İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Koyuncu, klimaların iş yeri hastalıklarını tetiklediğini belirterek, ''Genel çalışma alanlarının ortam sıcaklık dereceleri ile vücut sıcaklığı arasındaki ısı farkı 10 dereyi aşmamalıdır. Cihazların ayarı buna göre yapılmalıdır'' dedi.
Prof. Dr. Koyuncu iş yerlerinde kışın ısıtma yazın da soğutma yapıldığını anımsatarak, çalışanların kışın havanın ısıtılmasından pek şikayetçi olmadıklarını, çünkü vücudun sıcağı sevdiğini ifade etti.
Koyuncu, kışın ısıtma cihazlarının maksimum ısı derecesi ile vücut ısısı arasındaki farkın aşırı olmadığını ve cihazların ısı derecesinin maksimum 31, vücudun dış ısısının ise 33 derece civarında olduğunu belirtti. Prof. Dr. Koyuncu, ortam sıcaklığının da 22-24 derece arasında tutulduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Koyuncu, soğutmada ise durumun farklı olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
''Vücudun sıcaklığı 33 derece iken, içerinin sıcaklığı oldukça fazla soğutulmaya çalışılır. Cihaz 16-17 derecelere ayarlanır.
Ortam sıcaklığı 22-23 derece olsun diye bu yapılır. Cihaz sıcaklığı ile vücut sıcaklığı arasında büyük bir fark olmaktadır.
Yani, kişi ince giyinmişse, direkt soğutucunun karşısında ise vücudu devamlı ve hızlı ısı kaybedecektir. Çünkü ısı hareketi-transferi, ısının çok olduğu taraftan az olan tarafa doğru olur. Yani, cihaz 16-17 derecelik soğutma ile ortam ısısını ve dolayısıyla vücut ısısını düşürmeye çalışacaktır.''
'ÇALIŞAN, HASTALIĞA DOĞRU GİDECEKTİR'
Vücudun devamlı soğuğa maruz kalması durumunda derinin kuru-sıkı ve sert olacağını vurgulayan Koyuncu, şu bilgiyi verdi:
''Deri altı damarları daralacak, kan deveranı azalacak ve bozulacaktır. Çevredeki ısıyı normal tutmak için beyin ve diğer sistem organları devamlı çalışacak ancak bir müddet sonra yorulup SOS verecektir.
Isı düşüşü ile deri altı kaslar kasılacak ve sertleşecektir. Bu ise damarların ve sinirlerin baskı altında kalmasına sebep olacaktır.
Kas kasılması, kasın ve dolaylı olarak eklemin ve kişinin çalışmasını bozacak, çalışan hastalığa doğru gidecektir. Vücudun ısı dengesi değişince, sinir-hormon çalışması da zarar görecektir. Gerek organ sistemleri olarak ve gerekse psikolojik olarak, çalışan rahatsızlık duymaya başlayacaktır.''
Klimaların iş yeri hastalıklarını tetiklediğine de işaret eden Prof. Dr. Koyuncu, önlem alınması durumunda çalışanlarda zararın minimum düzeyde olacağını da belirtti.
‘ISI FARKI 10 DEREYİ AŞMAMALIDIR’
Prof. Dr. Halil Koyuncu, şöyle devam etti:
''Yazın sıcaklığının ve neminin arttığı bu dönemlerde önlem alınmalıdır. Genel çalışma alanlarının ortam sıcaklık dereceleri ile vücut sıcaklığı arasındaki ısı farkı 10 dereyi aşmamalıdır.
Cihazların ayarı buna göre yapılmalıdır. Ortam boyutlarına göre cihaz alınmalıdır. Kişilerin üzerine doğrudan hava akımı verilmemelidir. Ortam devamlı havalandırılmalı, cihaz bakımları düzenli yapılmalıdır. Gerektiğinde çalışanlar üzerlerine ısıyı korumak için ince ve bol giysiler alabilirler.''
