İlişkili Haberler
Festivalin "Ulusal Yarışma" kategorisinde yarışan filme ilişkin Sakıp Sabancı Müzesi'nde kurulan açık hava sinemasında yapılan gösterim öncesi açıklamada bulunan Soysal, "Hayati" karakteri üzerinden ilerleyen yapımın önceki filmlerinin bir devamı gibi düşünebileceğini söyledi.
Soysal, "Üç Yol" filminde ve "Srebrenitsa Anneleri Kayıplarını Arıyor" ile "Kayıp Zamanlar" belgesellerinde Bosna Hersek'te yaşanan acı dolu savaş yıllarına odaklandığını hatırlatarak, şunları kaydetti: "Bu belgeselleri yaparken oradaki bir hikaye beni çok etkilemişti. O da bir Boşnak annenin Sırp komşularıyla ilgili yorumuydu. Onlarla selamlaşıyor musunuz dediğimde, 'onların gözleri önünde benim çocuklarım öldürüldü, onlar benim evimi gösterdiler Sırp ordusuna. Şimdi onlara nasıl selam vereyim' diyordu. Ben o arada bu Sırp aile üzerinden geceleri nasıl başlarını yastığa koyarak rahat uyuyabiliyorlar diye düşünmeye başladım. Sonra Türkiye'deki ve dünyadaki olayları da düşündüğümde hem mülteci olaylarını hem savaşları özellikle de son yıllarda artan kadına şiddet ve cinayetlerini ele aldığımda bizim birçok şeye artık duyarsızlaştığımızı, gittikçe sessiz kaldığımızı gördüm."
"FİLMİN YAZIMI YAKLAŞIK 4-5 YIL SÜRDÜ"
Filme başlamadan önce edebiyat üzerine de okumalar yaptığına işaret eden Sosyal, "Bir yazarın özellikle modern dönemde yazma serüveni nasıl tıkanıyor konusunu da ele aldım. Bütün bu noktalar kesiştiğinde Ceviz Ağacı gibi bir hikaye ortaya çıktı. Ama filmin yazımı yaklaşık 4-5 yıl sürdü. Farklı yazar arkadaşlardan diyaloglar konusunda da destek, danışmanlık aldım." dedi.
Faysal Sosyal, "Ceviz Ağacı"nda, ilk filmi "Üç Yol"daki eksiklikleri dikkate alarak hareket etmeye çalıştıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bu film teknik olarak daha başarılı görülebilir, oyuncu, yönetmen ve görüntü yönetmeni anlamında. Daha iyi bir sonuca ulaştığımızı söyleyebiliriz. Ben daha önce yazdığım şiirlerde de, yaptığım filmlerde de aslında başta 'seyirci, okuyucu ne mesaj alacak' diye düşünmem. İlk olarak sevebileceğim, mutlu olabileceğim bir film ortaya koymaya çalışıyorum. Ama tabii ki seyirciyle buluşan, onları da etkileyen bir film olması benim için önemlidir. Fakat çok fazla insana ulaşma gibi bir kaygım yok. Sanat eserinde bence bu bir tuzaktır. Bu sebeple bence her filmin kendi seyircisi var. Önemli olan yönetmenin kendini doğru anlatabilmesi ve zamana kalıcı bir eser ortaya koyabilmesi."
Mayıs ayında vizyona girmesi planlanan filmin gösteriminin yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında sinemaların kapanmasıyla birlikte iptal edildiği söyleyen Soysal, sonbahar döneminde ya da aralık ayında sinemalarda gösterime girebileceğini sözlerine ekledi.
Filmde "Hayati" karakterini canlandıran Serdar Orçin de açıklamasında üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in öldürülmesinden dolayı çok üzgün olduğunu ifade ederek, "Bu olayın yaşandığı günde filmimizin gösteriliyor olması denk geldi. Filmde işlenen 'bir cinayetin suçlusu olmayabilirsin ama bununla ilgili suçsuzum da diyemezsin' diye bir mantık yürüten karakteri canlandırıyorum. Bu cinayetlerde hepimizin birazcık da olsa payının olduğunu kendince farkedip bununla ilgili kişisel bir yolculuğa çıkan bir karakter." diye konuştu.
Filmin başrol oyuncularından Sezin Akbaşoğulları ise karakterine değinerek, şunları anlattı: "Karakterim aslında tam olarak kendine yeni bir dünya, yeni bir özgürlük alanı yaratmaya çalışan bir karakter. Şimdi günümüzde kadın cinayetlerinde de aslında gördüğümüz durum bu."
FİLMİN KONUSU
"Yazma yeteneği körelirken evliliği de çökmekte olan yazar Hayati, babasının evinde, bahçedeki kurumuş ceviz ağacını canlandırmayı takıntı haline getirmiştir. Hayati'nin, babasının ölümü ve geçmişini kurcaladıkça yalnızlığı daha da derinleşirken, eşinin bir ilişkisi olduğunu öğrenmesiyle yıkılır. Yine de zayıf kişiliğinden dolayı kendinden beklenen şiddetli tepkiyi veremeyen ve hayatı gittikçe azaba dönüşen Hayati, yakın arkadaşının nişanlısıyla tanışır."