İlişkili Haberler
Türkiye’nin ilk Mikrobiyota Tahlil Laboratuvarının, İstinye Üniversitesi’nde açıldığını belirten Probiyotik Prebiyotik Derneği İkinci Başkanı ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Alagözlü, bağırsak mikrobiyotasının önemi, bebeklerde bağırsak gelişimi, antibiyotik kullanımın olumsuz yanları, normal doğumun, sezaryene göre üstün yönlerini anlattı.
Sezaryen ile doğan bebeğin hayata 1-0 geride başladığını belirten Prof. Dr. Alagözlü bebeğin bir de anne sütü almaması halinde akranlarına göre hayata 2-0 geride başlayacağını söyledi.
"NORMAL DOĞUMDA BEBEK FAYDALI BAĞIRSAK BAKTERİLERİNİ ALIYOR"
Normal doğum ile dünyaya gelen çocuğun, annenin vajinasından geçerken faydalı bakterileri aldığını ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini aktaran Prof. Alagözlü, "Normal doğum çok önemli, maalesef ülkemizde sezaryenle doğum yöntemi hızla artıyor. Artık kişilerin doğumun gününü belirliyor. Sezaryenle doğumda bebek anneden faydalı bağırsak bakterilerini alamıyor. Normal doğumda ise bebek dünyaya gelirken vajinal yoldan annenin probiyotik faydalı bakterilerini alıyor ve bebeğin bağırsak sistemine yerleşen bu bakteriler bağışıklık sistemini güçlendiriyor. İleride oluşabilecek birçok kronik hastalıklardan da bebeği koruyor" diye konuştu.
"ANNE SÜTÜ DE ÇOCUĞUN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİYOR"
Anne sütünün de, normal doğum gibi çok çok faydalı olduğunu vurgulayan Alagözlü, "İçerisinde probiyotik ve prebiyotik bakteriler var. Dolayısıyla bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirici pek çok unsur var. Eğer bebek anne sütü almazsa birçok hastalığa davetiye çıkarmış olur" dedi.
"ANTİBİYOTİKLER FAYDALI BAĞIRSAK BAKTERİLERİNİ ÖLDÜRÜYOR"
Antibiyotiklerin faydalı bağırsak bakterilerini öldürdüğünü ve bakteri dengesizliği yarattığını belirten Prof. Dr. Alagözlü, "Bunlar artık tamir edilemeyecek bir hale geliyor. Uzun yıllar boyu geri dönüşü olmuyor. Bağışıklık sisteminin yüzde 80'i bağırsaklarda dolayısıyla rastgele kullanılan antibiyotiklerle dengesizlik oluşturursak tedavi edeceğimize tam tersi bağışıklık sistemini bozmuş oluruz" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Alagözlü, özellikle gribal enfeksiyonlarda gereksiz yere kullanılan antibiyotiklerin kişiyi iyileştireceğine, bağışıklık sistemini bozup hastalık süresini uzattığını söyledi.
Sezaryen ile doğan bebeğin hayata 1-0 geride başladığını belirten Prof. Dr. Alagözlü bebeğin bir de anne sütü almaması halinde akranlarına göre hayata 2-0 geride başlayacağını söyledi.
"NORMAL DOĞUMDA BEBEK FAYDALI BAĞIRSAK BAKTERİLERİNİ ALIYOR"
Normal doğum ile dünyaya gelen çocuğun, annenin vajinasından geçerken faydalı bakterileri aldığını ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini aktaran Prof. Alagözlü, "Normal doğum çok önemli, maalesef ülkemizde sezaryenle doğum yöntemi hızla artıyor. Artık kişilerin doğumun gününü belirliyor. Sezaryenle doğumda bebek anneden faydalı bağırsak bakterilerini alamıyor. Normal doğumda ise bebek dünyaya gelirken vajinal yoldan annenin probiyotik faydalı bakterilerini alıyor ve bebeğin bağırsak sistemine yerleşen bu bakteriler bağışıklık sistemini güçlendiriyor. İleride oluşabilecek birçok kronik hastalıklardan da bebeği koruyor" diye konuştu.
