Medipol Başakşehir forması giyen tecrübeli futbolcu Emre Belözoğlu, Spor Merkezi programında Ercan Taner ve Özgür Buzbaş’ın sorularını yanıtladı.
Fenerbahçe’den ayrılış sürecini anlatan ve sarı lacivertli kulübe kırgın olmadığını belirten Emre, ayrılık kararını bir yönetici ya da kulübün büyüklerinden duymak yerine Terraneo’dan duyduğu için üzgün olduğunu söyledi.
A Milli Futbol Takımı’nın Avrupa Şampiyonası Elemeleri’nde İzlanda ile oynayacağı kritik karşılaşmayı değerlendiren Emre, “Ülkemiz çok zor bir dönemden geçiyor. Böyle dönemlerde de spor konuşmak gerçekten çok zor. İzlanda maçı gerçekten değerli bir maç. Çünkü turnuvalara gittiğimizde neler yapabileceğimizi gösteren bir ülkeyiz. Ancak bu turnuvalara gitmekte problem yaşıyoruz yıllardır. İlk maç telafisi olan bir maçtı, bu maç ise telafisi olmayan bir maç. Bütün futbolcu
arkadaşlarımızın bu bilinçte maça hazırlandığını düşünüyorum. Futbolcu arkadaşlarımız da zaten son 4 maçtır bu özveriyi sahaya koyuyorlar. Çok konsantre bir milli takım var şu anda. Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılı durumları rahatlatabilecek skorlar çıkar inşallah” dedi.
Gruplarda İzlanda ile oynanan ve kendisinin de forma giydiği ilk maçı değerlendiren Emre, "İlk maç çok git gelleri olan bir karşılaşmaydı. Oynadığım hemen hemen her maçı çok net hatırlarım. O maç ne kadar kötü oynasak da, hatta farklı bir sistemle oynasak da üst üste gelen pozisyonlarımız vardı. Bu 15 dakikalık bölümde çok fazla gol kaçırdık. Onlar da dönüşünde 2 gol attılar. Bize göre total futbolun gereklerini çok daha fazla yerine getiren bir takım gibi gözüktüler sahada. Ancak biz çok daha yetenekli oyunculara sahip bir takımız. Fakat o bölgenin takımları da bizden çok daha iyi savunma yapabiliyorlar. Bu yüzden de hiçbirimizin beklemediği bir sonuç ortaya çıktı. Gelinen şu noktada ise çok daha umut verici bir tablo çıktı ortaya. İnşallah hep birlikte takımımızı turnuvada görürüz” şeklinde konuştu.
Arda Turan’ı değerlendiren Emre, “Arda şu son dönemde futbolda yetişen en önemli değer diye düşünüyorum. Atletico Madrid’e gittiğinde gelişim gösterebileceği çok güzel bir ortam vardı. Arda da bunu iyi değerlendirdi. Makine gibi işleyen bir takımın parçası oldu. Gerekli gelişmeyi göstererek de bu noktalara geldi. Barcelona dünyada en üst seviyede oynanabilecek 3-4 takımdan biri. Belki de şu anda günümüzdeki en değerli kulüp. İnşallah orada da bizi geçmişte olduğu gibi en iyi şekilde temsil edecektir. Onda bu potansiyel var. Barcelona’nın da bir değişim yaşaması gerekiyor. Arda ile birlikte 3-4 senelik planlamayı yaptıklarını düşünüyorum” dedi.
Türkiye ile Avrupa’da oyuncu ve teknik direktör farklılıklarını değerlendiren Emre, “Türkiye’deki oyuncularda da teknik adamlarda da farklar var. Çalışma metodlarından tutun da statlara, seyirciye kadar bir sürü farklar var. Ancak antrenman performansını sorgularsak, orada oyuncular çok daha profesyoneller. Verilen direktifleri çok daha fazla uygulamaya çalışan, kulübün değerini bilen, spor ve antrenman ahlakı olan daha yüksek seviyede oyuncular var. Benim Avrupa’da gördüğüm, oyuncular ve teknik adamlar total futbolun gerektirdiği neyse onu uygulamaya çalışıyorlar. Çok daha doğru ve profesyonel yaşıyorlar” şeklinde konuştu.
Atletico Madrid’e transfer sürecini ve İspanya’da yaşadıklarını anlatan Emre, “Atletico Madrid ile 2 yıllık bir sözleşmem vardı. Gittiğimde de 32 yaşındaydım. Yine orada futbolu bırakmak gibi bir hedefim yoktu. Ancak hep Avrupa’da oynamak istiyordum. Atletico Madrid’de 20’ye yakın maç oynadım ve iyi diyebileceğim bir yarım sezondu. Fakat Fenerbahçe tarafından gelen teklif ve aradaki abilerim dostlarım, Fenerbahçe’ye dönmemin daha doğru olabileceğini söyledi. Ben de eşimle ve ailemle konuşarak böyle bir karar verdim. Döndükten sonra da herhangi bir pişmanlık yaşamadım. Avrupa’da futbolu bırakabilecek fırsatlarım vardı, teklifler de vardı. Ancak tercihimizi bu yönde kullandık” dedi.
Futbolu Fenerbahçe’de bırakma hayalinin gerçekleşmediğinin hatırlatılması üzerine Emre, “İnsan hayal kuruyor, bazen istediği oluyor bazen de olmuyor. Ben elimden geldiğince hep hayallerimi yüksek tuttum. Gördükçe hayallerimi büyüttüm, ama Fenerbahçe’ye 2008 yılında geldiğimde en büyük hayalimin Fenerbahçe formasıyla futbolu bırakmak olduğunu söylemiştim. Bu nasip olmadı, ancak ben futbol oynamaya devam etmek istiyordum. Bu yüzden de devam kararı aldım. Bu zamana kadar bütün kararları kendim aldım ve şimdi de Başakşehir’e gelerek doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum.
Ülkemizin tek futbol kulübü. Başakşehir’i hiçbir zaman bir hedef küçültme olarak görmedim. Başakşehir’in de hedefleri var ve buna dahil olmak istedim” şeklinde konuştu.
Fenerbahçe’den ayrılış sürecini de anlatan Emre, “Ben Fenerbahçe’den ayrılırken, bunu Terraneo’nun ağzından duymayıp daha farklı bir şekilde ayrılmayı tercih ederdim. Onun dışında Fenerbahçe kulübüne ya da yönetimine ‘bana haksızlık yaptılar’ şeklinde ithamda bulunamam. Televizyon seyrederken bu kararı öğrendiğim için üzgünüm sadece. Hayatta olabilecek şeyler. Her istediğimiz olmuyor hayatta. O süreçte fedakarlıklar yaptığım bir kulüpte bu kararı Terraneo’dan değil de bir yöneticiden, bir büyüğümden duymak isterdim. Bu olmadı, bu da onların kendi takdiridir” dedi.