Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Bölümü'nün kurucusu olan eşi Prof. Dr. Emin Faik Üstün'ü 1973 yılında kaybeden Prof. Dr. Esin Emin Üstün, altıncı kitabı 'Gücünü Yalnızlığından Alan Bir Ömür'ü eylül ayında okuyucusuyla buluşturdu. Kitaplarını özellikle günlüklerinden alıntılar yaparak hazırladığını anlatan Dr. Esin Emin Üstün, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Bölümü'nün ilk asistanı, ilk doçenti, ilk profesörü ve 15 yıl süresince ilk ana bilim dalı başkanlığı görevlerinde bulunduğunu söyledi. Türkiye'deki ilk kadın radyoloji öğretim üyesi olduğunu ve tüm görevleriyle gurur duyduğunu söyleyen Üstün, son kitabında 'kanser de bir kader mi' diye sordu. Yaşamı boyunca kanser hastalarıyla sürekli iç içe olan ve eşi Prof. Dr. Emin Faik Üstün'ü de lenf kanseri nedeniyle kaybeden Üstün, şunları söyledi:
"1982 yılına kadar Türkiye'de bir mamografi cihazı yoktu. 1966'da Paris'e gittim ve döndüğümde Ege Üniversitesi'nde bir mamografi ünitesi kurulması için büyük uğraş verdim. Çünkü kanser hastalarının acılarını onlarla birlikte yaşadım. Ülkemizde eşi, çocukları ve ailesiyle iç içe olup bu hastalıkla mücadele eden bazı kadınlar şanslı iken, bu hastalıkla tanışan bazı kadınlar da yola yalnız devam etmek zorunda kalıyor. Kanser kadının suçu değil. Bir prostat kanserli erkeğin yaşamı boyunca eşi tarafından terk edildiğini hiç duymadım. Ülkemizde kadın erkek tutumları ne yazık ki farklı. Gücünü Yalnızlığından Alan Bir Ömür kitabım bir başkaldırıdır. Eşim de var kitabın içinde. Onu kaybedeli 45 yıl oldu. Bu kitabımda yalnızlığı nasıl başardığımı anlattım. Bütün Dünya dergisi bu kitabı kapak konusu yaptı."
EŞİNİN İSMİNİ YAŞATIYOR
Eşiyle üniversite öğrencisiyken evlendiğini ve onu kaybettiği için 36 yaşından itibaren yalnız yaşamak zorunda kaldığını söyleyen Esin Emin Üstün, 1976 yılında mahkeme kararıyla eşinin adını kullanmaya başladığını belirterek, "Eşim ve aynı zamanda hocam, Ege Üniversitesi Radyoloji Ünitesi'ni Tepecik'te kurmuştu ve ondan sonra uzun yaşamadı. 1974'ün mart ayında ünite Ege Üniversitesi'ndeki şimdiki yerine taşındı. O zaman hoca hayatta değildi. Ama bütün binaların yapımında çok büyük emeği var. Ona bir vefa borcum vardı. Mahkeme kararıyla onun ismini kendi ismime ekledim. Onun ismini yaşattım. Sonsuza kadar devam edecek bir sevgi vardı aramızda" dedi.
"1982 yılına kadar Türkiye'de bir mamografi cihazı yoktu. 1966'da Paris'e gittim ve döndüğümde Ege Üniversitesi'nde bir mamografi ünitesi kurulması için büyük uğraş verdim. Çünkü kanser hastalarının acılarını onlarla birlikte yaşadım. Ülkemizde eşi, çocukları ve ailesiyle iç içe olup bu hastalıkla mücadele eden bazı kadınlar şanslı iken, bu hastalıkla tanışan bazı kadınlar da yola yalnız devam etmek zorunda kalıyor. Kanser kadının suçu değil. Bir prostat kanserli erkeğin yaşamı boyunca eşi tarafından terk edildiğini hiç duymadım. Ülkemizde kadın erkek tutumları ne yazık ki farklı. Gücünü Yalnızlığından Alan Bir Ömür kitabım bir başkaldırıdır. Eşim de var kitabın içinde. Onu kaybedeli 45 yıl oldu. Bu kitabımda yalnızlığı nasıl başardığımı anlattım. Bütün Dünya dergisi bu kitabı kapak konusu yaptı."
