Açık renkleri koyulaştırmanın zor ancak koyu alanları açarak cilt rengini eşitlemenin mümkün olduğunu söyleyen Estetik Cerrah Prof. Dr. Reha Yavuzer’e göre, cilt rengini eşitlemede kullanılabilecek yöntemlerden biri de peeling.
Düşük asit oranlarıyla yapılan peelingin yanı sıra yoğun asitlerin kullanıldığı daha agresif yöntemlerin de olduğunu aktaran Prof. Yavuzer, lazer tedavilerinin de iyi bir seçenek olduğunu vurguluyor ve şu bilgileri aktarıyor: “Glikolik asit gibi bildiğimiz asitlerin yanında kolik asit gibi renk açımı için kullanılan peeling ajanları sadece leke açmak ya da cilt rengini düzenlemek için kullanılabilir. Peelinge ek olarak cilt renginin homojenize edilmesinde lazer tedavilerinden de yararlanabiliriz. Değişik dalga boyları ile cildin üst tabakasını soyarak alttan gelen taze, canlı, daha parlak ve rengi açık deriyle yenilenmesini ve rengini eşitlemeyi sağlamak lazer tedavileri ile mümkün olur. Lazer tedavisi tüm yüze uygulanabileceği gibi sadece lekeli alanlara da yapılabilir. Bu yöntem lekelerin yoğun ve derin olduğu hastalarda birkaç seans uygulanınca olumlu sonuç verir.”
Güneşe uzun süreli maruz kalmak ya da genetik nedenlerden dolayı tedaviden sonra lekelerin tekrarlama riski olduğunu vurgulayan Yavuzer, “Yaz mevsimi sonrası cildin tekrar bakımdan geçirilmesi ve bu uygulamaların düzenli olarak senede bir veya ihtiyaca göre iki senede bir kez tekrarlanması, eşitlenmiş tek rengin korunması açısından önemli” diyor.
LEKE TEDAVİSİNDE CİLT İNCELMESİNE DİKKAT
Hem lazer uygulamalarının hem de peelingin ciltte az da olsa inceltici etki yarattığını hatırlatan Yavuzer’e göre, bu incelemeler gereğinden fazla olduğunda cildin yıpranma süreci hızlanıyor ve ince cilt daha hızlı kırışıyor. Bu nedenle uygulama derinliğine cilt tipine göre karar vermek önem kazanıyor.
Bu uygulamaların çok sık yapılmaması uyarısında bulunan Yavuzer’in dikkat çektiği bir nokta da metabolizma dengesinin korunması: “İnce ciltte bu uygulamalara ek olarak alttaki kolojen yapısını destekleyici kombin tedaviler uygulanabilir. İşlem yapılan bölgelerin dolgularla, hiyeronik asitle, yağ dokusuyla desteklenmesi ya da vitamin ve mezoterapiyle metabolizmanın dengeye oturtulması gerekebilir.”
Estetik Cerrah Prof. Dr. Reha Yavuzer, beslenme veya bazı ek ürünlerle cildin dayanıklı hale getirilmesinin de önem taşıdığını söylüyor.
Düşük asit oranlarıyla yapılan peelingin yanı sıra yoğun asitlerin kullanıldığı daha agresif yöntemlerin de olduğunu aktaran Prof. Yavuzer, lazer tedavilerinin de iyi bir seçenek olduğunu vurguluyor ve şu bilgileri aktarıyor: “Glikolik asit gibi bildiğimiz asitlerin yanında kolik asit gibi renk açımı için kullanılan peeling ajanları sadece leke açmak ya da cilt rengini düzenlemek için kullanılabilir. Peelinge ek olarak cilt renginin homojenize edilmesinde lazer tedavilerinden de yararlanabiliriz. Değişik dalga boyları ile cildin üst tabakasını soyarak alttan gelen taze, canlı, daha parlak ve rengi açık deriyle yenilenmesini ve rengini eşitlemeyi sağlamak lazer tedavileri ile mümkün olur. Lazer tedavisi tüm yüze uygulanabileceği gibi sadece lekeli alanlara da yapılabilir. Bu yöntem lekelerin yoğun ve derin olduğu hastalarda birkaç seans uygulanınca olumlu sonuç verir.”
Güneşe uzun süreli maruz kalmak ya da genetik nedenlerden dolayı tedaviden sonra lekelerin tekrarlama riski olduğunu vurgulayan Yavuzer, “Yaz mevsimi sonrası cildin tekrar bakımdan geçirilmesi ve bu uygulamaların düzenli olarak senede bir veya ihtiyaca göre iki senede bir kez tekrarlanması, eşitlenmiş tek rengin korunması açısından önemli” diyor.
LEKE TEDAVİSİNDE CİLT İNCELMESİNE DİKKAT
Hem lazer uygulamalarının hem de peelingin ciltte az da olsa inceltici etki yarattığını hatırlatan Yavuzer’e göre, bu incelemeler gereğinden fazla olduğunda cildin yıpranma süreci hızlanıyor ve ince cilt daha hızlı kırışıyor. Bu nedenle uygulama derinliğine cilt tipine göre karar vermek önem kazanıyor.
Bu uygulamaların çok sık yapılmaması uyarısında bulunan Yavuzer’in dikkat çektiği bir nokta da metabolizma dengesinin korunması: “İnce ciltte bu uygulamalara ek olarak alttaki kolojen yapısını destekleyici kombin tedaviler uygulanabilir. İşlem yapılan bölgelerin dolgularla, hiyeronik asitle, yağ dokusuyla desteklenmesi ya da vitamin ve mezoterapiyle metabolizmanın dengeye oturtulması gerekebilir.”
Estetik Cerrah Prof. Dr. Reha Yavuzer, beslenme veya bazı ek ürünlerle cildin dayanıklı hale getirilmesinin de önem taşıdığını söylüyor.