Devlet Opera ve Balesi’nin Genel Müdürü tenor Murat Karahan; dünyanın en önemli opera festivallerinden Verona’da Puccini’nin Turandot adlı eserinde başrolde sahneye çıktı. 20 bin kişilik Arena di Verona’da Calaf'ı oynayan/ seslendiren Karahan, dakikalarca ayakta alkışlandı. İlk kez bu rolü seslendiren Karahan için İtalyan gazeteleri, “Türk Arena’yı fethetti” başlığını attı. 13, 18 ve 26 Temmuz tarihlerinde de sahneye çıkacak olan Murat Karahan, NTV'ren Ilgaz Gürsoy'un sorularını cevapladı...
Yaklaşık 20 bin kişilik Arena Di Verona’da Puccini’nin Turandot eserinde başroldesiniz. 5 Temmuz’da ilk temsil gerçekleşti ve olağanüstü ilgi gördünüz. Nasıl geçti ilk temsil?
Evet gerçekten öyle. Arena di Verona birinci yüzyıldan kalmış 2 bin yıllık bir tarihi yapı. Önce arena olarak yapılmış sonra yıllarca sanat faaliyetlerine ev sahipliği yapmış bir yapı. Öyle ki Mozart'ın bile konser verdiği bir yerden bahsediyoruz. Arena di Verona’da yaklaşık 100 yıldan fazladır da opera festivali yapılıyor. Dünyanın en ünlü opera festivali. Büyük bir sanayiye dönüşmüş durumda. Bir yıl önceden bütün biletler tükeniyor. Verona’yı Romeo Juliet ile birlikte bir marka haline getiren ikinci unsur. Böyle bir sahnede olmak, daha önce Pavarottiler’in, Domingolar’ın, Carreraslar’ın Maria Callaslar’ın, Leyla Gencerler’in çıkmış olduğu bir sahne de bir Türk sanatçı olarak sahne almak çok büyük bir onur ve gurur kaynağı. 2 sene önce de il Trovatore operasıyla Arena di Verona’ya çıkmıştım. Bu ikinci çıkışım. Gerçekten muazzam bir temsildi. Büyülü anlar yaşadım. 20 bine yakın insan coşkuyla beni alkışladı.
SOKAKTA ALKIŞ YAĞMURU / VİDEO
Yaklaşık 1 ay önce Palermo’da Cavalleria Rusticana eserini seslendirdim. Onu da hayatımda ilk kez seslendirdim. Çok özel bir opera ve eserdir. Onun da çok büyük bir özelliği vardır. Baba filminin 3. bölümünde yer alan o meşhur opera sahnesinin çekildiği operadır. Teatro Massimo di Palermo. O filmde oynanan eserde Cavalleria Rusticana’dır. O eseri, konununun geçtiği yerde Palermo’da yerinde seslendirdim. Evet Turandot’u da ilk kez Arena di Verona’da seslendirdim. Orda nasip oldu. Çok çok heyecan verici, değerli ve özel anlardı benim için.
Özellikle sahnedeki enerjiniz, ışığınız dikkat çekiyor. İtalyan basını da “enerjisiyle ruhumuzu fethetti” diye yazmış. Nedir bu işin sırrı?
Ben sahnede rol yapmıyorum. Sahnede hangi rolü seslendiriyorsam o kişiye bürünüyorum, o oluyorum sahnede. Her şeyimle; duruşumla, bakışımla, nefes alışımla, ifadelerimle, o kişiye bürünüyorum. O zamanda olayın gerçekliği artıyor tabi. Bir de zaten sanata aşık bir insanım. Eserleri, çok içten, hissederek ve anlamını vererek söylemeye çalışıyorum. Belki bu seyirciye ulaşmamda etkili olabilir.
Bu benim için en büyük mutluluk, en büyük gurur. Çünkü Türk’ün adını bir Türk sanatçı olarak böyle gazetelerin başlıklarına taşımak beni çok mutlu ediyor. Ülkemi dünya ölçeğinde, böyle temsil edebiliyor olmak benim için hayattaki herşeyden çok daha önemili.
Temsil sırasında Nessun Dorma’yı seslendirdikten sonra seyirci “bis” diyerek yeniden şarkıyı söylemenizi istedi. Bu Türkiye’de hiç görmediğimiz pek de alışık olmadığımız bir durum. Çünkü hep temsilin sonunda alkışlarla sanatçılar sahneye çağrılır. Bu kez temsil sürerken bu talep geldi. Örnekleri vardır muhakkak dünya sahnelerinde.
