İlişkili Haberler
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” nedeniyle bugün pek çok yayın ve etkinliğin konusu kadınlar, onların hayat karşısındaki duruşları, uğradıkları haksızlıklar, yaşadıkları zorluklar ve maruz kaldıkları zorbalıklar oluyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da kadınların toplumsal ve özel hayatlarında yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekiliyor, çözüm önerileri üzerinde kafa yoruluyor. Ancak bazı gelişmeler olsa da ne yazık ki hem dünyada hem de Türkiye’de kadın olarak yaşamak hala zor!
Biz de bugün, iş ve özel hayatlarında birçok sorumlulukları bulunan, çok sayıda zorluğun üstesinden gelerek yaşamak zorunda bırakılan kadınların sağlıklarına ve onları hayattan en çok koparan hastalıklara dikkat çekmek istedik.
AİLELERİ İÇİN TEDAVİYİ ERTELEYEN KANSER HASTASI KADINLAR VAR!
Sağlıklı bir bedene ve ruha sahip kadınların hayat karşısında daha sağlam duracaklarına vurgu yapan Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Alper Can, kadınların yüklendikleri sorumluluklar nedeniyle zaman zaman sağlıklarını geri plana itebildiklerini belirtiyor, ailesi ve çocukları için sağlığını, yani hayatını ikinci plana koyan kadın hastalarının olduğunu söylüyor.
"Malesef bu tür vakalarımız oluyor. Toplumda kadınların erkeklere oranla daha fazla ve ağır sorumlulukları var. Örneğin; yakın zamanda pankreas nöroendokrin tümörü olan 40 yaşında kadın bir hastamızın, karaciğer nakli olup hastalıktan tamamen kurtulma sansı var. Fakat eşi ve çocuklarının sorumluluğundan dolayı 6-7 aydan bu yana karaciğer nakli olmak istemiyor. Bu ameliyatı olursa devam eden düzeninin aksayacağından endişe ediyor“ diyen Dr. Can, bu örnekteki gibi çok sayıda kadın hasta ile karşılaştıklarını belirtiyor.
KADINLAR HAYATLARINI NEDEN ERTELİYOR?
Kadınlar neden başkaları için kendi hayatlarını ikinci plana alıyor, bu davranış genel olarak psikoloji açısından nasıl değerlendirilebilir?
Bu durumun, kendini sürekli adama davranışı yani alturizm ile açıklanabileceğini ve altruizmin altında yatan en önemli unsurun da empati olduğunu söyleyen Öğretim Üyesi Psikolog Dr. Ferahim Yeşilyurt, “Kişi, empati duygusuyla zarar görse bile karşısındakine yardım etmeye çalışıyor. Empatinin dışında kültür, grubun büyüklüğü, kişilik ve mizaç yapısı da altruist davranışları etkiliyor” diyor.
Biz de bugün, iş ve özel hayatlarında birçok sorumlulukları bulunan, çok sayıda zorluğun üstesinden gelerek yaşamak zorunda bırakılan kadınların sağlıklarına ve onları hayattan en çok koparan hastalıklara dikkat çekmek istedik.
AİLELERİ İÇİN TEDAVİYİ ERTELEYEN KANSER HASTASI KADINLAR VAR!
Sağlıklı bir bedene ve ruha sahip kadınların hayat karşısında daha sağlam duracaklarına vurgu yapan Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Alper Can, kadınların yüklendikleri sorumluluklar nedeniyle zaman zaman sağlıklarını geri plana itebildiklerini belirtiyor, ailesi ve çocukları için sağlığını, yani hayatını ikinci plana koyan kadın hastalarının olduğunu söylüyor.
"Malesef bu tür vakalarımız oluyor. Toplumda kadınların erkeklere oranla daha fazla ve ağır sorumlulukları var. Örneğin; yakın zamanda pankreas nöroendokrin tümörü olan 40 yaşında kadın bir hastamızın, karaciğer nakli olup hastalıktan tamamen kurtulma sansı var. Fakat eşi ve çocuklarının sorumluluğundan dolayı 6-7 aydan bu yana karaciğer nakli olmak istemiyor. Bu ameliyatı olursa devam eden düzeninin aksayacağından endişe ediyor“ diyen Dr. Can, bu örnekteki gibi çok sayıda kadın hasta ile karşılaştıklarını belirtiyor.
KADINLAR HAYATLARINI NEDEN ERTELİYOR?
Kadınlar neden başkaları için kendi hayatlarını ikinci plana alıyor, bu davranış genel olarak psikoloji açısından nasıl değerlendirilebilir?
