1- SİBER ZORBALIK
Uluslararası araştırmalar son iki yılda siber zorbalıkla karşılaşılma oranının yüzde 11.5'ten, yüzde 15.3'e yükseldiğini ortaya koyuyor. Çocuğunuzun siber zorbalık yapabileceğine ya da bir siber zorbanın mağduru olabileceğine dair endişeniz varsa, sosyal medya paylaşımlarını takip etmeye çalışın. Arkadaş listelerini gözden geçirip, konum ve gizlilik ayarlarını en üst düzeye çıkarın. Bu sayede çocuğunuzun paylaşımlarını, nerede kimlerle olduğunu herkes göremez. Bu önlemler, çocuğunuzun sosyal medya sayfasında tanımadığı kişilerden mesaj ya da yorum almasını da engellemiş olur.
İstatistiklere göre anne babaların yüzde 30'u, çocuklarının fotoğraflarını sosyal medyada günde en az bir kez paylaşıyor. Doğduğundan günden itibaren fotoğrafları sosyal medyaya yüklenen, mesaj uygulamalarında paylaşılan bir çocuk 13 yaşına geldiğinde, yaklaşık bin 300 fotoğrafı ve videosu dijital ortamlarda yayınlanmış oluyor. Bir ailenin aşırı paylaşım yapması, çocuğun mahremiyetini, itibarını ve fiziksel güvenliğini riske atabilir. Ayrıca, bir çocuğun kişisel bilgilerine erişen siber suçlu, sahte hesaplar açarak bu durumdan faydalanabilir.
Araştırmalar, akıllı telefonları sık kullanan kişilerin, bu cihazlarla az zaman geçirenlere göre daha mutsuz ve depresif olduğunu gösteriyor. Çocukların elinden telefonları, tabletleri almanın giderek zorlaştığı düşünüldüğünde bu sonuç daha da ürkütücü hale geliyor. Çocuğunuzun telefonla çok zaman geçirdiğini düşünüyorsanız, onunla daha yakın olmanın yollarını arayın. Çocuklar onları gerçekten dinlediğinize inanırsa, hayatları ve arkadaşları hakkında sizinle daha çok bilgi paylaşmaya başlar. Kısacası çocuğunuzla geçireceğiniz kaliteli zaman, telefonla bağlarını azaltmasına yardımcı olabilir. Gerekirse telefonla geçirdiği zamanla ilgili bazı kurallar belirleyin ve aşırı kullanımın önüne geçmeye çalışın.
4- UYKU EKSİKLİĞİ
Çocuklar için güvenli teknoloji ve medyayı teşvik eden Common Sense Media’nın 2019 anketine göre gençlerin üçte biri uyurken telefonlarını yanlarına alıyor ve geceleri en az bir kez uyanıp kontrol ediyor. Tıp dünyasının hep vurguladığı gibi uyku, fizik ve ruh sağlığı için çok önemli bir kriter. Gençlerin sağlıklı kalmaları için günde yaklaşık 8-10 saat uykuya ihtiyaçları var. Geceleri uyku öncesi uzun saatler telefona bakmak, uyuduktan sonra bile “Bir şey kaçırdım mı” duygusuyla uyanıp, telefonu tekrar kontrol etmek sağlıksız bir hayata davetiye çıkarmakla eşdeğer. Siz ya da aile üyelerinden herhangi biri böyle bir alışkanlıkla karşı karşıyaysa, hayatında huysuzluk ve depresyon baş gösterebilir. Bu durumu aranızda konuşarak çözemiyorsanız, bir uzman desteği almaktan çekinmeyin.
5- YABANCILARA KARŞI SAVUNMASIZLIK
Çocuklar, saf ve temiz kalpleriyle kendilerine söylenen her şeye olduğu gibi inanır. Bu da ne yazık ki dijital ortamlarda tanıştıkları insanlara da kolayca güvenebilecekleri anlamına gelir. Onlara bu konuda rehberlik etmek, sosyal medyada yeni arkadaşlarla nasıl iletişim kurmaları gerektiğini anlatmak yetişkinlere kalıyor. Anne babaların çocuklarıyla sürekli iletişim içinde olup, dış dünyaya karşı farkındalık kazandırmaları basit gibi görünen çok önemli bir adım. Çocuklar istedikleri her şeyi sınırsızca yapmak ister gibi görünse de aslında kendilerini güvende hissedebilmek için bazı sınırlara ihtiyaç duyar. Anne babaların, dijital ortamda bu sınırları belirleyebilmesi için kendilerinin de çocuklarının internet alışkanlıklarına ayak uydurması gerekir. Zira, çocuğunun dünyasından tamamen kopuk anne babaların, bu sınırları doğru bir şekilde belirlemesi mümkün olmaz.