Uzmanlar, makattaki kanamanın hemoroidal hastalığın belirtisi olabileceği gibi; başta bağırsak kanseri olmak üzere hayatı tehdit edici ya da anal yırtık gibi diğer hastalıkların da belirtisi olabileceğine dikkati çekiyor.
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Menteş, halk arasında ''basur'' ya da ''mayası'' olarak bilinen hemoroidin, anal kanaldaki yastıkcıkların sarkması ve sıkışarak kanaması ile karakterli yaygın bir hastalık olduğunu söyledi. Hastalığın ana nedeninin uzun süreli kabızlık olduğunu vurgulayan Menteş, kalıtımsal özelliklerinde en sık görülen etkenler arasında yer aldığını belirtti.
Menteş, hemoroidin esas nedeninin defekasyon (büyük abdest) alışkanlıklarındaki yanlışlar ve ıkınma olduğunun düşünüldüğünü ifade ederek, hastalığın toplumda çok yaygın görüldüğünü kaydetti.
Hemoroidin, iç ve dış hemoroit olmak üzere 2 tipi bulunduğunu anlatan Menteş, ''İç hemoroitler genelde ağrısız; dış hemoroitler ise ağrılıdır. Dış hemoroidde kan pıhtılaşırsa 'tromboze hemoroid' oluşur ve çok şiddetli ağrıya neden olur'' dedi.
Menteş, hemoroidde en sık görülen şikâyetlerin makattan kanama, makatta meme oluşması, bazen akıntı ve kaşıntı şeklinde olduğunu ifade ederek, tanının anal muayene ve rektoskopi (anal kanala ışıklı bir cihaz ile bakma) ile konulduğunu söyledi. Makattan kanamanın önemli bir şikâyet olduğunun altını çizen Menteş, bunun hemoroidal hastalığın belirtisi olabileceği gibi; başta barsak kanseri olmak üzere hayatı tehdit edici ya da anal yırtık gibi diğer hastalıkların da bulgusu olabileceğinin unutulmaması gerektiğini belirtti. Menteş, böyle bir durumda vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerektiği uyarısında bulundu.
HEMOROİDİN EN İYİ TEDAVİSİ KORUNMA
Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bahadır Ege de hemoroidin en iyi tedavisinin ''korunma'' olduğuna dikkati çekti. Ege'in verdiği bilgiye göre, korunmada şunlara dikkat edilmesi gerekiyor:
''-Düzenli beslenme (kepekli ekmek, bol meyve, sebze ve su)
- Tahriş yapıcı maddelerden (baharat, alkol, turşu) uzak durma
- Düzenli tuvalet alışkanlığı
- Fazla ıkınmama
- Ağır yük kaldırmama.''
Diğer taraftan, sigara içmek, alkol, aşırı kahve tüketimi ve obeziteninin (şişmanlık) de hemoroidal hastalık gelişimi ile anlamlı bir ilişkisi bulunuyor. Hastalara gerektiğinde posalı diyet uygulaması yaptırılıyor. Posalı diyet uygulaması hakkındaki kabul edilen görüş, hemoroidal hastalık tedavisinde diyetin gerekli ve iyileşmeye katkı sağladığı, fakat diğer tedavi yöntemleriyle desteklenmesi yönünde gösteriliyor. Yani, tek başına diyet uygulaması hemoroidal hastalığın tedavisi için çözüm olmuyor.
KOLONOSKOPİ MUTLAKA YAPILMALI
Hemoroidin ''Skleroterapi'' (iğne ile kurutma), ''band ligasyonu'' ve cerrahi tedavisi mümkün. En uygun yönteme hasta ve hekimin birlikte karar vermesi gerekiyor. İlk aşamada, hastalığın kesin tanısının konulması ve evresinin belirlenmesi gerekiyor. Bu belirtilerin altında yatan kanser, kolit gibi daha önemli bir patolojinin atlanmaması ya da ekarte edilebilmesi için hemen her zaman bazı ''Kolonoskopi'' gibi endoskopik tetkiklerin de yapılması zorunlu tutuluyor.
Hemoroidal hastalığın tanısı kesinleştirildikten sonra uygulanacak tedavi, hastalığın evresine göre değişiyor. Çoğu erken evre vakalarda (evre 1-2); bazı diyet önerileri, dışkılama alışkanlıklarının düzeltilmesi, bazı bitkisel katkılar ve/veya bazı ilaçlar ile tedavi ediliyor. Daha ileri evrelerde (evre 2-3) ise sarkan hemoroidal dokuların sabitlenerek hastalığın yok edilmesine yönelik anoskopik bazı girişimlere başvuruluyor.
TEDAVİ EVREYE GÖRE BELİRLENİYOR
Bu girişimler, aynı endoskopi gibi ayaktan (hastaneye yatırılmadan) uygulanıyor. Kurutucu madde injeksiyonu (injeksiyon skleroterapi), band ligasyonu ve infrared laser uygulaması yöntemlerinin ustaca uygulandıklarında tedavi başarıları yüksek gösteriliyor. Tamamen ağrısız olan bu yöntemlerle pek çok hastada ameliyat gerekliliği ekarte ediliyor.
Çok ilerlemiş vakalarda (evre 4) ve kombine iç ve dış hemoroidlerin varlığında da cerrahi tedavi gerekebiliyor. Bu bölge ameliyatlarının ağrılı olması nedeniyle, son yıllarda geliştirilen bazı yeni teknolojiler kullanılıyor. Ultrasonik dissektör (LASER) ya da PPH stapler kullanarak gerçekleştirilen ameliyatlar sonrası başarı oranı ve hasta konforu son derece yüksek olarak gösteriliyor.
