İngiliz Independent gazetesinin haberinde, şizofreninin genetik temeli konusunda üç ayrı uluslararası araştırma çerçevesinde, yaklaşık 15 bin hasta ve 50 bin civarında sağlıklı kişiyle ilgili analizlerin incelendiği ve binlerce küçük genetik mutasyonun, hastalığın gelişmesi olasılığını artırdığının gözlendiği belirtildi.
Araştırmada, her bir genetik mutasyonun, tek başına şizofreni gelişmesi olasılığını yaklaşık yüzde 0.2, hep birlikte ise en az üçte bir oranında arttırdığı, bu durumun yüzde 80 oranında kalıtsal olduğu, ancak yetiştirilme tarzı ve çevrenin de hastalığın gelişmesine etkisinin bulunduğu görüldü.
Üç uluslararası araştırmanın en şaşırtıcı bulgusu ise şizofrenideki genetik varyasyonların özdeş dizisinin, aynı zamanda manik depresifle bağlantısı oldu. Psikiyatristler, şimdiye kadar iki hastalığın her yönüyle farklı olduğunu düşünüyordu.
Sonuçları Nature dergisinde yayımlanan araştırmadan elde edilen bulguların, hem şizofreni hem de manik depresifin anlaşılmasında bir dönüm noktası olduğu ve bu hastalıkların önlenmesi veya tedavisiyle ilgili yeni yöntemlere ışık tutması bekleniyor.
Bilim adamları ayrıca, şizofreniyle bağlantılı bazı genetik varyasyonların, bağışıklık sistemini kontrol ettiği bilinen genom bölgesi içinde meydana geliyor göründüğünü, bunun, gribal enfeksiyonların yaygın olduğu kış ve bahar aylarında doğan ve annesi hamileyken grip olan bebeklerde, ileride şizofreni gelişme olasılığının biraz daha fazla olmasının açıklanmasına yardımcı olabileceğini söylediler.
Araştırmada, şizofreni ile beyinde sinir hücrelerinin büyümesiyle bağlantılı belli başlı genlerdeki DNA varyasyonları ve beynin bir bölümünden öbürüne sinyallerin taşınmasına yardım eden haberci bir protein molekülünün üretimi arasında bağlantıların da keşfedildiği kaydedildi.
Her 100 kişiden birinde yaşamın bir döneminde görülen kronik bir akıl hastalığı olan şizofreni, genellikle ergenliğin son dönemiyle yetişkinliğin ilk döneminde ortaya çıkıyor. Hasta, halüsinasyonlar ve hayaller görüyor. Sesler de duyan hastalar, başka insanların onları kontrol ettiğine ve zihinlerini okuduklarına inanıyor.
Hastanın enerji, aktivite seviyeleri ve günlük işleri yürütme yetisinde olağandışı geçişlerin yaşandığı manik depresif de şizofreni gibi sıklıkla ergenliğin son dönemiyle yetişkinliğin ilk döneminde beliriyor. Bu iniş çıkışlar, hastanın ilişkilerini zedeliyor, okul ve işte başarısızlığa uğramasına neden oluyor ve hatta kişinin intihar etmesine yol açabiliyor. Bazı durumlarda manik depresif hastası halüsinasyonlar ve hayaller görüyor, kendisinin ünlü veya zengin biri olduğuna inanabiliyor.
Araştırmada, her bir genetik mutasyonun, tek başına şizofreni gelişmesi olasılığını yaklaşık yüzde 0.2, hep birlikte ise en az üçte bir oranında arttırdığı, bu durumun yüzde 80 oranında kalıtsal olduğu, ancak yetiştirilme tarzı ve çevrenin de hastalığın gelişmesine etkisinin bulunduğu görüldü.
Üç uluslararası araştırmanın en şaşırtıcı bulgusu ise şizofrenideki genetik varyasyonların özdeş dizisinin, aynı zamanda manik depresifle bağlantısı oldu. Psikiyatristler, şimdiye kadar iki hastalığın her yönüyle farklı olduğunu düşünüyordu.
Sonuçları Nature dergisinde yayımlanan araştırmadan elde edilen bulguların, hem şizofreni hem de manik depresifin anlaşılmasında bir dönüm noktası olduğu ve bu hastalıkların önlenmesi veya tedavisiyle ilgili yeni yöntemlere ışık tutması bekleniyor.
Bilim adamları ayrıca, şizofreniyle bağlantılı bazı genetik varyasyonların, bağışıklık sistemini kontrol ettiği bilinen genom bölgesi içinde meydana geliyor göründüğünü, bunun, gribal enfeksiyonların yaygın olduğu kış ve bahar aylarında doğan ve annesi hamileyken grip olan bebeklerde, ileride şizofreni gelişme olasılığının biraz daha fazla olmasının açıklanmasına yardımcı olabileceğini söylediler.
Araştırmada, şizofreni ile beyinde sinir hücrelerinin büyümesiyle bağlantılı belli başlı genlerdeki DNA varyasyonları ve beynin bir bölümünden öbürüne sinyallerin taşınmasına yardım eden haberci bir protein molekülünün üretimi arasında bağlantıların da keşfedildiği kaydedildi.
Her 100 kişiden birinde yaşamın bir döneminde görülen kronik bir akıl hastalığı olan şizofreni, genellikle ergenliğin son dönemiyle yetişkinliğin ilk döneminde ortaya çıkıyor. Hasta, halüsinasyonlar ve hayaller görüyor. Sesler de duyan hastalar, başka insanların onları kontrol ettiğine ve zihinlerini okuduklarına inanıyor.
Hastanın enerji, aktivite seviyeleri ve günlük işleri yürütme yetisinde olağandışı geçişlerin yaşandığı manik depresif de şizofreni gibi sıklıkla ergenliğin son dönemiyle yetişkinliğin ilk döneminde beliriyor. Bu iniş çıkışlar, hastanın ilişkilerini zedeliyor, okul ve işte başarısızlığa uğramasına neden oluyor ve hatta kişinin intihar etmesine yol açabiliyor. Bazı durumlarda manik depresif hastası halüsinasyonlar ve hayaller görüyor, kendisinin ünlü veya zengin biri olduğuna inanabiliyor.