Prof. Dr. Koyuncu, vücut ısı dengesi korunursa, iş yerinde işe bağlı hastalıkların da en aza indirilmiş olacağını da söyledi.
Prof. Dr. Koyuncu iş yerlerinde kışın ısıtma yazın da soğutma yapıldığını anımsatarak, çalışanların kışın havanın ısıtılmasından pek şikayetçi olmadıklarını, çünkü vücudun sıcağı sevdiğini ifade etti.
Koyuncu, kışın ısıtma cihazlarının maksimum ısı derecesi ile vücut ısısı arasındaki farkın aşırı olmadığını ve cihazların ısı derecesinin maksimum 31, vücudun dış ısısının ise 33 derece civarında olduğunu belirtti. Prof. Dr. Koyuncu, ortam sıcaklığının da 22-24 derece arasında tutulduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Koyuncu, soğutmada ise durumun farklı olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
''Vücudun sıcaklığı 33 derece iken, içerinin sıcaklığı oldukça fazla soğutulmaya çalışılır. Cihaz 16-17 derecelere ayarlanır.
Ortam sıcaklığı 22-23 derece olsun diye bu yapılır. Cihaz sıcaklığı ile vücut sıcaklığı arasında büyük bir fark olmaktadır.
Yani, kişi ince giyinmişse, direkt soğutucunun karşısında ise vücudu devamlı ve hızlı ısı kaybedecektir. Çünkü ısı hareketi-transferi, ısının çok olduğu taraftan az olan tarafa doğru olur. Yani, cihaz 16-17 derecelik soğutma ile ortam ısısını ve dolayısıyla vücut ısısını düşürmeye çalışacaktır.''
'ÇALIŞAN, HASTALIĞA DOĞRU GİDECEKTİR'
Vücudun devamlı soğuğa maruz kalması durumunda derinin kuru-sıkı ve sert olacağını vurgulayan Koyuncu, şu bilgiyi verdi:
''Deri altı damarları daralacak, kan deveranı azalacak ve bozulacaktır. Çevredeki ısıyı normal tutmak için beyin ve diğer sistem organları devamlı çalışacak ancak bir müddet sonra yorulup SOS verecektir.
Isı düşüşü ile deri altı kaslar kasılacak ve sertleşecektir. Bu ise damarların ve sinirlerin baskı altında kalmasına sebep olacaktır.
Kas kasılması, kasın ve dolaylı olarak eklemin ve kişinin çalışmasını bozacak, çalışan hastalığa doğru gidecektir. Vücudun ısı dengesi değişince, sinir-hormon çalışması da zarar görecektir. Gerek organ sistemleri olarak ve gerekse psikolojik olarak, çalışan rahatsızlık duymaya başlayacaktır.''
Klimaların iş yeri hastalıklarını tetiklediğine de işaret eden Prof. Dr. Koyuncu, önlem alınması durumunda çalışanlarda zararın minimum düzeyde olacağını da belirtti.
‘ISI FARKI 10 DEREYİ AŞMAMALIDIR’
Prof. Dr. Halil Koyuncu, şöyle devam etti:
''Yazın sıcaklığının ve neminin arttığı bu dönemlerde önlem alınmalıdır. Genel çalışma alanlarının ortam sıcaklık dereceleri ile vücut sıcaklığı arasındaki ısı farkı 10 dereyi aşmamalıdır.
Cihazların ayarı buna göre yapılmalıdır. Ortam boyutlarına göre cihaz alınmalıdır. Kişilerin üzerine doğrudan hava akımı verilmemelidir. Ortam devamlı havalandırılmalı, cihaz bakımları düzenli yapılmalıdır. Gerektiğinde çalışanlar üzerlerine ısıyı korumak için ince ve bol giysiler alabilirler.''
Prof. Dr. Koyuncu, vücut ısı dengesi korunursa, iş yerinde işe bağlı hastalıkların da en aza indirilmiş olacağını da söyledi.