Yusuf Demirkol, Salih Eren Parlakgümüş, Ali Emre Yılmaztürk ve Cem Senyücel’den oluşan grup 1999 yılında Raindog adıyla kuldu. Cover şarkılar söylerken, 2007’de türkçe sözlü şarkılar yazıp Zakkum adını aldı. Müziğe başlama hikayeleri, 20 yıldır ayrılmamalarının sırrı, ilham aldıkları isimler... Yusuf Demirkol ve Cem Senyücel anlattı.
“BU ÇOCUK YANIK YANIK ŞARKI SÖYLÜYOR”
Yusuf: Çocukken elime tarağı alır, mikrofon gibi yapıp, aileme, mahalledeki arkadaşlarıma şarkılar söylerdim. Herkes sesimin güzel olduğunu söylerdi; “bu çocuk yanık yanık şarkı söylüyor” diyorlardı. O zamandan beri şarkı söylüyorum. Evimizin karşısında bir bar vardı. Barın sahibi Özcan abi, beni haftada bir akşam sahneye çıkarırdı. Gitar çalmaya çok meraklıydım ve annem bana bir gitar almıştı. Sonra beni gitar kursuna da yazdırdı. Tekirdağ Çerkezköy’de yaşıyorduk. Çorlu’ya gitar dersi almaya gidiyordum. Ama müziği hep hobi olarak görüyordum, ailem de öyle gördü. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. İletişim yüksek lisansı yaptım. Müzikle eğitim anlamında çok işim olmamıştı. Ailem de mezun olduktan sonra kendi işimi yapacağımı sandı. Ama öyle olmadı... 19 yaşındayken Raindog’u kurduk. Haftanın 4 – 5 günü çalıyorduk. Bu üniversite bitene kadar da böyle devam etti. Kendi paramı kendim kazanıyordum.
Yusuf: Çocukken elime tarağı alır, mikrofon gibi yapıp, aileme, mahalledeki arkadaşlarıma şarkılar söylerdim. Herkes sesimin güzel olduğunu söylerdi; “bu çocuk yanık yanık şarkı söylüyor” diyorlardı. O zamandan beri şarkı söylüyorum. Evimizin karşısında bir bar vardı. Barın sahibi Özcan abi, beni haftada bir akşam sahneye çıkarırdı. Gitar çalmaya çok meraklıydım ve annem bana bir gitar almıştı. Sonra beni gitar kursuna da yazdırdı. Tekirdağ Çerkezköy’de yaşıyorduk. Çorlu’ya gitar dersi almaya gidiyordum. Ama müziği hep hobi olarak görüyordum, ailem de öyle gördü. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. İletişim yüksek lisansı yaptım. Müzikle eğitim anlamında çok işim olmamıştı. Ailem de mezun olduktan sonra kendi işimi yapacağımı sandı. Ama öyle olmadı... 19 yaşındayken Raindog’u kurduk. Haftanın 4 – 5 günü çalıyorduk. Bu üniversite bitene kadar da böyle devam etti. Kendi paramı kendim kazanıyordum.
“YASTIĞA VE DİZİME VURA VURA..”
Cem: Ailem bana da bir gitar almıştı ama bir süre sonra kenara koydum. Çok ilgimi çekmemiştim. Coın dinleyerek rock müzikle tanıştım ve davul çalmak istedim. Evde dizime, yastığa, oraya buraya vurarak pratik yaptım. Okuldaki müzik odasında bir davul vardı. Orada sık sık çalışırdım. Hatta bir gün o kadar dalmıştım ki Fizik dersine girmemişim. O zamanki müdür yardımcısı da “evladım hayatını davul çalarak mı kazanacaksın!” demişti. Geçen yıl okuluma gittim ve öğrencilere bu hikayeyi anlattım. Ve “sanırım öyle oldu!” dedim. Hayatımı davul çalarak kazanıyorum...
Cem: Ailem bana da bir gitar almıştı ama bir süre sonra kenara koydum. Çok ilgimi çekmemiştim. Coın dinleyerek rock müzikle tanıştım ve davul çalmak istedim. Evde dizime, yastığa, oraya buraya vurarak pratik yaptım. Okuldaki müzik odasında bir davul vardı. Orada sık sık çalışırdım. Hatta bir gün o kadar dalmıştım ki Fizik dersine girmemişim. O zamanki müdür yardımcısı da “evladım hayatını davul çalarak mı kazanacaksın!” demişti. Geçen yıl okuluma gittim ve öğrencilere bu hikayeyi anlattım. Ve “sanırım öyle oldu!” dedim. Hayatımı davul çalarak kazanıyorum...