İtalyanların bis dediği yani tekrar. Seyirci, çok beğendiği bir parçayı oyunu durdurup sanatçıdan tekrar istiyor. Evet, opera sahnelerinde çok nadir görülen bir durumdur. Çünkü bu bir konser değil, opera temsili. Seyircinin opera temsilini kesip aryayı bir kez daha talep etmesi, sizden istemesi çok nadir görülen özel anlardan bir tanesidir. Nessun Dorma parçasını tekrar seslendirerek bis yaptım. Halkın büyük teveccühü vardı. Sadece İtalyanlar yok tabi. Dünyanın heryerinden her ülkesinden operaya meraklı insanlar bu festivale katılıyor. Tabi İtalyanlar çoğunlukta. Benim için çok büyük bir gurur ve onurdu. 20 bin kişinin karşısında ve Arena’nın azametiyle, bir opera temsilinin ortasında tekrar söylemenizin istenmesi tabi ki anlatılacak bir duygu değil. Sadece büyülü anlardı. Çok heyecan vericiydi. O an gözlerimi kapattım ve 20 bin kişinin alkışını ruhumda hissettim. Gerçekten bir sanatçı için bundan daha büyük bir zenginlik olamaz.
Opera sanatı çok zor bir sanat. Çünkü bütün sanatların bileşkesi olan aslında dünyanın en zor sanatı. Bunun içinde şarkıcılık var, oyunculuk var. Başka bir dilde bir eseri 100-200 sayfa ezberlemeniz gerekiyor. Bunun dekoru, kostümü, oyunculuğu var. Yaklaşık 100 kişilik bir orkestranın üzerinden sesinizi çıplak bir sesle karşınızdaki duruma göre bin, 2 bin, 20 bin kişiye duyurmakla yükümlüsünüz. Yine orkestra ve şefle beraber bir birliktelik içinde olmanız lazım. Onu takip etmeniz gerekiyor. Yine keza koroyla birlikte. Gerçekten çok zor. Tabi solist olmak iyice zor. Çünkü tek başınasınız ve mikrofonunuz yok. Karşınızdaki binlerce kişi gözünü açıp sizi bekliyor. İşte o aşamadan sonra alkışları aldığınız zaman o alkışlar sizin artık kulağınıza gönlünüze değil, ruhunuza işliyor.
İlk temsilin çıkışında Verona sokaklarında da alkışlarla karşılandınız. Çok güzel görüntüler bunlar.
Gerçekten o da çok büyülü anlardı. Arena Di Verona’nın hemen çıkışında Piazza Brava vardır. Uzunca bir yol gider ve o yolun üzerinde kafeler, restoranlar vardır ve temsil çıkışı binlerce kişi oralara otururlar. Sohbet ederler, kendi aralarında eseri yorumlarlar. Bende temsil çıkışı hazırlandım, arkadaşlarımla birşeyler yemeğe gidiyordum ve bir anda seyirci beni farketti. Restorantlardaki herkes beni alkışlamaya başladı. O kadar mutlu oldum ki, o kadar heyecanlandım ki için içine sığmamak vardır ya o tabiri orda yaşadım. Bu büyük bir gururdu.
Verona Opera Festivali, yaklaşık 2 bin yıllık bir Arena’da yapılıyor. Dünyanın en önemli Opera Festivallerinden. Carmen, Aida gibi eserler sahnede bu yıl. Gelecek yıl da sanırım yine Verona’da olacaksınız? Ön anlaşmayı yaptınız?
Arena Di Verono’daki festival yaklaşık 3 ay sürüyor. Nerdeyse 100’e yakın temsil var. Çok büyük prodüksiyonlar. Her prodüksiyonda nerdeyse 500 kişi çalışıyor diyebilirim. Ben daha önce İl trovatore’yi seslendirdim. Bu sene Turandot’u seslendirdim. Gelecek sene de kısmet olursa Aida ve yeniden İl Trovatore adlı eserleri seslendireceğim. Büyük mutluluk, büyük gurur ülkemi bu mecralarda temsil edebilmek.
İlk temsilin ardından dünya sanat çevrelerinden de size yeni teklifler geldi? Planlar nedir bundan sonrası için?
Bu büyülü akşamdan sonra evet yeni teklifler geldi. Doğru şartlarda, doğru zamanda ve en verimli olabileceğim teklifleri değerlendirip buna göre yolumu çizeceğim.
Verona’dan sonra sırada hangi temsiller var?
Tarih veremiyorum ama gelecek sene için Arena di Verona, İtalya’daki birçok opera, Napoli’de San Carlo dahil, yine Bolşoy ve Avrupa’daki birçok opera olmak üzere yine en güzel şekilde ülkemi temsil etmeye çalışacağım.
VİDEO: MURAT KARAHAN İTALYA'DA SAHNEYE ÇIKTI