İlişkili Haberler
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ile Hürriyet gazetesi spor yazarı eski milli kaleci Rüştü Reçber arasındaki gerilim tırmanıyor. Rüştü Reçber’in dün köşesinde yazdığı yazıya mektupla cevap veren Fatih Terim, sert ifadeler kullandı. O mektup Rüştü Reçber tarafından köşesinde yayımlandı. Söz konusu mektup şu şekilde:
"Sevgili Rüştü,
Bugün Hürriyet Gazetesi’nde engin futbol bilgin ile vizyonun, kıymetli tespit ve yorumlarınla süslediğin köşeni okudum.
Türkiye’nin amiral gemisi olan Hürriyet’te köşe sahibi olmanın öncesinde seni yakinen tanıyan, özellikle futbolculuk ve sonrasındaki sürede gelişimini gayet iyi bilen biri olarak günlük hayatında kullandığın kelime sayısından fazlasını yazılarında kullanabiliyor olmana çok sevindim. Sanırım bağlı olduğun yöneticilerin de bu akıcılıktan ve zengin ifade biçiminden memnundur.
Sana dair hatıralarımda iyisiyle kötüsüyle, eğrisiyle doğrusuyla, sevabıyla günahıyla ne çok şey olduğunu; bunların bir kısmında sana olan destek ve yardımlarımı, bir kısmında sadece bende kalması gereken anların bulunduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Kısaca aslında kim ve nasıl biri olduğunu biliyorum.
Bilmediğim ise köşende kimin kalemiyle yazdığın, sana kalemini ve aklını ödünç verenlerle birlikte ne tür beklenti ve menfaatlerinin olduğu ve daha önemlisi kıymet bilmez, vefadan anlamaz bu tavırların aslında içinde hep mi var olduğu yoksa sonradan mı edinildiği.
Belli ki hayat seni yormuş ve yıpratmış Rüştü. Belki de sevgi ve şefkat ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir ortamın da yok. Veya bilerek ya da bilmeyerek bir yara açıldı sende ve sürekli kanatılıyor.
Üzülme Rüştü. Bunlar geçici ve telafi edilir şeyler. Sen, seni sen yapan değerlerinden vazgeçme. Kendinden başka kimseye güvenip yola çıkma, arkanı döndüğünde ne kadar yalnız olduğunu bilmek daha çok koyar adama. Sahadaki örnek futbolculuk modelliğini bozma.
Haa bir de herhangi bir şeyi yapmadan önce haddimi aşıyor muyum, aşmıyor muyum diye bir değil 2-3 kez düşün.
Hayat, ektiklerini biçtiriyor. Temennim, senin ektiklerinin sana zarar vermemesi ve ben nerede yanlış yaptım dedirtmemesi.
Benden yana endişen olmasın. Yazdıklarını ve niyetini ciddiye alacak ve yaygara çıkaracak değilim. Sadece hukuki süreci başlatacağım. Sevgilerimle"
Öncelikle hocam, olay nerede, nasıl, ne şekilde olursa olsun, yüzde 100 haklı bile olsanız, yaptığınız çok ama çok yanlış. Aslında bunun siz de farkındasınız..
Bir anlık sinirle de, aşırı tahrikle de olsa, bu yanlış ortadan kalkmaz.
Hepimiz bir şeyleri değiştirmek, geliştirmek ve güzel bir noktaya ulaşmak için çaba sarfederken, sporun başındaki insanların bu yaptıklarını kabul etmek bana ters düşüyor.
En basitinden,
- Bu ülkede çocuklar var.
- Bu ülkede gençler var.
- Bu ülkede sporu gerçek anlamıyla seven insanlar var.
İşte bu sebeplerledir ki, belli konumlara ulaşmış insanların sadece kendilerine ve ailelerine değil, topluma da sorumlulukları vardır.
Eğer o insanlar, bu sorumlulukların altında eziliyor ya da güç zehirlenmesi yaşıyorsa, bu kez gerekli merciler görevlerini yapmak zorundadır.
İyi şeylerin ödüllendirilmesi gibi, yapılan yanlışların da bir karşılığı olmalı.
Sonuç olarak...
- Şahıs kim olursa olsun, bulunduğu makamı suistimal ediyorsa özür dileyip görevini bırakmalıdır.
- O bırakmaya yanaşmıyorsa, ilgili merciler tarafından görevinden alınmalıdır.
- Hiçbiri olmadı mı? O zaman sözü yeni Spor Bakanı söyleyecek.
- O da mı olmadı. Artık talimat verecek makam belli!..
ARDA TURAN ÖRNEĞİ
Denebilir ki, “Efendim insanlar hata yapabilir, hoşgörmek de lazım...” O zaman size Arda Turan örneğini gösteririm. Bir hata yaptı, özür diledi ve daha çok zaman taşıyacağı milli formayı bırakıp gitti.
Şimdi hocam... Birileri sizi görevden almadan kendi gururunuzla bırakmanız lazım değil mi?
Ve kimse “Dünya Kupası’na katılma mücadelesi içindeyiz. Bu işi büyütmeyelim” demesin.
Bazı durumlar vardır ki, bir karar uygulandığında zarar görürken, aslında doğruluğun temelini atmışsınızdır. Karşılığını da zamanla alırsınız.
SON BİR NOT
Hocam... Basın toplantısındaki söylemleriniz hangi noktada olduğunuzu bir kez daha gözler önüne serdi. Mazeretinizin özrü bile kabahatınizden büyük... Çünkü hocam, bu ülkenin polisi var, savcısı var, mahkemesi var!