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Menteş, halk arasında ''basur'' ya da ''mayası'' olarak bilinen hemoroidin, anal kanaldaki yastıkcıkların sarkması ve sıkışarak kanaması ile karakterli yaygın bir hastalık olduğunu söyledi. Hastalığın ana nedeninin uzun süreli kabızlık olduğunu vurgulayan Menteş, kalıtımsal özelliklerinde en sık görülen etkenler arasında yer aldığını belirtti.
Menteş, hemoroidin esas nedeninin defekasyon (büyük abdest) alışkanlıklarındaki yanlışlar ve ıkınma olduğunun düşünüldüğünü ifade ederek, hastalığın toplumda çok yaygın görüldüğünü kaydetti.
Hemoroidin, iç ve dış hemoroit olmak üzere 2 tipi bulunduğunu anlatan Menteş, ''İç hemoroitler genelde ağrısız; dış hemoroitler ise ağrılıdır. Dış hemoroidde kan pıhtılaşırsa 'tromboze hemoroid' oluşur ve çok şiddetli ağrıya neden olur'' dedi.
Menteş, hemoroidde en sık görülen şikâyetlerin makattan kanama, makatta meme oluşması, bazen akıntı ve kaşıntı şeklinde olduğunu ifade ederek, tanının anal muayene ve rektoskopi (anal kanala ışıklı bir cihaz ile bakma) ile konulduğunu söyledi. Makattan kanamanın önemli bir şikâyet olduğunun altını çizen Menteş, bunun hemoroidal hastalığın belirtisi olabileceği gibi; başta barsak kanseri olmak üzere hayatı tehdit edici ya da anal yırtık gibi diğer hastalıkların da bulgusu olabileceğinin unutulmaması gerektiğini belirtti. Menteş, böyle bir durumda vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerektiği uyarısında bulundu.
HEMOROİDİN EN İYİ TEDAVİSİ KORUNMA
Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bahadır Ege de hemoroidin en iyi tedavisinin ''korunma'' olduğuna dikkati çekti. Ege'in verdiği bilgiye göre, korunmada şunlara dikkat edilmesi gerekiyor:
''-Düzenli beslenme (kepekli ekmek, bol meyve, sebze ve su)
- Tahriş yapıcı maddelerden (baharat, alkol, turşu) uzak durma
- Düzenli tuvalet alışkanlığı
- Fazla ıkınmama
- Ağır yük kaldırmama.''
Diğer taraftan, sigara içmek, alkol, aşırı kahve tüketimi ve obeziteninin (şişmanlık) de hemoroidal hastalık gelişimi ile anlamlı bir ilişkisi bulunuyor. Hastalara gerektiğinde posalı diyet uygulaması yaptırılıyor. Posalı diyet uygulaması hakkındaki kabul edilen görüş, hemoroidal hastalık tedavisinde diyetin gerekli ve iyileşmeye katkı sağladığı, fakat diğer tedavi yöntemleriyle desteklenmesi yönünde gösteriliyor. Yani, tek başına diyet uygulaması hemoroidal hastalığın tedavisi için çözüm olmuyor.
KOLONOSKOPİ MUTLAKA YAPILMALI
Hemoroidin ''Skleroterapi'' (iğne ile kurutma), ''band ligasyonu'' ve cerrahi tedavisi mümkün. En uygun yönteme hasta ve hekimin birlikte karar vermesi gerekiyor. İlk aşamada, hastalığın kesin tanısının konulması ve evresinin belirlenmesi gerekiyor. Bu belirtilerin altında yatan kanser, kolit gibi daha önemli bir patolojinin atlanmaması ya da ekarte edilebilmesi için hemen her zaman bazı ''Kolonoskopi'' gibi endoskopik tetkiklerin de yapılması zorunlu tutuluyor.
Hemoroidal hastalığın tanısı kesinleştirildikten sonra uygulanacak tedavi, hastalığın evresine göre değişiyor. Çoğu erken evre vakalarda (evre 1-2); bazı diyet önerileri, dışkılama alışkanlıklarının düzeltilmesi, bazı bitkisel katkılar ve/veya bazı ilaçlar ile tedavi ediliyor. Daha ileri evrelerde (evre 2-3) ise sarkan hemoroidal dokuların sabitlenerek hastalığın yok edilmesine yönelik anoskopik bazı girişimlere başvuruluyor.
TEDAVİ EVREYE GÖRE BELİRLENİYOR
Bu girişimler, aynı endoskopi gibi ayaktan (hastaneye yatırılmadan) uygulanıyor. Kurutucu madde injeksiyonu (injeksiyon skleroterapi), band ligasyonu ve infrared laser uygulaması yöntemlerinin ustaca uygulandıklarında tedavi başarıları yüksek gösteriliyor. Tamamen ağrısız olan bu yöntemlerle pek çok hastada ameliyat gerekliliği ekarte ediliyor.
Çok ilerlemiş vakalarda (evre 4) ve kombine iç ve dış hemoroidlerin varlığında da cerrahi tedavi gerekebiliyor. Bu bölge ameliyatlarının ağrılı olması nedeniyle, son yıllarda geliştirilen bazı yeni teknolojiler kullanılıyor. Ultrasonik dissektör (LASER) ya da PPH stapler kullanarak gerçekleştirilen ameliyatlar sonrası başarı oranı ve hasta konforu son derece yüksek olarak gösteriliyor.