İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Ecder, dünyada diyaliz tedavisi gören hasta sayısının 2000 yılında 1 milyon civarında olduğunu, aradan geçen yaklaşık 10 yıla yakın sürede bu sayının 2 katına çıktığını savundu.
Hasta artışının bu hızla sürmesi durumunda ekonomik açıdan iyi düzeyde olan ülkelerin bile hastalarının tedavilerini gerçekleştirmede zorlanacaklarını kaydeden Ecder, açıklamasında ''Kronik böbrek yetersizliği sıklığı son yıllarda giderek artış göstermekte ve konu ile ilgili olarak tüm dünyada acil önlemlerin alınması gerekmektedir'' ifadesini kullandı.
Kronik böbrek yetersizliğinin nedenleri arasında ilk sırada diyabet, ikinci sırada ise hipertansiyonun yer aldığını belirten Ecder, bu hastaların kalp ve damar hastalıkları açısından yüksek riskli hastalar olduğunu, bu nedenle önemli bir kısmının diyaliz aşamasına ulaşamadan kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle vaktinden önce hayatını kaybettiklerine dikkati çekti.
Türk Nefroloji Derneğinin verilerine göre Türkiye'de 45 bin civarında hastanın diyaliz ile hayatını sürdürdüğünü ifade eden Ecder, diyabet ve hipertansiyonun kronik böbrek yetersizliğinin yaklaşık yüzde 50'sinden sorumlu olduğunu bildirdi.
''CREDİT'' ÇALIŞMASI
Kronik böbrek hastalığı sıklığını ve dağılımını araştırmak amacıyla Türk Nefroloji Derneği tarafından planlanan ''Credit (Ulusal Böbrek Yetmezliği Önleme Programı)'' çalışmasının kısa bir süre önce tamamlandığını ifade eden Prof. Dr. Ecder, çalışmanın TÜBİTAK ve Sağlık Bakanlığının desteğiyle yürütülen ve Türkiye'de böbrek hastalıkları konusunda gerçekleştirilen ilk kapsamlı araştırma olma özelliği taşıdığını belirtti.
Prof. Dr. Ecder, rastgele seçilen toplam 10 bin 872 kişinin katılımıyla 23 ilde gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye'de böbrek hastalıklarının yetişkin popülasyonun yüzde 17,6'sını yani 8,1 milyon kişiyi etkilediğini bildirdi. Ecder, böbrek fonksiyonları en az yüzde 50 azalmış hasta sayısının ise 2,5 milyon dolayında bulunduğunu bildirdi.
Ecder, ayrıca toplumda hipertansiyon sıklığının yüzde 31,7, diyabet sıklığının yüzde 12,6 ve metabolik sendrom sıklığının ise yüzde 36 olduğunu kaydetti.
Hasta artışının bu hızla sürmesi durumunda ekonomik açıdan iyi düzeyde olan ülkelerin bile hastalarının tedavilerini gerçekleştirmede zorlanacaklarını kaydeden Ecder, açıklamasında ''Kronik böbrek yetersizliği sıklığı son yıllarda giderek artış göstermekte ve konu ile ilgili olarak tüm dünyada acil önlemlerin alınması gerekmektedir'' ifadesini kullandı.
Kronik böbrek yetersizliğinin nedenleri arasında ilk sırada diyabet, ikinci sırada ise hipertansiyonun yer aldığını belirten Ecder, bu hastaların kalp ve damar hastalıkları açısından yüksek riskli hastalar olduğunu, bu nedenle önemli bir kısmının diyaliz aşamasına ulaşamadan kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle vaktinden önce hayatını kaybettiklerine dikkati çekti.
Türk Nefroloji Derneğinin verilerine göre Türkiye'de 45 bin civarında hastanın diyaliz ile hayatını sürdürdüğünü ifade eden Ecder, diyabet ve hipertansiyonun kronik böbrek yetersizliğinin yaklaşık yüzde 50'sinden sorumlu olduğunu bildirdi.
''CREDİT'' ÇALIŞMASI
Kronik böbrek hastalığı sıklığını ve dağılımını araştırmak amacıyla Türk Nefroloji Derneği tarafından planlanan ''Credit (Ulusal Böbrek Yetmezliği Önleme Programı)'' çalışmasının kısa bir süre önce tamamlandığını ifade eden Prof. Dr. Ecder, çalışmanın TÜBİTAK ve Sağlık Bakanlığının desteğiyle yürütülen ve Türkiye'de böbrek hastalıkları konusunda gerçekleştirilen ilk kapsamlı araştırma olma özelliği taşıdığını belirtti.
Prof. Dr. Ecder, rastgele seçilen toplam 10 bin 872 kişinin katılımıyla 23 ilde gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye'de böbrek hastalıklarının yetişkin popülasyonun yüzde 17,6'sını yani 8,1 milyon kişiyi etkilediğini bildirdi. Ecder, böbrek fonksiyonları en az yüzde 50 azalmış hasta sayısının ise 2,5 milyon dolayında bulunduğunu bildirdi.
Ecder, ayrıca toplumda hipertansiyon sıklığının yüzde 31,7, diyabet sıklığının yüzde 12,6 ve metabolik sendrom sıklığının ise yüzde 36 olduğunu kaydetti.