İlişkili Haberler
Organ Bağışı ve Nakli Haftası kapsamında açıklama yapan Marmara Üniversitesi (MÜ) Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Karaciğer Nakil Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Ender Dulundu, Türkiye'de ilk organ naklinin 1968'de Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesinde Dr. Kemal Beyazıt'ın yaptığı kalp nakli ile gerçekleştirildiğini hatırlattı.
"Tedavisi sadece organ ve doku nakliyle mümkün olan hastalıklar dünyada olduğu gibi, ülkemizde de önemli sağlık sorunlarından birisidir" diyen Dulundu, organ naklinde yaşanan sıkıntıları en aza indirmek, ülke genelinde organ ve doku nakli hizmetleri alanında çalışan kurum ve kuruluşlar arasında gerekli koordinasyonu sağlamak amacıyla "Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Sistemi" kurulduğunu belirtti.
Kısıtlı imkanlarla temin edilebilen bağış organ ve dokuları bilimsel kurallara ve tıbbi etik anlayışına uygun olarak, adaletli bir dağıtımla, en uygun hastalara, en kısa süre içerisinde naklini sağlamak için bu sistemin gerekli olduğunu vurgulayan Doktor Ender Dulundu, şunları kaydetti:
"Ancak ne kadar güzel ve işleyen bir sistem kurulursa kurulsun, nakil yapacak organ yoksa bir anlam taşımaz. Bir yakınımıza organ nakli yapılması gerektiğinde hangimiz elimizden geleni yapmaya çalışmaz veya belki de canlı donör olmayı düşünmeyiz ki. Ancak tamamen sağlıklı birinin hayatını riske atarak bir böbreğini veya karaciğerinin bir parçasını ihtiyacı olan yakınına vermektense, kadavra donör sayısını artırmak herkesin öncelikli hedefi olmalıdır. Evet ne mutlu bize ki ülkemiz organ nakillerinde dünyada önemli ve başarılı yere sahiptir. Ancak bu merkezlerde yapılan nakil türlerine bakacak olduğumuzda canlı vericili nakillerin ön planda olduğunu görmekteyiz. Oysaki nihai hedefimiz sağlıklı insanlardan organ almaktansa, öncelikle kadavra vericiden organ temin etmeye çalışmak olmalıdır."
"30 BİNE YAKIN KİŞİ ORGAN NAKLİ İÇİN BEKLİYOR"
Prof. Dr. Ender Dulundu, "Son yıllarda organ bağışının artmasına rağmen gelişmiş ülkelerde milyon başına 35-40 olan organ bağışı rakamı ülkemizde hala 7,5 düzeyindedir, yani 6-7 kat daha azdır. Dünya çapında nakil merkezleri ve organ nakli ekiplerine sahip olduğumuz halde, kadavra verici sayısı ve kadavradan yapılan organ nakli sayısı bakımından gelişmiş ülkelerin hayli gerisindeyiz." diye konuştu.
Dulundu, halk eğitimleri, sağlık çalışanlarına verilen eğitimler, din adamları ve sosyal toplum kuruluşlarının daha aktif rol almasının, her yıl ülke çapında düzenlenen 3-9 Kasım Organ Bağış Haftası etkinlikleri, sempozyumlar, kongreler ve özellikle basının konuya gereken önemi vermesiyle kadavra verici sayısını artırılması gerektiğini ifade etti.
Sağlık Bakanlığı'nın yanında, tüm kurum ve kuruluşlara, aynı zamanda kendilerine de çok önemli görevler düştüğünü dile getiren Dulundu, "Bugün 30 bine yakın kişi organ nakli için beklemektedir, buna karşılık yıllık yapılan organ nakli sayısı ülkemizde de nakil sayısı ihtiyacının dramatik düzeyde altında seyretmektedir. Toplum olarak problemin büyüklüğünü idrak ettiğimizde organ bağış sayısını artırmak ve canlıdan canlıya nakil sayılarını azaltmak mümkün olacaktır" dedi.
