İlişkili Haberler
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda düzenlenen kongreye, Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen patoloji uzmanları başta olmak üzere 1000'i aşkın hekim, teknisyen/tekniker ve endüstri temsilcisi katıldı. Los Angeles Cedars-Sinai Hastanesi Laboratuvar Direktörü Prof. Dr. Serhan Alkan'ın konuşması ile başlayan kongrede, 63 oturumda her türlü hastalığın ve özellikle kanserin patolojik tanısı ile ilgili güncel bilimsel bilgi ve deneyimler paylaşıldı. Kongre kapsamında CERmodern'de de bir kokteyl düzenlendi. 29 Ekim'e denk gelen kongrede patologlar, Anıtkabir'i ziyaret ederek, Pınar Ayhan'ın Cumhuriyet'in kuruluş yıllarını anlatan müzikli gösterisini izlediler.
“HER 5 ÖLÜMDEN BİRİ KANSER NEDENİYLE”
Patoloji laboratuvarlarında incelenen olguların büyük bir kısmının kanser ya da kanser kuşkusu bulunan olgular olduğunu ifade eden Patoloji Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Serpil Dizbay Sak, dünyada ve Türkiye'de kanser hastalığının ve kansere bağlı ölümlerin sayısı arttığını vurguladı.
Kanserin Türkiye'de ve dünyada ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer aldığının altını çizen Prof. Dr. Sak, "Küresel olarak yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemizde ise her 5 ölümden biri kansere bağlıdır. Kanserden ölümlerin yaklaşık üçte biri başlıca beş davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen kaynaklanır. Bunlar tütün kullanımı, yüksek beden kütle endeksi, meyve ve sebzeyi az tüketme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol kullanımıdır" diye konuştu.
“HER 5 ÖLÜMDEN BİRİ KANSER NEDENİYLE”
Patoloji laboratuvarlarında incelenen olguların büyük bir kısmının kanser ya da kanser kuşkusu bulunan olgular olduğunu ifade eden Patoloji Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Serpil Dizbay Sak, dünyada ve Türkiye'de kanser hastalığının ve kansere bağlı ölümlerin sayısı arttığını vurguladı.
Kanserin Türkiye'de ve dünyada ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer aldığının altını çizen Prof. Dr. Sak, "Küresel olarak yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemizde ise her 5 ölümden biri kansere bağlıdır. Kanserden ölümlerin yaklaşık üçte biri başlıca beş davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen kaynaklanır. Bunlar tütün kullanımı, yüksek beden kütle endeksi, meyve ve sebzeyi az tüketme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol kullanımıdır" diye konuştu.
Tütün kullanımının tek başına kanser için en önemli risk faktörü olduğunu, kanser ölümlerinin yaklaşık yüzde 20'sinden sorumlu olduğunu belirten Sak, kanser artış hızında dünya nüfusunun süregelen artışı, yaşlanma ve kanser yapan ajanlara daha çok maruz kalınması gibi nedenlerle artış öngörüldüğünü ifade etti.
"KANSER TANI VE TEDAVİSİNDE PATOLOJİNİN ÖNEMİ BÜYÜK"
Kanserin hızlı artışı kanser tanısında ve tedavisinde yeni yolların aranmasını gerekli kıldığını dile getiren Sak, patologların bu aşamada devreye girdiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
"Patologlar geleneksel olarak ışık mikroskobu ile yaptıkları kanser tanısında, artık daha ayrıntılı ve hasta tedavisine yön verecek yeni yöntemleri kullanmaktadır. Hedefe yönelik tedavi veya kişiselleştirilmiş tedavi adı verilen tedavilerin verilebilmesi için hastalardan alınan biyopsiler üzerinde yapılan patolojik incelemelerde hastadaki kanserin hangi tedavilere yanıt vereceğini önceden tespit edebilen belirteçler araştırılmaktadır. Meme kanserinde patologlar tarafından yapılan östrojen ve progesteron reseptörü testleri, HER2 incelemeleri meme kanseri hastalarının alacakları tedavinin belirlenmesinde en önemli aşamayı oluşturur. Akciğer kanserinde de yeni kullanıma giren tedavi yöntemlerinin hastaya yararlı olup olmayacağını saptamak için yeni tanı alan tüm akciğer kanseri olgularında EGFR, ALK1 ve ROS genlerindeki değişikliklerin saptanması gerekir. Bu incelemeler patoloji laboratuvarlarında yapılmaktadır."
"KANSER TANI VE TEDAVİSİNDE PATOLOJİNİN ÖNEMİ BÜYÜK"
Kanserin hızlı artışı kanser tanısında ve tedavisinde yeni yolların aranmasını gerekli kıldığını dile getiren Sak, patologların bu aşamada devreye girdiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
"Patologlar geleneksel olarak ışık mikroskobu ile yaptıkları kanser tanısında, artık daha ayrıntılı ve hasta tedavisine yön verecek yeni yöntemleri kullanmaktadır. Hedefe yönelik tedavi veya kişiselleştirilmiş tedavi adı verilen tedavilerin verilebilmesi için hastalardan alınan biyopsiler üzerinde yapılan patolojik incelemelerde hastadaki kanserin hangi tedavilere yanıt vereceğini önceden tespit edebilen belirteçler araştırılmaktadır. Meme kanserinde patologlar tarafından yapılan östrojen ve progesteron reseptörü testleri, HER2 incelemeleri meme kanseri hastalarının alacakları tedavinin belirlenmesinde en önemli aşamayı oluşturur. Akciğer kanserinde de yeni kullanıma giren tedavi yöntemlerinin hastaya yararlı olup olmayacağını saptamak için yeni tanı alan tüm akciğer kanseri olgularında EGFR, ALK1 ve ROS genlerindeki değişikliklerin saptanması gerekir. Bu incelemeler patoloji laboratuvarlarında yapılmaktadır."