Austerlitz / Sergei Loznitsa / Almanya / 94’
2016 Leipzig Altın Güvercin Golden Dove
Günümüzde insanlar, Nazilerin imha kamplarını ziyaretlerinde nasıl davranıyorlar? Ukraynalı saygın sinemacı Sergey Loznitsa, Venedik’te dünya prömiyerini yapan son belgeselinde kamerasını binlerce kişinin ziyaret ettiği; ölüm, keder, zulüm ve yıkımla özdeşleşen bu kamplara çeviriyor ve bu sorunun yanıtını arıyor. Film “selfie”ler, kahkahalar, yemek molaları ve rehberlerin genel geçer açıklamalarıyla ölüm kamplarının günümüzde sıradan bir turistik merkezden farkının kalmadığını gösteriyor. Tarih ve bugün ilişkisine yönelik öznel bakışına, 2015’te festivalde gösterilen Ağustos Olayları’ndan aşina olduğumuz Loznitsa, filminde yargıç değil tanık konumunu seçerken ölüm kamplarının günümüz insanı için anlamını da araştırıyor.
Kurtar Beni / Liberami / Federica Di Giacomo / İtalya-Fransa / 89’
2016 Venedik Venice En İyi Film–Ufuklar Best Film–Horizons
Vatikan, dünyanın her köşesinden gelen rahiplere şeytan çıkarma eğitimi vermeye devam ederken İtalya'da bu tür vakalar öyle artıyor ki, “şeytanın esiri” olmuş kişilere telefondan müdahale eden ruhaniler bile var. Gerçeğin kurguyu aştığının kanıtı bu filmde takip ettiğimiz ruhaniler, rol yapma ihtimallerinin bilincinde olmalarına rağmen iblisle boğuşan mağdurları kesinlikle yargılamıyor. İster istemez “The Exorcist”i çağrıştıran ve inanç, toplum ve insan psikolojisiyle ilgili parlak gözlemlere alan açan bu şaşırtıcı belgeselin yönetmeni Federica Di Giacomo, bu yıl festivalin Ulusal Belgesel Yarışması jüri üyelerinden.
American Anarchist / Charlie Siskel / ABD / 80’
Yazılmış en kötü ünlü kitaplardan The Anarchist Cookbook, içerdiği bomba ve uyuşturucu imalatı talimatlarıyla sayısız suçlunun kütüphanesinde yer aldı, milyonlarca kopya sattı, internette yayıldı. American Anarchist’te yönetmen Charlie Siskel, 1971’de ABD’de savaş karşıtlığı zirveye ulaştığı sıralarda, daha 19 yaşındayken kitabı kaleme alan William Powell’la yüzleşiyor. Film, hayatını kaybetmeden hemen önce, öğretmen olarak mazbut bir yaşam süren 65 yaşındaki Powell’la kitabın yazım ve yayım sürecinden ahlaki sorumluluğa uzanan zorlu bir röportaja ve arşiv görüntülerine yer veriyor.
Les Vies de Thérèse / The Lives of Thérèse / Sébastien Lifshitz / Fransa / 50’ / Doc&film
İlk belgeselini sinemacı Claire Denis hakkında yapan Sebastien Lifshitz 2013’te Berlin’de Teddy Ödülü’nü kazanan Bambi’nin ardından çektiği bu belgeselde Fransa’nın en dişli aktivistlerinden Thérèse Clerc’i odağına alıyor. Kürtaj hakkından cinsel eşitlik ve eşcinsel haklarına Clerc’in etkin olmadığı alan yok. Tedavisi mümkün olmayan bir hastalık yüzünden ölüme yaklaştığını bilerek Clerc kendi hayatına, mücadelelerine ve geçmiş aşklarına dokunaklı olduğu kadar berrak bir bakış yöneltiyor.