“ZEHR-İ ZAKKUM”
Yusuf: Zakkum Akdeniz’de yetişen zehirli bir çiçek. Kalbe iyi geldiği zöyleniyor ve kansere de çare olmuş sanırım. Biz zehirli kısmını mı aldık, iyileştiren kısmını mı aldık? Biz insanları şarkılarla kanser mi ediyor acaba? Zakkum kelimesini çok seviyorum. İlk albümümüzün ismiydi ve böyle de devam etti. 1999 yılında Ankara’ya gittim. Gittiğim sene de tanıştık.
Cem: 1999 yılında Yusuf kendine bir grup arıyordu, biz de solist arıyorduk. Kasım ayında tanıştık, beraber çaldık ve başladık. Seneye 20 yıl olacak.
“GRUP OLMAK EVLİLİK SÖZLEŞMESİ GİBİ”
Yusuf: Grupta olmak evlilik sözleşmesi gibi bir şey. 4 tane adam 20 yıldır birlikte. 20 yıl sürmeyen evlilikler var. Annemle bile her gün görüşmüyorum. Grup arkadaşım Cem, şarkıların söylerini yazan adam.. Birbirimizin her şeyini biliyoruz. 20 yıldır ortak bir dil konuşuyoruz. En yakın arkadaşım. Bu işin temelinde de sevgi var.
Yusuf: Zakkum Akdeniz’de yetişen zehirli bir çiçek. Kalbe iyi geldiği zöyleniyor ve kansere de çare olmuş sanırım. Biz zehirli kısmını mı aldık, iyileştiren kısmını mı aldık? Biz insanları şarkılarla kanser mi ediyor acaba? Zakkum kelimesini çok seviyorum. İlk albümümüzün ismiydi ve böyle de devam etti. 1999 yılında Ankara’ya gittim. Gittiğim sene de tanıştık.
Cem: 1999 yılında Yusuf kendine bir grup arıyordu, biz de solist arıyorduk. Kasım ayında tanıştık, beraber çaldık ve başladık. Seneye 20 yıl olacak.
“GRUP OLMAK EVLİLİK SÖZLEŞMESİ GİBİ”
Yusuf: Grupta olmak evlilik sözleşmesi gibi bir şey. 4 tane adam 20 yıldır birlikte. 20 yıl sürmeyen evlilikler var. Annemle bile her gün görüşmüyorum. Grup arkadaşım Cem, şarkıların söylerini yazan adam.. Birbirimizin her şeyini biliyoruz. 20 yıldır ortak bir dil konuşuyoruz. En yakın arkadaşım. Bu işin temelinde de sevgi var.
“TÜRKÇE SÖZLÜ MÜZİĞE GEÇİŞ”
Yusuf: 1999’da rock müzik grubu olarak kurulduk. Queen, Jimi Hendrix, The Rolling Stones, The Beatles, David Bowie şarkılarından oluşan yaklaşık 400 parçalık bir repertuvarımız vardı. Birçok yabancı şarkıyı cover’lıyorduk. Türkçe şarkı hiç çalıp söylemiyorduk. Gecede üç saat bu şarkılarla program yapıyorduk. Daha sonra kendi şarkılarımızı yapmaya başlayınca grubun ismini Raindog’dan Zakkum’a çevirdik. Çünkü Türkiye’de yaşıyoruz, türkçe sözlü şarkılar yapıyoruz. Çok sert şarkılarımız hala var ama Anoson’la birlikte bunu biraz kırıldık. Çünkü işin içine klarnet girdi... Böylece “müzik grubu” olduk. Çok üretken bir grubuz. Kabuğumuza çekilmeyi sevmiyoruz. Farklı şeyleri denemeyi seviyoruz.