Bu durumun, kendini sürekli adama davranışı yani alturizm ile açıklanabileceğini ve altruizmin altında yatan en önemli unsurun da empati olduğunu söyleyen Öğretim Üyesi Psikolog Dr. Ferahim Yeşilyurt, “Kişi, empati duygusuyla zarar görse bile karşısındakine yardım etmeye çalışıyor. Empatinin dışında kültür, grubun büyüklüğü, kişilik ve mizaç yapısı da altruist davranışları etkiliyor” diyor.
"KENDİ HAKKINI BAŞKASINA VERMEK, ERDEM OLARAK ALGILANIYOR“
Dr. Yeşilyurt, geleneksel topluluklarda ve kadınlarda daha sık görülen altruistik davranışlarda; çıkar gözetilmeden yapılan fedakarlıkların, kendi hakkını başkasına vermenin, bir erdem olarak algılanıp toplumsal ödüle layık bulunduğunu söylüyerek, “Kendimizden fedakarlık yaptığımız insanlar genellikle aile bireyleri oluyor. Bunun altında yatan etken ise genlerimizi koruma altına alma bilincimiz. Ağırlıklı olarak yakın çevremiz ve aynı kültürü paylaştığımız kişileri daha çok düşünüyoruz, daha çok fedakarlıkta bulunuyoruz. Sosyobiyolojik görüşe göre kişi, altruist davranışlarla genlerini paylaştığı soyuna yardımcı oluyor ve bu yolla onlardan üreyecek kuşakların sayısını artırıyor” değerlendirmesini yapıyor.
KADIN KANSERLERİ NEDEN ARTIYOR?
Dr. Alper Can’ın verdiği bilgiye göre, son yıllarda kadınlarda görülen kanser vakalarında artış gözleniyor. Kadın kanserlerinin ilk sırasında meme kanseri bulunuyor. Her 8 kadından birinde görülen meme kanseri erkeklerin de kapısını çalabiliyor, dünyada her 100 erkekten biri, hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanıyor. Sadece kadınlarda görülen kanserler listesinde ise over (yumurtalık), endometrıum (rahim) ve serviks (rahim ağzı) kanserleri bulunuyor. Medikal Onkoloji Uzmanın özellikle vurgu yaptığı kanser türü ise genellikle geç teşhis edilen ve jinekolojik kanserler arasında en çok ölüme yol açan yumurtalık kanseri.
BELİRTİLERİ BEKLEMEYİN, RUTİN KONTROLÜ İHMAL ETMEYİN!
Yumurtalık kanserinin en belirgin belirtileri arasında karın ve kasık ağrısı, karında şişkinlik, kabızlık, vajinal kanama ile sık idrara çıkma var. Ancak bu belirtiler genellikle erken evrede değil ancak ileri evrelerde hastayı rahatsız ediyor. Erken teşhis için şart olan ise rutin doktor kontrolleri. Rutin kontrolün sinsi ilerleyen yumurtalık kanserinde daha büyük önem taşıdığını vurgulayan Dr. Can’a göre, sağlığını önemseyen tüm kadınların, evli ya da bekar olması fark etmeksizin, 6 ayda bir jinekoloji muayenesi yaptırması gerekiyor.
YUMURTALIK KANSERİ RİSKİNİ NELER ARTTIRIYOR?
Yumurtalık kanseri görülen hastaların %10-15’inde genetik yatkınlık olduğunu belirten Doç. Can, “Kadınların %1-2’sinde yumurtalık kanseri riski görülmektedir ve aile hikayesi son derece önemlidir. Sağlıklı diyet ve düzenli egzersiz yapan, güneş yolu ile D vitamini alan kadınlarda risk azalır. Çok ve/veya erken doğum yapan ve uzun süre emziren kadınlar da düşük risk grubundadır. Ayrıca 20-30 yaş arasında doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda yumurtalık kanseri riski %50 oranında azalır” ifadesini kullanıyor.
Dr. Yeşilyurt, geleneksel topluluklarda ve kadınlarda daha sık görülen altruistik davranışlarda; çıkar gözetilmeden yapılan fedakarlıkların, kendi hakkını başkasına vermenin, bir erdem olarak algılanıp toplumsal ödüle layık bulunduğunu söylüyerek, “Kendimizden fedakarlık yaptığımız insanlar genellikle aile bireyleri oluyor. Bunun altında yatan etken ise genlerimizi koruma altına alma bilincimiz. Ağırlıklı olarak yakın çevremiz ve aynı kültürü paylaştığımız kişileri daha çok düşünüyoruz, daha çok fedakarlıkta bulunuyoruz. Sosyobiyolojik görüşe göre kişi, altruist davranışlarla genlerini paylaştığı soyuna yardımcı oluyor ve bu yolla onlardan üreyecek kuşakların sayısını artırıyor” değerlendirmesini yapıyor.