EŞİNİN İSMİNİ YAŞATIYOR
Eşiyle üniversite öğrencisiyken evlendiğini ve onu kaybettiği için 36 yaşından itibaren yalnız yaşamak zorunda kaldığını söyleyen Esin Emin Üstün, 1976 yılında mahkeme kararıyla eşinin adını kullanmaya başladığını belirterek, "Eşim ve aynı zamanda hocam, Ege Üniversitesi Radyoloji Ünitesi'ni Tepecik'te kurmuştu ve ondan sonra uzun yaşamadı. 1974'ün mart ayında ünite Ege Üniversitesi'ndeki şimdiki yerine taşındı. O zaman hoca hayatta değildi. Ama bütün binaların yapımında çok büyük emeği var. Ona bir vefa borcum vardı. Mahkeme kararıyla onun ismini kendi ismime ekledim. Onun ismini yaşattım. Sonsuza kadar devam edecek bir sevgi vardı aramızda" dedi.
14 YAŞINDA HEKİM OLMAYA KARAR VERDİ
İnsanlarla ilgili bir mesleği seçtiği için çok mutlu olduğunu dile getiren ve iki oğlunun da hekim olması nedeniyle büyük bir mutluluk yaşadığını söyleyen Esin Emin Üstün, hekim olmaya 14 yaşındayken tüberküloz hastalığı nedeniyle karar verdiğini belirtti. Ortaokul yıllarından itibaren antitüberküloz tedavisi görmediği için hastalığının uzun sürdüğünü anlatan Üstün şöyle konuştu:
"Hastalığım süresince bazı tıbbi hatalar yapıldı. Ben bunu daha sonra net olarak anladım. Ortaokulda bir yıl hastalığım nedeniyle okula ara verdim. O yıllarda 'Ben hekim olmalıyım' dedim. Malatya Lisesi'nden mezun oldum ve sonra hedefime ulaştım. Tıp Fakültesi öğrenimi sırasında tüberküloz nüksetti. Beşinci sınıfta sıkıntılarım oldu. Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ndeki hocalara başvurdum. Bir yılda gün aşırı damardan kalsiyum iğnesi aldım ve hastalık stabilize hale geldi. İnsanlarla ilgili bir mesleği seçtiğim için çok mutluyum. Ömrüm yettiğince mesleki anılarımı yazmaya devam etmek istiyorum."
İnsanlarla ilgili bir mesleği seçtiği için çok mutlu olduğunu dile getiren ve iki oğlunun da hekim olması nedeniyle büyük bir mutluluk yaşadığını söyleyen Esin Emin Üstün, hekim olmaya 14 yaşındayken tüberküloz hastalığı nedeniyle karar verdiğini belirtti. Ortaokul yıllarından itibaren antitüberküloz tedavisi görmediği için hastalığının uzun sürdüğünü anlatan Üstün şöyle konuştu:
"Hastalığım süresince bazı tıbbi hatalar yapıldı. Ben bunu daha sonra net olarak anladım. Ortaokulda bir yıl hastalığım nedeniyle okula ara verdim. O yıllarda 'Ben hekim olmalıyım' dedim. Malatya Lisesi'nden mezun oldum ve sonra hedefime ulaştım. Tıp Fakültesi öğrenimi sırasında tüberküloz nüksetti. Beşinci sınıfta sıkıntılarım oldu. Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ndeki hocalara başvurdum. Bir yılda gün aşırı damardan kalsiyum iğnesi aldım ve hastalık stabilize hale geldi. İnsanlarla ilgili bir mesleği seçtiğim için çok mutluyum. Ömrüm yettiğince mesleki anılarımı yazmaya devam etmek istiyorum."