Zaten albüm Öncel'in öncelikli niyetinin de "umut vermek" olduğunu anlatan "Umut" şarkısıyla açılıyor.
"Sözde sen benim maviliklerimdin / Sözde sen benim şair paltolu sevgilim / Sözde sen benim yağmurcuk kuşlarımdın..." diye diye hayal kırıklıklarını denize dökerken canımızın canı; o yağmurcuk kuşları bir bir gelip konuyor pencerenize. Sizi kara kışlardan, ayaz gecelerden yeniden maviliklere götürmek için sıraya giriyorlar.
MANUŞ BABA İLE BAHARLARI GETİRİYOR, AŞKA ŞÜKREDİYOR
"Kimler Gelmiş" şarkısında yağmurcuk kuşları; Nazan Öncel ve Manuş Baba ile birlikte dans etmeye başlıyor.
İkili bu şarkıyla iklimi bir anda değiştiriyor.
Yağmur diniyor, güneş açıyor boydan boya...
Çünkü o; en çok beklenen, en pis özlenen "gelmiş" artık...
Elbette o çok aşık olunana güzellemeler bununla sınırlı kalmıyor.
"Siyahlar" şarkısında "Kimin için saklamış kader seni / Benim için saklamış kader seni" diyerek kadere şükrediliyor; "Bana Bir Sen Yetersin" zaten adıyla “durum”u net bir şekilde anlatıyor.
"YANİ"LERİ ÇOK OLANLARA SELAM, AKORDU BOZULANLARA AYAR...
"Yani" şarkısında unutmayı beceremeyenlere, hep kendine yüklenip çaktırmayanlara, susup içine atanlara; yani "yani"leri çok olanlara bir selam gönderiyor Öncel...
"İllegal"de ise o kendine has uslübuyla ayar veriyor; ayarı, akordu bozulanlara: "İki yanlıştan bir doğru etmez / İki nefretten bir sevgi doğmaz"
Kendi önerisini getiriyor geri kalan bir tutam dünya için: "Sevişe sevişe ölelim bari, dövüşe dövüşe değil..."
"Mükemmel Kusur"da "yalan söyleyecek yaşı çoktan geçmişim" itirafı geliyor. Sonrasında peş peşe sıralıyor Öncel "mükemmel kusur"larını: "Bir makina değilim ben / Benim duygularım var / Mükemmel kusurlarım, uyum sorunlarım var / Gerçek olamayacak kadar güzel hayaller kurdum / Sana her baktığımda o hayallerden oldum"
Ve sıradaki şarkılar hep "kısa çöp"ü çekenlere, kendini hep "yedek parça" gibi hissedenlere; A'dan Z'ye bir türlü yol alamayanlara geliyor: "İnsan acılarla büyürmüş / Ağaçlar ayakta ölürmüş / Ne ormanlar yandı bende / Onu da sen göremedin / Ne hevesler kaldı içimde / Bunu bile söyleyemedim..."
"KUŞLAR DA GİTTİ... SEN DE YOKSUN.... AMA ŞARKILAR VAR...."
Yıllar önce yazmıştı zaten.
"Bu şarkılar da olmasa / Telefonlar çalmasa / Arkadaşlarım aramasa / Ne yapardım kim bilir..."
Yine giden gitmiş, yine bir başına kalmıştı hayat dağının karşısında.
O çok sevilen; ısrarla telefonlara çıkmamış, her kapıya koşmamış, unutmuştu onu; o inatla "Beni Hatırla" diye ağlarken...
Yani aslında hepimizin başına gelen gelmişti onun da sonuna.
Kuşlar da gidince geriye bir tek şarkılar kalmıştı yine...
O halde son söz yine oradan söylenecekti bu albümde de...
Yine şarkılara tutunacak, yine müziğe bin şükredecekti.
Olsun diyecekti, sen yoksan, şarkılar var: "Güllerin İçinden" var, "Yalnızlar Rıhtımı" var, "Kaybolan Yıllar" var, "Yıldızların Altında" o "Mahur Beste" çalar..."
"..... yalnız da sayılmam büsbütün...."