Política, manual de instrucciones / Politics, Instructions Manual / Fernando León de Aranoa / İspanya / 115’
Siyasete adım atmayı birazcık bile olsa hayal eden, özellikle gençlere ama genelde herkese lazım bir belgesel var karşımızda. İspanya'daki ekonomik krizin etkileriyle başlayan halk hareketinin siyasi uzantısı olarak üç yıl önce kurulan ve meclise girmeyi başararak ülkede siyasi yapıyı tamamen değiştiren Podemos (Yapabiliriz) Partisi’ni strateji toplantılarından kampanya gezilerine adım adım takip ediyor. İşçi sınıfına ve gündelik hayata dair ironik ve iyimser Mondays in the Sun / Güneşli Pazartesiler adlı filmini Filmekimi’nde izlediğimiz yönetmen Fernando León de Aranoa bu kez iyi bir politik belgeselin “el kitabı” olacak bir filme imza atmış.
Dancer / Steven Cantor / İngiltere-Rusya-Ukrayna-ABD / 85’
Parti delisi, kötü çocuk, balet dehası, isyancı şehirli, tabu yıkıcı, uçuşan melek: Hayranlık uyandıran bir duruşu ve kuvveti olan Sergei Polunin, dans dünyasını altüst etti, ardından da İngiliz Kraliyet Balesi’nin başdansçısı oldu. 22 yaşında, zirvedeyken, kendi şöhreti yüzünden yıkımın eşiğine geldi. Polunin bugün yeniden dans ediyor ama aklında “ölmüş bir sanat dalı” olan baleyi tepetaklak ederek baştan sona değiştirmek var. Çocukluğundan kalma videolar, ailesi, dostları ve muhalifleriyle yapılmış röportajlar içeren Dancer, bu eşsiz dansçının son derece kişisel bir portresini çiziyor.
Mifune: The Last Samourai / Steven Okazaki / Japonya / 80’ / Pascale Ramonda
170 kadar filmde rol alan Toshiro Mifune, Japon sinemasının Altın Çağı’nın en büyük oyuncularındandı. Mifune 1950’lerde ve 1960’larda Akira Kurosawa’nın çektiği birçok filmde rol aldı ve bu işbirliği, chanbara adı verilen, kılıç düellolu dönem filmlerini, Japon toplumunu inceleyen sert hikâyelere dönüştürdü; tıpkı John Ford ile John Wayne’in Amerika Western’lerini değiştirmeleri gibi. Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapan bu belgesel, Raşomon, Yedi Samuray, Kanlı Taht, Yojimbo ve Kızıl Sakal gibi efsanevi filmleri incelerken Keanu Reeves’in anlatımıyla Mifune’nin hayat hikâyesini ve samuray janrının gelişimini ortaya koyuyor.
Do not resist / Craig Atkinson / ABD / 72’
2016 Tribeca En İyi Belgesel Best Documentary 2016 Denver En İyi Belgesel Best Documentary
Bir yandan ABD’nin meşhur SWAT timlerine bir yandan 11 Eylül sonrası şişen güvenlik harcamalarına göz atan Do Not Resist geleceğin dünyasının ürpertici bir portresini çiziyor. “Yerinde şiddet” ile paranoyanın iç içe geçtiği “gerçek sonrası” bu dünyada, yüksek teknolojiyle donatılmış askeri araçlar küçük ABD kasabalarında cirit atıyor, vatandaşların suçluluk potansiyelleri algoritmalarla ölçülüp göz alıcı renklerle grafiklere dökülüyor. 2014’te Ferguson’daki ayaklanmanın tam ortasından görüntülerle başlayan Do Not Resist, babası da emekli bir SWAT görevlisi olan Craig Atkinson’ın yönettiği ilk film.
