Kişinin yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşüren sinüzit, kronikleştiği zaman son derece rahatsız edici olan, özel ve sosyal sorunlara sebebiyet veren ağız kokusuna da neden olabiliyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Murat Enöz, sinüzit ve tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri veriyor:
“Sinüzit, yüz iskeletindeki kemik boşluklardan olan paranazal sinüslerin cidarlarının iltihabı olarak tanımlanmaktadır. Genellikle virüslerin neden olduğu bir üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası gelişen bakteriyel enfeksiyonlar sonucu ortaya çıkmaktadır. Hastalığın tanısı, doktor tarafından yapılan muayenede hastanın ateşinin saptanması, burun içerisinde ve geniz arkasında iltihabi akıntının görülmesi ya da istenilen radyolojik görüntüleme tekniklerinde sinüslerin tam kapalı olarak görülmesi ve hava-sıvı seviyelerinin olduğunun görülmesi gibi bulguların varlığı ile konulur.
Sinüzit, akut ve kronik olarak iki alt başlık altında tanımlanır ve tedavi edilir. Akut sinüzit yeni bir üst solunum yolu enfeksiyonu olarak anlaşılmaktadır. Yani basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası ortaya çıkabilen; ateş, iltihabi burun ve geniz akıntısı gibi belirtileri olan hastalık anlamındadır. Bu hastalık genellikle antibiyotik, grip ilaçları, okyanus suları ile burun lavajı gibi basit tedaviler ile düzelmektedir. Alerjik bünyesi olan hastalarda bu tedaviye ek olarak alerji ile ilgili tablet ve burun spreyleri de eklenebilmektedir.
BAŞ AĞRISI, HALSİZLİK VE AĞIZ KOKUSU YAPABİLİR
Kronik sinüzit ise daha eski, belirtilerin 3 aydan daha uzun sürdüğü, burun akıntısı, yüz ağrısı, baş ağrısı, gece öksürük atakları, halsizlik, ağız kokusu gibi çok çeşitli belirtiler ile seyreden bir hastalıktır. Bu belirtilerin hangilerinin ortaya çıkabileceği, hastanın bağışıklık sisteminin yanıtına, hastalık etkeni virüs, mantar ya da bakterinin özelliklerine, hastalığın ortaya çıkmasına neden olan anatomik kitlesel etkenlerin varlığına göre değişmektedir. Bu hastalığın tanısı ve tedavisi akut sinüzitten daha karmaşıktır.
MUTLAKA BİR KBB UZMANINA GÖRÜNÜN
Alerji, burun içi kıkırdak eğrilikleri, burun içi kitlelerin varlığı, bağışıklık sistemini etkileyebilen hastalıkların varlığı gibi çok çeşitli nedenlere bağlı olarak bu hastalık ortaya çıkmaktadır. Kronik sinüzit tedavisinde sadece ağızdan verilen ilaçlar çoğunlukla yeterli olmamakta ve hastalığın ortaya çıkmasına neden olan tüm etkenler araştırılarak tedavi şeması düzenlenmektedir. Kronik sinüzitli bir hastanın tedavisi kulak burun boğaz uzmanı tarafından yapılan ayrıntılı bir muayene sonrası planlanmalıdır.
CERRAHİ TEDAVİ NE ZAMAN ÖNERİLİR?
Kronik sinüzitli hastalarda alerji testleri yapılıp, kulak burun ve boğaz muayenesi sonrası burun içi kıkırdak eğriliği (septum deviasyon), burun içi etler (konkalar) ve polipler ile ilgili operasyonlar gerçekleştirilir. Kronik sinüzitli hastaların tedavisini kolaylaştırmak, iltihabi akıntı ile dolu olan sinüsleri yeniden havalandırmak amacıyla son yıllarda tanımlanan “Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi” de kronik sinüzitli hastalarda uygulanır. Özellikle burun içerisinde yaygın polipleri olan ve alerjik bünyeli hastalarda kesin tedavi olmasa da medikal tedavinin etkinliğini artırmak amacıyla bu cerrahi yöntem önerilmektedir.”
