1- SON DÖNEMİN EN POPÜLER KONULARINDAN BİRİ OLAN BİTCOİN’İ BU KADAR ÖZEL YAPAN ŞEY NE?
Bitcon’i bu kadar özel yapan şey dünyanın en aracısız, en hızlı, en ekonomik, en anonim ve en güvenli varlık dijitalleştirme ve transfer aracı olması. Dolayısıyla buna artık özellikle bu artan fiyatını da göz önünde bulundurduğumuzda bir dijital altın olarak bakabiliriz. Ekşi Sözlük’te güzel bir tanım görmüştüm “hızlı hareket eden altın” diye. Yani yüz kiloluk altını yanınıza alıp hiçbir yere gidemezsiniz ama yüz kiloya eşit Bitcoin’i cep telefonunuzdaki cüzdanınızda Bit olarak saklayıp dünyanın her tarafına gidip dünyanın her tarafında gözlerden uzak tutabilirsiniz. Dolayısıyla şu anda yatırımcı açısından en cazip yönü de bu. Tabi şunu söylemek lazım Bitcoin’i para birimi olarak adlandıranlar da var. Bitcoin’in temelde girdiği sınıf kripto para. Dolayısıyla kripto paralar dijital para birimleri olarak kabul edebiliriz daha çatı bir kavram ile. Ama Bitcoin şu anda bir değiş tokuş aracı olarak kullanılmaktan çok öte bir istikrar ve oynaklık sergiliyor. O yüzden de bir kıyaslama bir istikrar aracı olarak kullanılmıyor. Ama mesela kripto paralar içinde Tether gibi kripto paralar var. Bunlar para birimi olarak da kullanılabiliyor. Mesela Bitcoin Cash de bir para birimi olarak kullanılmaya ve alışverişte kullanılabilecek şekilde hızlı bir şekilde değer transferi ya da değiş tokuş yapmaya müsait bir yapıda. Ama Bitcoin için henüz bunu söylemekten uzağız ve giderek uzaklaşıyoruz.
Dolayısıyla paranın bu üç temel fonksiyonundan kıyaslama birimi olması, değiş tokuş aracı olması gerçekleşmiyor. Bitcoin’in değer saklama vasfı çok ağırlıklı gidiyor. Çok ağırlıklı gittiği için de dijital altına doğru yol alıyor. Dijital altına doğru yol aldıkça insanlar buna yatırım yapıyor, insanlar buna yatırım yaptıkça altın nasıl rezerv rezerv yükseliyorsa bu da aynı şekilde rezerv rezerv yükseliyor.
2- BİTCOİN’N GELECEĞİ İLE İLGİLİ PEK ÇOK SENARYO VAR. BİTCOİN’İ İNSANLARIN YATIRIM YAPTIĞI SÜRECE VAR OLMAYA DEVAM EDEN BİR PARA BİRİMİ OLARAK NİTELENDİREBİLİR MİYİZ?
Bitcoin’i değerlendirirken geleneksel finansçılar hep lale soğanı çılgınlığı, dot com krizi, Hunt kardeşlerin manipülasyonları gibi finansal balonlara benzetiyorlar. Ama Bitcoin’in nasıl bir balon olarak sınıflandırmamız gerekirse altın balonu ya da dolar yatırım balonu gibi sınıflayabiliriz diyorum. Mesela altın balonu var mı acaba dünyada onu tartışalım. Çünkü altın dediğimiz şey o parlaklığı üzerinden bir güven atfedilen dünyanın ilk para birimi olmuş bir şey. Şimdi 21’inci yüzyılda artık dijital ortamda bütün bu varlıkların hepsi yeniden değerlendirildiği bir ortamda artık yeni bir altın yeni bir değer saklama aracı tasarlamak gerekiyor.
Buna baktığımızda Bitcoin aslında buna ilk çözüm ve en akılcı, en ekonomik, en hızlı, en güvenli ve en aracısız çözümü getiren kripto protokol olarak karşımızda. Bitcoin’i aslında akademik olarak dijital finansal ağ protokolü olarak tanımlamak lazım ve dünyada finansın belli kurallar ile o değiş tokuşun, değer saklamanın belli kurallar ile yapıldığı bir protokol.
Bu protokolun maddeleri kağıda yazılmamış, bir koda yazılmış ve o kod üzerinden bir sunucuya konmuş ondan sonra onu kabul edenler ona güvenenler bu sayıyı artırmışlar, bir sürü sunucunun üzerine konulmuş şu anda dünyada 15 bin tane sunucunun üzerinde bu protokol var ve bu protokolun açık defterleri aynı saniyede güncellenerek aslında işte blockchain defter dediğimiz bir mantık ile üç tane hakem tarafından teyit ediliyor ve sonra aynı anda o 15 bin tane deftere yazılıyor. Dolayısıyla burada güven, aracısızlık, madencilik olarak bu işin üretiminden işlemlerin ucuz olması, güvenli olması bunların hepsinin altında bu yatıyor.