KADIN KANSERLERİ NEDEN ARTIYOR?
Dr. Alper Can’ın verdiği bilgiye göre, son yıllarda kadınlarda görülen kanser vakalarında artış gözleniyor. Kadın kanserlerinin ilk sırasında meme kanseri bulunuyor. Her 8 kadından birinde görülen meme kanseri erkeklerin de kapısını çalabiliyor, dünyada her 100 erkekten biri, hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanıyor. Sadece kadınlarda görülen kanserler listesinde ise over (yumurtalık), endometrıum (rahim) ve serviks (rahim ağzı) kanserleri bulunuyor. Medikal Onkoloji Uzmanın özellikle vurgu yaptığı kanser türü ise genellikle geç teşhis edilen ve jinekolojik kanserler arasında en çok ölüme yol açan yumurtalık kanseri.
BELİRTİLERİ BEKLEMEYİN, RUTİN KONTROLÜ İHMAL ETMEYİN!
Yumurtalık kanserinin en belirgin belirtileri arasında karın ve kasık ağrısı, karında şişkinlik, kabızlık, vajinal kanama ile sık idrara çıkma var. Ancak bu belirtiler genellikle erken evrede değil ancak ileri evrelerde hastayı rahatsız ediyor. Erken teşhis için şart olan ise rutin doktor kontrolleri. Rutin kontrolün sinsi ilerleyen yumurtalık kanserinde daha büyük önem taşıdığını vurgulayan Dr. Can’a göre, sağlığını önemseyen tüm kadınların, evli ya da bekar olması fark etmeksizin, 6 ayda bir jinekoloji muayenesi yaptırması gerekiyor.
YUMURTALIK KANSERİ RİSKİNİ NELER ARTTIRIYOR?
Yumurtalık kanseri görülen hastaların %10-15’inde genetik yatkınlık olduğunu belirten Doç. Can, “Kadınların %1-2’sinde yumurtalık kanseri riski görülmektedir ve aile hikayesi son derece önemlidir. Sağlıklı diyet ve düzenli egzersiz yapan, güneş yolu ile D vitamini alan kadınlarda risk azalır. Çok ve/veya erken doğum yapan ve uzun süre emziren kadınlar da düşük risk grubundadır. Ayrıca 20-30 yaş arasında doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda yumurtalık kanseri riski %50 oranında azalır” ifadesini kullanıyor.
Gelişen görüntüleme ve tetkik yöntemlerinin yanı sıra genetik testlerin de yumurtalık kanseri teşhisinde kullanılabildiğini belirten Onkolog, genetik testlerin, yumurtalık kanseri riskleri hakkında bilgi verebildiğini söylüyor ve ekliyor: “Öte yandan risk grubundaki kadınlarda tüplerinin alınmasının % 50, rahmin alınmasının ise 1/3 oranında riski azalttığı öngörülmektedir. Aile hikayesi ve diğer etkenler eşliğinde bu cerrahi müdahaleler de değerlendirilebilir.”
“DÜNYA KADINLARLA GÜZEL!”
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile tüm kadınlarımıza kendilerini önemsemelerini ve sağlıklarını takip etmelerini önemle hatırlatmak isterim. Dünya kadınlarla güzel!” şeklinde konuşan Doç. Alper Can, “Kadınların sağlıklarına yatırım yapmaları açısından, hangi kontrolü, ne zaman ve hangi periyotlarda yaptırmaları gerekir?” şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtlıyor:
KADINLAR HANGİ KONTROLLERİ, NE ZAMAN YAPTIRMALI?
"Kadınlar için Dünya Sağlık Örgütü‘nün ve Sağlık Bakanlığı‘nın önerdiği kanser taramaları var. Buna göre;
- 20 -30 Yaş Arası: Kendi kendine meme muayenesi, 1-2 yılda bir meme muayenesi için doktor kontrolü, melanoma denilen cilt kanseri için tüm cildin ayna karşısında veya başkasının yardımıyla incelenmesi. Cinsel olarak aktif olduktan sonra 1-2 yılda bir kadın doğum uzmanı tarafından pap smeer testi,
- 30- 40 Yaş Arası Yukarıda Saydıklarıma Ek Olarak: Yüksek risk taşıyan kişilerde (ailesinde meme kanseri olanlar) meme ultrasonu,
- 40- 50 Yaş Arası Yukarıda Saydıklarıma Ek Olarak: 1-2 yılda bir mamografi,
- 50 ve üzeri yaşlarda ek olarak: Kolon kanseri taraması için 10 yılda bir kolonoskopi yapılmalı ve yıllık olarak gaitada gizli kan aranmalı. Akciğer kanseri taraması 55 yaşından sonra 30 yıldan uzun süre sigara kullananlar için anemnezi mevcut ise yıllık düşük doz bilgisayarlı tomografi yapılmalıdır.“
KORUNMASIZ CİNSEL İLİŞKİDEN KAÇININ!
