Son dönemin en üretken yönetmenlerinden Kazım Öz’ün yeni filmi “Zer,” prömiyerini 5-15 Nisan tarihleri arasında düzenlenen 36. İstanbul Film Festivali’nde gerçekleştirecek. Bahoz (Fırtına), Demsala Dawî: Şewaxan (Son Mevsim: Şavaklar), He Bu Tune Bu (Bir Varmış Bir Yokmuş) ve Cinara Sipî (Beyaz Çınar) gibi bol ödüllü kurmaca ve belgesel filmleriyle tanınan Kazım Öz’ün son filmi, festivalde Ulusal ve Uluslararası olmak üzere iki bölümde de Altın Lale Ödülü için yarışacak. Bu sene festivalde her iki bölümde de yarışacak Türkiye’den tek film olan Zer festivalden hemen sonra da 21 Nisan’da vizyonda sinemaseverlerle buluşacak.
Başrollerini Nik Xhelilaj, Güler Ökten ve Levent Özdilek’in paylaştığı filmde, Füsun Demirel ve Tomris İncer gibi tecrübeli oyuncular da yer alıyor. Filmde kanser tedavisi için New York’a getirilen babaannesi Zarife ile bu süreçte daha da yakınlaşan genç müzisyen Jan’ın, babaannesinin kendisine söylediği bir şarkının peşinden köklerine, anavatanına ve bastırılmış toplumsal travmaların izine doğru çıktığı yolculuğun hikâyesi anlatılıyor.
Bu son filminde, kültürel ve etnik kimliklerin arayışına diyasporada başlayan Kazım Öz, senaryosunu da yazdığı filmin çekim yolculuğunda New York’un gökdelenlerinden Afyon’un taş evlerinde, oradan da Dersim’in toprak evlerine uzanıyor. Masallar, destanlar, söylenceler ve şarkıların kültürel bir kimlik kazandırdığı filmde, bu unsurlar filmin yaratıcı evreninde anahtar bir rol oynuyor.
Yapımcılığını Köz Film ile Newa Film’in üstlendiği filmde, görüntü yönetmenliğini Feza Çaldıran, Eyüp Boz ve Orçun Özkılınç gerçekleştirirken, filmin müziklerine Mustafa Biber imza attı.
Filmin konusu:
Zer, ölüm döşeğinde Dersim 38 katliamının yaşayan tanıklarından olan babaannesinin kendisine söylediği şarkının peşinden giden Jan’ın hikâyesidir. Zarife bugüne kadar bu şarkıda kimliğini, geçmişini ve kendisini saklamıştır. New York’tan Dersim’e bir arayış hikâyesine çıkan Jan yolun sonunda kendisine ulaşmayı amaçlar.
Zarife kanser tedavisi için New York’a getirildiğinde birbirlerini çok az tanıyan Jan ve babaannesi, daha da yakınlaşırlar ve Jan’ın hayatı değişmeye başlar. Zarife öldükten sonra, Jan Zarife’nin kendisine söylediği şarkının izini sürmek için bir yolculuğa çıkar. Kendisini bir katliamın kalıntıları arasında; Dersim’e doğru bir arayışın içinde bulur. Jan, Zarife’nin en derin sırrına değmiştir.