3- PEKİ BU İŞİN SINIRI NEREDE?
Bitcoin bir sanal para değildir sanal para bankadaki paradır. Çünkü karşılığındaki teminat aslında bankada yoktur ama Bitcoin’de her üretilen şeyin orada karşılığı vardır ve o karşılık sonucunda da buna belli bir değer verilir, bu değer verilmesi sonucunda da Bitcoin’in şöyle bir sınırı olabilir dünyadaki dolar ya da varlık alım satım dinamikleri ne zaman Bitcoin’i karşılamaz hale gelirse o zaman işte bu Hunt kardeşlerin manipülasyonu gibi bir şey olur. Ama 21’inci yüzyılda yaşadığımızı unutuyoruz maalesef 21’inci yüzyılda yaşamanın en önemli şeyi şu paradigma değişince artık dolar da değişir yerine Bitcoin ya da kripto para olarak US Coin gelir o zaman anca değişime uğrar.
4- DEVLETLERİN BİTCOİN’E YAKLAŞIMI NASIL? YENİ SİSTEM İLE MÜCADELE Mİ EDECEKLER YOKSA SİSTEME ENTEGRE Mİ OLACAKLAR?
Devletler şu anda Bitcoin’den anlamadıkları için zaten ona karşı bir çözüm geliştiremiyorlar. Ama şunu gördüler bu işi yasaklarlarsa patlayacak yani patlayacaktan kastım tam anlamıyla herkese yayılacak o yüzden de şu anda dokunmamayı tercih ediyorlar. Ama bir yandan da bugün itibariyle yaklaşık 350 - 400 milyar dolar arası bir para ki bunun yarısı Bitcoin’e yatırılıyor. Giderek kağıt para ya da fiziksel varlıklardan kaçıp dijital varlıklara doğru bir akın geliyor bu Bitcoin ve kripto paraların korkunç yükselmesi ile. Bu da devletlerin para politikalarını, vergi ya da enflasyon üzerinden aldıkları şeyi zayıflatıyor. Şimdi bundan korkan devletler hep Bitcoin’e karşı yasakçı davranıyor. İşte Çin, Rusya bunu yapmaya çalıştı. Ancak onların genç kuşağı bunun fırsatlarından söz ettikçe geri adım atıyorlar. Bu arada bizim medyanın fikir takibine de bayılıyorum Çin mesela yasaklıyor, her üç ayda bir Çin yasakladı diye haber çıkar bizim medyada. Fakat onun sonradan fikir takibini yapmadıkları için aslında orada ya geri adımlar atılıyor ya da düzenlemeler yapılıyor. Rusya’da da aynı şey oldu. Kripto paraları yasakladı merkez bankası sonra Kremlin’in web sitesinden Putin açıklama yapmak zorunda kaldı “Hayır biz bu sistemleri destekliyoruz. Tam tersine buradan gelecek yabancı sermaye ile Rus gençleri buluşturmayı hedefliyoruz” diye.
İyi devlet bu 21’inci yüzyıl ekonomik ilişkilerinden iyi anlayıp buradaki kripto para, sadece devlet kripto parası değil dışarıda oluşan bağımsız kripto paralar artı önümüzdeki dönemde oluşacak kurumsal kripto paralardan vergi ya da enflasyon yaratmayı bilen devlet anlamına geliyor. Devletin biraz bu Bitcoin ya da kripto paralar konusunda çalışıp aslında buradan nasıl faydalanacağını nasıl bunlardan gelir toplayabileceğini, nasıl ticareti yeniden şekillendireceğini bulması lazım. Ama maalesef dünya devletlerinin genel olarak yöneticileri orta yaş ve üstü kuşak olduğu için “Aman Bitcoin’den bana ne” tarzı bir yaklaşım içindeler. Mesela Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi iki hafta önce bir açıklama yaptı "Kripto paralar şu anda dünya piyasasını tehdit edecek önemde değil” diye. Draghi konuştuğundan beri Bitcoin belki iki katına çıktı. Sene sonuna kadar 300 milyar dolar olması düşünülüyordu şu anda aralık ayının ortası gelmeden 400 milyar dolara geliyor. Ben iki hafta önce bir panelde konuşurken “Sene sonu 300 milyar dolar, bir sonraki sene 1 trilyon dolar ne yapacaksınız?” demiştim 1 trilyon doları bir dahaki senenin sonu olmadan bulacak galiba kripto para piyasası. Dolayısıyla artık buradan ilerlemeci, refahçı ve bolluk toplumu nasıl yaratılır buna kafa yormaları lazım. Hani bununla hasım olarak bankalar ile ya da finans dünyası ile işbirliği yaparak “nasıl alt ederiz” diye değil tam tersine hareket etmek lazım. Mesela bankalarda da şöyle bir şey var “Biz Bitcoin’e değil, blockchain”e odaklanıyoruz” hayatımda duyduğum en saçma laf. Başta JP Morgan CEO’su olmak üzere bir sürü insanın seslendirdiği bir şey bu.