VİDEO: ORGAN BAĞIŞINDA BULUNMAK İÇİN NERELERE BAŞVURULMALI?
"Tedavisi sadece organ ve doku nakliyle mümkün olan hastalıklar dünyada olduğu gibi, ülkemizde de önemli sağlık sorunlarından birisidir" diyen Dulundu, organ naklinde yaşanan sıkıntıları en aza indirmek, ülke genelinde organ ve doku nakli hizmetleri alanında çalışan kurum ve kuruluşlar arasında gerekli koordinasyonu sağlamak amacıyla "Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Sistemi" kurulduğunu belirtti.
Kısıtlı imkanlarla temin edilebilen bağış organ ve dokuları bilimsel kurallara ve tıbbi etik anlayışına uygun olarak, adaletli bir dağıtımla, en uygun hastalara, en kısa süre içerisinde naklini sağlamak için bu sistemin gerekli olduğunu vurgulayan Doktor Ender Dulundu, şunları kaydetti:
"Ancak ne kadar güzel ve işleyen bir sistem kurulursa kurulsun, nakil yapacak organ yoksa bir anlam taşımaz. Bir yakınımıza organ nakli yapılması gerektiğinde hangimiz elimizden geleni yapmaya çalışmaz veya belki de canlı donör olmayı düşünmeyiz ki. Ancak tamamen sağlıklı birinin hayatını riske atarak bir böbreğini veya karaciğerinin bir parçasını ihtiyacı olan yakınına vermektense, kadavra donör sayısını artırmak herkesin öncelikli hedefi olmalıdır. Evet ne mutlu bize ki ülkemiz organ nakillerinde dünyada önemli ve başarılı yere sahiptir. Ancak bu merkezlerde yapılan nakil türlerine bakacak olduğumuzda canlı vericili nakillerin ön planda olduğunu görmekteyiz. Oysaki nihai hedefimiz sağlıklı insanlardan organ almaktansa, öncelikle kadavra vericiden organ temin etmeye çalışmak olmalıdır."
"30 BİNE YAKIN KİŞİ ORGAN NAKLİ İÇİN BEKLİYOR"
Prof. Dr. Ender Dulundu, "Son yıllarda organ bağışının artmasına rağmen gelişmiş ülkelerde milyon başına 35-40 olan organ bağışı rakamı ülkemizde hala 7,5 düzeyindedir, yani 6-7 kat daha azdır. Dünya çapında nakil merkezleri ve organ nakli ekiplerine sahip olduğumuz halde, kadavra verici sayısı ve kadavradan yapılan organ nakli sayısı bakımından gelişmiş ülkelerin hayli gerisindeyiz." diye konuştu.
Dulundu, halk eğitimleri, sağlık çalışanlarına verilen eğitimler, din adamları ve sosyal toplum kuruluşlarının daha aktif rol almasının, her yıl ülke çapında düzenlenen 3-9 Kasım Organ Bağış Haftası etkinlikleri, sempozyumlar, kongreler ve özellikle basının konuya gereken önemi vermesiyle kadavra verici sayısını artırılması gerektiğini ifade etti.
Sağlık Bakanlığı'nın yanında, tüm kurum ve kuruluşlara, aynı zamanda kendilerine de çok önemli görevler düştüğünü dile getiren Dulundu, "Bugün 30 bine yakın kişi organ nakli için beklemektedir, buna karşılık yıllık yapılan organ nakli sayısı ülkemizde de nakil sayısı ihtiyacının dramatik düzeyde altında seyretmektedir. Toplum olarak problemin büyüklüğünü idrak ettiğimizde organ bağış sayısını artırmak ve canlıdan canlıya nakil sayılarını azaltmak mümkün olacaktır" dedi.
VİDEO: ORGAN BAĞIŞINDA BULUNMAK İÇİN NERELERE BAŞVURULMALI?