“Sinüzit, yüz iskeletindeki kemik boşluklardan olan paranazal sinüslerin cidarlarının iltihabı olarak tanımlanmaktadır. Genellikle virüslerin neden olduğu bir üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası gelişen bakteriyel enfeksiyonlar sonucu ortaya çıkmaktadır. Hastalığın tanısı, doktor tarafından yapılan muayenede hastanın ateşinin saptanması, burun içerisinde ve geniz arkasında iltihabi akıntının görülmesi ya da istenilen radyolojik görüntüleme tekniklerinde sinüslerin tam kapalı olarak görülmesi ve hava-sıvı seviyelerinin olduğunun görülmesi gibi bulguların varlığı ile konulur.
Sinüzit, akut ve kronik olarak iki alt başlık altında tanımlanır ve tedavi edilir. Akut sinüzit yeni bir üst solunum yolu enfeksiyonu olarak anlaşılmaktadır. Yani basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası ortaya çıkabilen; ateş, iltihabi burun ve geniz akıntısı gibi belirtileri olan hastalık anlamındadır. Bu hastalık genellikle antibiyotik, grip ilaçları, okyanus suları ile burun lavajı gibi basit tedaviler ile düzelmektedir. Alerjik bünyesi olan hastalarda bu tedaviye ek olarak alerji ile ilgili tablet ve burun spreyleri de eklenebilmektedir.
BAŞ AĞRISI, HALSİZLİK VE AĞIZ KOKUSU YAPABİLİR
Kronik sinüzit ise daha eski, belirtilerin 3 aydan daha uzun sürdüğü, burun akıntısı, yüz ağrısı, baş ağrısı, gece öksürük atakları, halsizlik, ağız kokusu gibi çok çeşitli belirtiler ile seyreden bir hastalıktır. Bu belirtilerin hangilerinin ortaya çıkabileceği, hastanın bağışıklık sisteminin yanıtına, hastalık etkeni virüs, mantar ya da bakterinin özelliklerine, hastalığın ortaya çıkmasına neden olan anatomik kitlesel etkenlerin varlığına göre değişmektedir. Bu hastalığın tanısı ve tedavisi akut sinüzitten daha karmaşıktır.
MUTLAKA BİR KBB UZMANINA GÖRÜNÜN
Alerji, burun içi kıkırdak eğrilikleri, burun içi kitlelerin varlığı, bağışıklık sistemini etkileyebilen hastalıkların varlığı gibi çok çeşitli nedenlere bağlı olarak bu hastalık ortaya çıkmaktadır. Kronik sinüzit tedavisinde sadece ağızdan verilen ilaçlar çoğunlukla yeterli olmamakta ve hastalığın ortaya çıkmasına neden olan tüm etkenler araştırılarak tedavi şeması düzenlenmektedir. Kronik sinüzitli bir hastanın tedavisi kulak burun boğaz uzmanı tarafından yapılan ayrıntılı bir muayene sonrası planlanmalıdır.
CERRAHİ TEDAVİ NE ZAMAN ÖNERİLİR?
Kronik sinüzitli hastalarda alerji testleri yapılıp, kulak burun ve boğaz muayenesi sonrası burun içi kıkırdak eğriliği (septum deviasyon), burun içi etler (konkalar) ve polipler ile ilgili operasyonlar gerçekleştirilir. Kronik sinüzitli hastaların tedavisini kolaylaştırmak, iltihabi akıntı ile dolu olan sinüsleri yeniden havalandırmak amacıyla son yıllarda tanımlanan “Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi” de kronik sinüzitli hastalarda uygulanır. Özellikle burun içerisinde yaygın polipleri olan ve alerjik bünyeli hastalarda kesin tedavi olmasa da medikal tedavinin etkinliğini artırmak amacıyla bu cerrahi yöntem önerilmektedir.”