Cameraperson / Kirsten Johnson / ABD / 102’
2016 Sarasota En İyi Belgesel Best Documentary
2016 San Francisco En İyi Belgesel Best Documentary
2016 Ulusal Eleştiri Kurulu National Board of Review (ABD USA) İfade Özgürlüğü Ödülü Freedom of Expression Award
2016 Uluslararası Belgesel Birliği International Documentary Association En İyi Kurgu Best Editing
2016 Sheffield Jüri Büyük Ödülü Grand Jury Award
Citizenfour, The Invisible War, This Film Is Not Yet Rated ve 1971 gibi son yılların en önemli belgesellerinde kameranın arkasında görüntü yönetmeni olarak hep aynı isim vardı: Kirsten Johnson. Johnson, yönetmenliğini üstlendiği ikinci uzun metrajlı belgesel olan Cameraperson’da yıllar boyunca çektiği kayıtlardan bir kolaj yapıyor ve kendi deyimiyle “gösterilmesi gereken”leri gözler önüne seriyor. Cameraperson, hem düşünsel bir yolculuk hem de bir anlamda film yapmayı, “dert edinmeyi” konu alan, eşsiz bir “atölye çalışması”. Filmi, uzun ve etkileyiciliğini bir bile yitirmeyen bir şiir olarak da okumak mümkün.
Karşı Yönetmen: Ken Loach / Versus: The Life and Films of Ken Loach / Louise Osmond / İngiltere / 93’
Yalnızca İngiltere’de değil tüm dünyada saygınlığı su götürmez olan Ken Loach, 2016’de hem 80. yaşını kutladı hem de 80. filmi Ben, Daniel Blake’i çekti. Yönetmen Louise Osmond, tiyatro yönetmenliği yaptığı ilk günlerinden TV dizilerine, oradan da ödüle doymadığı usta yönetmenliğine, Loach’un kariyerine derinlemesine bir bakış atıyor. Sette çekim yapmasına izin verilen Osmond, büyük ustanın son filmi Ben, Daniel Blake’in çekim aşamasını yakından gözlemliyor. Filmde Loach’la yapılan röportajların yanı sıra aralarında Cillian Murphy, Gabriel Byrne, Paul Laverty, Nell Dunn, Alan Parker, Melvyn Bragg, Sheila Hancock, Ricky Tomlinson, Chris Menges, Crissy Rock ve Barry Ackroyd’un da bulunduğu dostları, rakipleri, çalışma arkadaşlarıyla yapılan söyleşiler yer alıyor.
Önemsiz Bir Adam / An Insignificant Man / Khushboo Ranka, Vinay Shukla / Hindistan-Hollanda / 96’
Arvind Kejriwal, Hindistan toplumunu kutuplaştıran, ülkenin siyaset arenasını alışılmadık, öncülü görülmemiş yeni bir denkleme eriştiren sıradan bir adam. Su, elektrik, yolsuzluk gibi temel sorunları gündeme getiren bir aktivist iken memurluktan istifa eden Kejriwal, Sade Vatandaş adında muhalif bir parti kurdu ve ülkenin en köklü, güçlü partilerine kafa tuttu. Kejriwal’ı ve hareketini bencil ve anarşist bulanlar da devrimci addedenler de oldu. İki yıl boyunca bu sıradan adamı mitinglerden toplantılara izleyen bu ilginç “demokrasi belgeseli”nin yapım finansmanı, Hindistan’ın en büyük kitlesel fonlama kampanyasıyla sağlandı. Film, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı.
Beuys / Andres Veiel / Almanya / 107’
Berlin’de Altın Ayı için yarışan tek belgesel Beuys, yönetmeni Andres Veiel’in sözleriyle “çok Alman, aynı zamanda mizahı yüzünden çok gayri-Alman” sanatçı Joseph Beuys’un yapıtları kadar sıra dışı yaşamını ve fikirlerini de ele alıyor. Ölümünden 30 yıl sonra, bugün bile hâlâ zamanından ileri kabul edilen Beuys, New York Guggenheim Müzesi’nde kişisel sergisi yapılan ilk Alman sanatçı iken ülkesinde yapıtları “pahalı çöp” olarak aşağılanıyordu. Daha önce yayınlanmamış ses ve görüntü kayıtlarını çarpıcı bir kurguyla birleştiren belgesel, ölü bir tavşanla sanat tartışıp “kahkahasız devrim mi yapacaksınız?” diyen Beuys’un sanat ve dünya görüşünü de anlatıyor.