Kadın kanserlerinde (özellikle meme ve serviks kanserlerinde) taramalar yapılarak erken tanı ile hastalıktan tamamen kurtulmak mümkün olabiliyor. Serviks kanserine HPV denilen virüs neden oluyor ve genellikle cinsel ilişki ile bulaşıyor. HPV’den korunmanın bir numaralı kuralı ise güvenli cinsel ilişki kurmak yani korunmak.
Bu noktada tek eşliliğin önemine vurgu yapan Dr. Can, „Aynı zamanda cinsel açıdan aktif olduktan sonra HPV aşısı yaptırmak da serviks kanserine karşı koruyucu etki göstermektedir“ diyor.
VİDEO: KENDİNİZİ ER-TE-LE-ME’YİN!
Türkiye Jinekoloji ve Obstetrik Derneği de (TJOD) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle “Kendini Er-te-le-me” sloganıyla bir film hazırladı. Dernek film ile sosyal medyada kadın sağlığını korumak ve geliştirmek için farkındalık yaratmayı hedefliyor.
“DÜNYA KADINLARLA GÜZEL!”
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile tüm kadınlarımıza kendilerini önemsemelerini ve sağlıklarını takip etmelerini önemle hatırlatmak isterim. Dünya kadınlarla güzel!” şeklinde konuşan Doç. Alper Can, “Kadınların sağlıklarına yatırım yapmaları açısından, hangi kontrolü, ne zaman ve hangi periyotlarda yaptırmaları gerekir?” şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtlıyor:
KADINLAR HANGİ KONTROLLERİ, NE ZAMAN YAPTIRMALI?
"Kadınlar için Dünya Sağlık Örgütü‘nün ve Sağlık Bakanlığı‘nın önerdiği kanser taramaları var. Buna göre;
- 20 -30 Yaş Arası: Kendi kendine meme muayenesi, 1-2 yılda bir meme muayenesi için doktor kontrolü, melanoma denilen cilt kanseri için tüm cildin ayna karşısında veya başkasının yardımıyla incelenmesi. Cinsel olarak aktif olduktan sonra 1-2 yılda bir kadın doğum uzmanı tarafından pap smeer testi,
- 30- 40 Yaş Arası Yukarıda Saydıklarıma Ek Olarak: Yüksek risk taşıyan kişilerde (ailesinde meme kanseri olanlar) meme ultrasonu,
- 40- 50 Yaş Arası Yukarıda Saydıklarıma Ek Olarak: 1-2 yılda bir mamografi,
- 50 ve üzeri yaşlarda ek olarak: Kolon kanseri taraması için 10 yılda bir kolonoskopi yapılmalı ve yıllık olarak gaitada gizli kan aranmalı. Akciğer kanseri taraması 55 yaşından sonra 30 yıldan uzun süre sigara kullananlar için anemnezi mevcut ise yıllık düşük doz bilgisayarlı tomografi yapılmalıdır.“
KORUNMASIZ CİNSEL İLİŞKİDEN KAÇININ!
Kadın kanserlerinde (özellikle meme ve serviks kanserlerinde) taramalar yapılarak erken tanı ile hastalıktan tamamen kurtulmak mümkün olabiliyor. Serviks kanserine HPV denilen virüs neden oluyor ve genellikle cinsel ilişki ile bulaşıyor. HPV’den korunmanın bir numaralı kuralı ise güvenli cinsel ilişki kurmak yani korunmak.
Bu noktada tek eşliliğin önemine vurgu yapan Dr. Can, „Aynı zamanda cinsel açıdan aktif olduktan sonra HPV aşısı yaptırmak da serviks kanserine karşı koruyucu etki göstermektedir“ diyor.
VİDEO: KENDİNİZİ ER-TE-LE-ME’YİN!
Türkiye Jinekoloji ve Obstetrik Derneği de (TJOD) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle “Kendini Er-te-le-me” sloganıyla bir film hazırladı. Dernek film ile sosyal medyada kadın sağlığını korumak ve geliştirmek için farkındalık yaratmayı hedefliyor.