Bugün Iota diye bir kripto para geliyor 'next generation blockchain' diye blockchain ile hiç alakası yok, blockchain kullanmıyor ve nesnelerin interneti ile ilgili yepyeni bir kripto para düzenini konuşuyor. Dolayısıyla teknolojiye değil o işin yarattığı kültüre, ekosisteme, ticaret mantığına, iş modeline odaklanmak lazım. İşte devlet, banklar, finans sektörü de buna odaklanırsa ancak Bitcoin onlar adına bir tehlike olmaz. O balon karşısında kendi balonları patlayıpta herkes oraya doğrü koşmaz.
İlişkili Haberler
5- BİTCOİN’İN MUCİDİYLE İLGİLİ PEK ÇOK KİŞİNİN ADI ORTAYA ATILDI. EN SON ADI GEÇEN KİŞİ ELON MUSK. SİZİN BU KONU HAKKINDA BİR TEORİNİZ VAR MI? BİTCOİN’İ KİM NEDEN YARATMAK İSTEDİ?
Banking on Bitcoin diye bir belgesel var. Bu belgeselde Bitcoin’in ilk çıkışında çok önemli bir akım var: Cypher Punk. Bu çyber Punk akımının aslında 1960’lardaki Hippi’lerin 21’inci yüzyıldaki dijital versiyonu olarak niteliyebiliriz. Aslında Bitcoin ve kripto paraların temellerinin bu Cypher Punk akımın göre 1990’larda atıldığını görüyoruz. İşte dünydaki ekonomik sistemin, vahşi Kapitalist sistemin yarattığı eşiksizliğe ya da toplumlarda yarattiğı olumsuz etkiye bakarak aslında onlar biraz daha demokratik, paranın belli tekellerde toplanmayıp daha dağıtık bir mantık içinde yapılmasını, dijital ortamda yapılmasını öngören çalışmalar yapıyorlar Cyper Punk’lar.
Bu Cypher Punk’ların içinde Nick Szabo ve Gavin Andersen gibi çok önemli öncüler var. Bunların bir kısmı kripto şifreleme mantığını biliyor, bir kısmı matematik biliyor, bir kısmı finans biliyor, bir kısmı software biliyor. Kendi aralarında çok inter disipliner gruplar oluşturuyorlar. 1990’lardan itibaren yapılan çalışmalara baktığımızda mesela Nick Szabo’nun Bit Gold isimli bir konsepti var. O konsept aslında Bitcoin’in ilk halini yansıtıyor. Gavin Andersen’ın da çalışmaları var.
Muhtemelen Satoshi Nakamoto bu grubun hepsinin birden ortak isim verip onun üzerinden konuştukları bir isim. Çünkü Satoshi Nakamoto bu makaleyi yayınlayıp (o makalede Cypher Punk’ların ismi geçmiyor) bir mail grubuna koyuyor ve ondan sonra bu grup bir anda o kodlanmış finansal protokolü kendi sunucularında yaymaya başlıyor. Şimdi benim öngörüm şu Satoshi Nakamoto ya Hal Finney ya Nick Szabo ya da bütün bunların Gavin Andersen dahil bu çalışmaya verdikleri nick’in adı. Şunu hiçbir zaman için bilemeyeceğiz Hal Finney maalesef alzheimer olarak birkaç sene önce hayata gözlerini yumdu. O yüzden belki de Hal Finney’in kendisi Satoshi Nakamoto. Nick Szabo bu konuda konuşmuyor. Şu anda akademisyen olarak kariyerine devam ediyor.
Gavin Andersen ise şuanda Bitcoin Cash’e geçti. Bu denenle Satoshi Nakamoto’nun kim olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Ama kim olmadığını söyleyebiliriz. Elon Musk değil, Craig Wright değil. Bir de şöyle bir dipnot vereyim aslında Satoshi Nakamoto diye birisi yaşıyor ama Hal Finney’in evinin birkaç blok ötesinde Japonya’dan göç etmiş bir ABD’li. Muhtemelen Hal Finney ya da arkadaşları bu adı gördüler beğendiler bu yazdıkları makalenin ismine verdiler