“ATTİLA İLHAN’A ÖZEL BİR HAYRANLIĞIM VAR”
Cem: Aşkı dolaylı yollarla anlatmayı seviyorum. Ucunu biraz kapalı tutuyorum. Yazmamda edebiyat merakım çok yardımcı oluyor. En çok etkilendiğim şairler bu ülkenin şairleri arasında Ahmet Arif, Nazım Hikmet gibi isimleri saymayacağım bile ama Atilla İlhan’ın yeri çok başkadır. Kelimeleri baharat gibi serpiştirmesini, kendine has bir dil kullanmasını çok severim. Aşkı, ayrılığı, siyaseti her şeyi anlatması... Özel benim için.
Yusuf: 1999’da rock müzik grubu olarak kurulduk. Queen, Jimi Hendrix, The Rolling Stones, The Beatles, David Bowie şarkılarından oluşan yaklaşık 400 parçalık bir repertuvarımız vardı. Birçok yabancı şarkıyı cover’lıyorduk. Türkçe şarkı hiç çalıp söylemiyorduk. Gecede üç saat bu şarkılarla program yapıyorduk. Daha sonra kendi şarkılarımızı yapmaya başlayınca grubun ismini Raindog’dan Zakkum’a çevirdik. Çünkü Türkiye’de yaşıyoruz, türkçe sözlü şarkılar yapıyoruz. Çok sert şarkılarımız hala var ama Anoson’la birlikte bunu biraz kırıldık. Çünkü işin içine klarnet girdi... Böylece “müzik grubu” olduk. Çok üretken bir grubuz. Kabuğumuza çekilmeyi sevmiyoruz. Farklı şeyleri denemeyi seviyoruz.
“ATTİLA İLHAN’A ÖZEL BİR HAYRANLIĞIM VAR”
Cem: Aşkı dolaylı yollarla anlatmayı seviyorum. Ucunu biraz kapalı tutuyorum. Yazmamda edebiyat merakım çok yardımcı oluyor. En çok etkilendiğim şairler bu ülkenin şairleri arasında Ahmet Arif, Nazım Hikmet gibi isimleri saymayacağım bile ama Atilla İlhan’ın yeri çok başkadır. Kelimeleri baharat gibi serpiştirmesini, kendine has bir dil kullanmasını çok severim. Aşkı, ayrılığı, siyaseti her şeyi anlatması... Özel benim için.
“GÜLESİM GELİYOR!”
Yusuf: Rock müziğin protest bir hissi var. En azından biz öyle algılıyoruz. Türkiye’de bu nasıl oluyor, biri bunu yapmak istiyor ve başarılı oluyor mu, tartışılır. Bunu yapmak isteyenler nerede tıkanıyor, bunu hepimiz görüyoruz. Bir de sadece gitarın drive’nı açınca rockçı oluyor musun, bilmiyorum. Türkiye’de Benim örnek aldığım ve duruşunu çok beğendim bir grup yok. Queen çok severim. Mesela The Beatles birçok şeyin önünü açmıştır ama Türkiye’de protest bir rock grubu imajına çok inanmıyorum. Bana gerçekçi gelmiyor bu. Tam gelecekken, gülesim geliyor. Çok sert şeyler de söylemek istemiyorum. Bir tek Teoman’ın uzun dönem boyunca bir duruşu var. Bir rockçı duruşu. Okuyor, yazıyor, söylüyor, geceleri çıkıyor. Bir popçu gibi değil hani. Teoman’ın bir rockçı duruşu var.
Yusuf: Rock müziğin protest bir hissi var. En azından biz öyle algılıyoruz. Türkiye’de bu nasıl oluyor, biri bunu yapmak istiyor ve başarılı oluyor mu, tartışılır. Bunu yapmak isteyenler nerede tıkanıyor, bunu hepimiz görüyoruz. Bir de sadece gitarın drive’nı açınca rockçı oluyor musun, bilmiyorum. Türkiye’de Benim örnek aldığım ve duruşunu çok beğendim bir grup yok. Queen çok severim. Mesela The Beatles birçok şeyin önünü açmıştır ama Türkiye’de protest bir rock grubu imajına çok inanmıyorum. Bana gerçekçi gelmiyor bu. Tam gelecekken, gülesim geliyor. Çok sert şeyler de söylemek istemiyorum. Bir tek Teoman’ın uzun dönem boyunca bir duruşu var. Bir rockçı duruşu. Okuyor, yazıyor, söylüyor, geceleri çıkıyor. Bir popçu gibi değil hani. Teoman’ın bir rockçı duruşu var.