"ANNE SÜTÜ DE ÇOCUĞUN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİYOR"
Anne sütünün de, normal doğum gibi çok çok faydalı olduğunu vurgulayan Alagözlü, "İçerisinde probiyotik ve prebiyotik bakteriler var. Dolayısıyla bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirici pek çok unsur var. Eğer bebek anne sütü almazsa birçok hastalığa davetiye çıkarmış olur" dedi.
"ANTİBİYOTİKLER FAYDALI BAĞIRSAK BAKTERİLERİNİ ÖLDÜRÜYOR"
Antibiyotiklerin faydalı bağırsak bakterilerini öldürdüğünü ve bakteri dengesizliği yarattığını belirten Prof. Dr. Alagözlü, "Bunlar artık tamir edilemeyecek bir hale geliyor. Uzun yıllar boyu geri dönüşü olmuyor. Bağışıklık sisteminin yüzde 80'i bağırsaklarda dolayısıyla rastgele kullanılan antibiyotiklerle dengesizlik oluşturursak tedavi edeceğimize tam tersi bağışıklık sistemini bozmuş oluruz" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Alagözlü, özellikle gribal enfeksiyonlarda gereksiz yere kullanılan antibiyotiklerin kişiyi iyileştireceğine, bağışıklık sistemini bozup hastalık süresini uzattığını söyledi.
4 YAŞINDAN ÖNCE ÇOCUĞA ANTİBİYOTİK İÇİRMEK NEDEN SAKINCALI?
4 yaşından önce çocuğa antibiyotik içirmemek gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Alagözlü, "Çünkü, çocuklarda ilk dört yaşına kadar annenin bağırsaklarından gelen kor mikrobiyotayı korumalıyız. Bu mikrobiyota antibiyotik alma durumunda bozuluyor. Antibiyotik vererek veya başka nedenlerle kor mikrobiyotayı bozarsak çocukta, obezite, şeker hastalığı, alerji, çölyak, astım gibi hastalıklara yol açarız" diye konuştu.
"BAĞIRSAK BAKTERİ DENGESİZLİĞİ PEK ÇOK KRONİK HASTALIĞA SEBEP OLUYOR"
Bağırsak mikrobiyotasının çok önemli olduğunu tüm mikrobiyotanın yüzde 95’ini oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Alagözlü, “Bağırsak bakterileri sağlığımızın bir göstergesi. Bağırsak sağlığı birçok kronik hastalıklarla ilişkili bulunmuştur. Bağırsak mikrobiyotası bozulduğu zaman bağırsak bakteri dengesizliği ortaya çıkıyor. Bu dengesizlikte özellikle patojen bakteriler hızla artıyor ve birçok kronik hastalığa yol açıyor. Özellikle obezite, alerji, astım, depresyon, iltihaplı bağırsak hastalıkları, kabızlık, ishal gibi hastalıklar ortaya çıkıyor. Böylece genel sağlığımızda bozuluyor" dedi.
4 yaşından önce çocuğa antibiyotik içirmemek gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Alagözlü, "Çünkü, çocuklarda ilk dört yaşına kadar annenin bağırsaklarından gelen kor mikrobiyotayı korumalıyız. Bu mikrobiyota antibiyotik alma durumunda bozuluyor. Antibiyotik vererek veya başka nedenlerle kor mikrobiyotayı bozarsak çocukta, obezite, şeker hastalığı, alerji, çölyak, astım gibi hastalıklara yol açarız" diye konuştu.
"BAĞIRSAK BAKTERİ DENGESİZLİĞİ PEK ÇOK KRONİK HASTALIĞA SEBEP OLUYOR"
Bağırsak mikrobiyotasının çok önemli olduğunu tüm mikrobiyotanın yüzde 95’ini oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Alagözlü, “Bağırsak bakterileri sağlığımızın bir göstergesi. Bağırsak sağlığı birçok kronik hastalıklarla ilişkili bulunmuştur. Bağırsak mikrobiyotası bozulduğu zaman bağırsak bakteri dengesizliği ortaya çıkıyor. Bu dengesizlikte özellikle patojen bakteriler hızla artıyor ve birçok kronik hastalığa yol açıyor. Özellikle obezite, alerji, astım, depresyon, iltihaplı bağırsak hastalıkları, kabızlık, ishal gibi hastalıklar ortaya çıkıyor. Böylece genel sağlığımızda bozuluyor" dedi.