Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Burhanettin Kaya, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Psikiyatri Derneğinin, uluslararası alanda da sıklıkla vurgulanan yoksulluk ve sosyal dışlanma konusunun, ruhsal sorunların yaygınlaşması açısından en belirleyici unsur haline geldiği kanısında olduğunu belirtti.
Kaya, Türkiye İstatistik Kurumunun 2006 yılı verilerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 17.84'ünün yoksulluk sınırının altında yaşamını sürdürdüğüne işaret etti.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre hem eğitim düzeyinin hem de gelir düzeyinin düşüklüğünün ruhsal bozukluk sıklığını 2,5'ar kat artırdığına dikkati çeken Kaya, açıklamasında, şu görüşlere yer verdi:
''Yoksulluk ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Ülkemizden elde edilen verilerde de ruhsal sorunlar sosyal sınıf, eğitim, gelir ve yaşanılan bölgenin gelişmişlik düzeyi ile olumsuz bir ilişki gözlenmektedir. Yoksulluk ve şizofreni arasındaki ilişki de uzun yıllardır bilinmektedir. Yoksulluğun göstergeleri olarak kabul edilen, ailenin sınıfsal konumunun düşük olması, annenin vitamin depolarının yetersizliği, gebelik sırasında geçirilen ateşli ve bulaşıcı hastalıklar, hipoksiye (oksijensiz kalma) neden olan doğum zorlukları, göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmek gibi sebepler, şizofreni ortaya çıkma riskini ve yaygınlığını artıran etkenlerdir.
Son yıllarda bu yönde çok önemli kanıtlar elde edilmiştir. Ayrıca ruh sağlığı sorunu olan bireyler yoksulluk nedeniyle tedavi girişimlerinden daha az yararlanabilmektedirler. Daha fazla sosyal yalıtılmışlık ve damgalama yaşamaktadırlar. Ruhsal hastalıkları nedeniyle bu kişiler çalışabilir durumda oldukları zaman bile çok daha az iş bulabilmekte, çalışamadıkları için yoksulluğa ve güvencesizliğe daha kolay maruz kalmaktadırlar.''
Kaya, Türkiye İstatistik Kurumunun 2006 yılı verilerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 17.84'ünün yoksulluk sınırının altında yaşamını sürdürdüğüne işaret etti.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre hem eğitim düzeyinin hem de gelir düzeyinin düşüklüğünün ruhsal bozukluk sıklığını 2,5'ar kat artırdığına dikkati çeken Kaya, açıklamasında, şu görüşlere yer verdi:
''Yoksulluk ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Ülkemizden elde edilen verilerde de ruhsal sorunlar sosyal sınıf, eğitim, gelir ve yaşanılan bölgenin gelişmişlik düzeyi ile olumsuz bir ilişki gözlenmektedir. Yoksulluk ve şizofreni arasındaki ilişki de uzun yıllardır bilinmektedir. Yoksulluğun göstergeleri olarak kabul edilen, ailenin sınıfsal konumunun düşük olması, annenin vitamin depolarının yetersizliği, gebelik sırasında geçirilen ateşli ve bulaşıcı hastalıklar, hipoksiye (oksijensiz kalma) neden olan doğum zorlukları, göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmek gibi sebepler, şizofreni ortaya çıkma riskini ve yaygınlığını artıran etkenlerdir.
Son yıllarda bu yönde çok önemli kanıtlar elde edilmiştir. Ayrıca ruh sağlığı sorunu olan bireyler yoksulluk nedeniyle tedavi girişimlerinden daha az yararlanabilmektedirler. Daha fazla sosyal yalıtılmışlık ve damgalama yaşamaktadırlar. Ruhsal hastalıkları nedeniyle bu kişiler çalışabilir durumda oldukları zaman bile çok daha az iş bulabilmekte, çalışamadıkları için yoksulluğa ve güvencesizliğe daha kolay maruz kalmaktadırlar.''