişti. Dolayısıyla pek çok haber dolaşabilir, hiçbirisine itibar etmeyin. Yeri geldiğinde, günü geldiğinde Sayın Başbakanımız bu konuda bizzat kendisi veya görevlendirdiği bir arkadaşımız size bilgi sunacaktır.''
Arınç, "Öcalan'ın mesajını görebilme imkanınız oldu mu? Sizin değerlendirmenizi soracaktık " sorusuna, "Hayır. Arkadaşlar bir kısmını bana söyledi. Tam bir mesajın bütününü biliyor değilim" cevabını verdi.
''BUNU NEZAKETSİZLİK KABUL EDERİM''
Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, izleme heyeti ile ilgili sözlerine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın sözlerini yorumlayacak, eleştirecek, eksik veya fazla bulacak bir konumda değiliz. Bunu bir nezaketsizlik olarak kabul ederim. Ancak bildiğiniz gibi, izleme heyeti veya izleme komitesi ismini alacak ve isimleri de şimdiden açıklanmış olan 5-6 kişinin ki bunlar daha önce Akil İnsanlar Grubu olarak görev yapmışlardı, Türkiye'nin her bölgesinde çözüm sürecini anlatmak, halkımızın bu konudaki düşüncelerini anlamak ve bir rapor haline getirmek gibi önemli bir vazifeyi yapmışlardı" ifadelerini kullandı.
TBMM'den, Temmuz ayında, 6 maddelik Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Sağlanması Kanunu'nun çıktığını anımsatan Arınç, şöyle konuştu:
"Hükümetimiz bu kanunu uygulamak zorundadır. Kanun neyi öngörmüşse hükümetimiz onu yerine getirecektir. Dolayısıyla Çözüm Süreci konusunda bugüne kadar atılan adımların bir noktası da bir izleme heyetinin oluşturulmasıdır. Hükümetimiz bunu faydalı görmektedir. Sadece bunu değil, uygulama usul ve esasları içerisinde de ki 1 Ekim'de yayımlandı, kimin hangi görevleri yapacağı ve sonunda da Çözüm Süreci'nin nasıl nihayete ereceği konusunda da bir yol haritamız mevcuttur. Hükümet bundan sorumludur. Ülkeyi yöneten hükümettir. Çözüm Süreci'ni de nihai hedefine ulaştırma konusunda sorumluluk alan hükümettir. Hükümetimiz bunu günübirlik işlerle değil, kanun çerçevesinde yürütmeye de çalışmaktadır. Çözüm Süreci eğer 2005'te bugünkü Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır'da yaptığı konuşmayla başlamış, 2009'da daha büyük bir ivme kazanmış, 2012 Aralık ayında da İmralı ile görüşmelerin ifşa edilmesi suretiyle yeni bir şekil kazanmışsa, bugünkü Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, Çözüm Süreci'ni başlatan, bugüne kadar sürdüren kişidir."
''CUMHURBAŞKANI HER ŞEYİ ÇOK İYİ BİLMEKTEDİR''
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve hükümetin 6 aydan bu yana Çözüm Süreci'ni başarılı bir sonuca ulaştırmak için gayret sarf ettiğini vurgulayan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani bugün yapılanlardan ve bugün geldiğimiz noktadan, yarın geleceğimiz noktadan Sayın Cumhurbaşkanımızın habersiz sayılması mümkün değildir, her şeyi çok iyi bilmektedir ve Sayın Başbakanımız haftalık görüşmelerinde, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında veya ne zaman emretmişse kendisine bilgi sunulmaktadır. MİT Müsteşarı ile görüşmelerinde, Sayın Başbakanımız ile görüşmelerinde, Çözüm Süreci'nde aktör olan bakan arkadaşlarımızla görüşmelerinde bu konular kendilerine etraflıca arz edilmektedir.
''KENDİ HİSSİ BEYANLARI''
Dolayısıyla bu konuşma, yani 'Ben bundan hoşlanmadım' veya 'Bu hoşuma gitmedi', 'Ben bunu soğuk karşıladım', 'Bunu sıcak karşıladım' şeklindeki beyanları kendi hissi beyanlarıdır, kendi düşünceleridir. Hükümetimizin yürüttüğü süreç, sorumluluk olarak hükümetimizin üzerindedir.
''SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ YIPRANABİLİR''
Bu konuşmaları, kendi özgün düşünceleri olarak kabul edebiliriz ve buna da saygı duyarız ama siz de soruyorsunuz, ben de yapılan yorumlardan, verilen cevaplardan görüyorum ki Sayın Cumhurbaşkanımızın bu tür konuşmaları eleştirilere yol açabilir, bu haksız veya haklı eleştiriler sebebiyle Sayın Cumhurbaşkanımız üzülebilir, yıpranabilir. Dolayısıyla sadece bu olayda değil, bundan önceki başka olaylarda da Sayın Cumhurbaşkanımızın düşüncelerini ekran önünde ifade etmesi ve bununla hükümetimizi belki de eleştiriyor noktaya gelmesi hükümetimizi de elbette yıpratabilir. Dolayısıyla bu konuşmaları, kendi düşünceleri olarak Sayın Başbakanımıza doğrudan iletmesi hükümetimize, zaman zaman Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda da toplantılar yaptığımıza göre, hükümetimize yöneltmesi mümkündür. Ama kendi düşüncelerini ekran önünde bir eleştiri olarak getirmesinden ben şahsen, hükümetimiz adına değil ama Sayın Cumhurbaşkanımızı çok sevdiğimiz için onun yıpranabileceği düşüncesiyle bunu elbette uygun görmediğimi ifade etmek zorundayım.''