İlişkili Haberler
Askerliği sırasında kendisine böbrek yetmezliği teşhisi konduğunu ve İstanbul'da tedavi gördüğünü belirten Güney Yeşil, yıllarca diyaliz makinesine bağlı yaşamak durumunda kaldığını ve rahat beslenemediğini ifade etti.
Diyalizle geçen 4 yılın ardından böbrek nakliyle sağlığına kavuştuğunu söyleyen Yeşil, tarifsiz mutluluk yaşadığını dile getirdi.
Güney Yeşil, nakilden önce yaşadıklarını, "Diyaliz makinası öyle bir hayat ki ölüden bir farkın kalmıyor. Diyalize girdiğin günler hayatından tamamen siliniyor. Haftanın 3 günü o makinaya bağlanmak zorundasın. Onsuz yaşama ihtimalin sıfır açıkçası. Rahat rahat hayatını yaşayamıyorsun." şeklinde dile getirdi.
Şimdi rahat rahat sıvı tüketebildiğini belirten Yeşil, şöyle devam etti:
"Şu an eskisinden iyiyim. Günde yaklaşık 2-2,5 litre su içebiliyorum. Çorbamı içebiliyorum, meyvemi yiyebiliyorum. İstediğim yemeği yiyebiliyorum. Organ nakli Türkiye’de çok çok az. Bunu biraz daha geliştirmemiz lazım. Kadavradan önemli bizim için açıkçası. Kimsenin başına gelmeden o organı bağışlamıyor. Ölümden sonra zaten organlar çürüyüp gidiyor. Yani kimseye bir yararı olmuyor. Sizin başınıza gelmeden organ bağışı yapın ki o kadar kişi var organ bağışı bekleyen hepsinin hayatı kurtulsun. Rahat rahat herkes su içsin, yürüsün, eğlensin. Ben bu 4 sene, diyalize girdiğim süre boyunca ne evlenmeyi düşündüm ne rahat rahat işe gittim ne mezun olduğum bölümü yapabildim. Adamakıllı çalışamadım da. Organ nakli yapalım ki herkes rahat rahat yaşasın."
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Merkezi Müdürü Doç. Dr. Cabir Alan da organ bağışının önemini vurguladı.
Böbrek nakli ile sağlığına kavuşan Güney Yeşil'in yaşadığı sürece ilişkin bilgi veren Alan, şunları kaydetti:
"Hastamız 4 yıldır diyalize giriyordu. Çeşitli merkezlere başvurdu ancak böbrek çıkmadığı için hayatını idamesi açısından diyaliz makinası çok önemli bir yere sahipti. Diyaliz geçici bir tedavidir. Bu işin en nihai tedavisi organ naklidir, böbrek naklidir. Güney Bey gibi ülkemizde organ bekleyen pek çok hastamız var. Bu hastaların çok büyük bir kısmı daha organ sırası gelmeden hayatını kaybetmektedir. Güney Bey'e bundan 2 ay önce böbrek nakli yaptık. Genç hastamız, yüzünün renginden, hayata bakış açısından baştan sonra her şey yeniden başladı, hayata yeniden tutundu. Güney Bey gibi pek çok hastamızın umudu bağışlanan organlardır. Ben vatandaşlarımızı, genç insanlarımızın hayata tutunması için organ bağışı yapmaya teşvik ediyorum."
YILDA 5 BİN HASTA NAKİL LİSTESİNE GİRİYOR
Organ naklinin çeşitli nedenlere bağlı olarak fonksiyonlarını yitirmiş organların yerine yenisinin yerleştirilmesi işlemi olduğunu ifade eden Cabir Alan, canlı vericiden ve kadavradan organ temin edildiğini anlattı. Alan, "Türkiye’de kadavra nakil dediğimiz oran oldukça düşük seviyededir. Genellikle canlıdan canlıya nakiller söz konusudur." dedi.
Kadavradan bağış oranlarının Avrupa’da milyonda 35-40 iken bu oranın Türkiye'de 3-4 olduğunu aktaran Doç. Dr. Alan, şunları kaydetti:
"Düşünün ki sadece 80-90 bin hastamız ülkemizde diyaliz makinasına bağlı hayata tutunmaya çalışıyor. Bunlardan 1000 ila 1500'ü böbrek nakli olarak hayata devam ediyor. Geri kalan yüzde 50’si maalesef diyaliz ve buna bağlı komplikasyondan hayatını kaybetmektedir. Ünitemizde son 1,5 yıl içinde 100’e yakın hastamıza böbrek nakli sağlayarak, yaparak hayata tutunmasını sağladık. Ancak ünitemizde böbrek nakli bekleyen 400'ün üzerinde hasta var. Bu sayı her geçen gün artmakta. Yılda 5 bin hasta nakil listesine girmektedir. Dolayısıyla bağış oranı yıllık 500, eklenen hasta sayısı 5 bin. Aradaki oran oldukça fazla. Bunun tek nedeni organ bağışının yetersiz olması. Ben vatandaşlarımızdan organ bağışı konusuna duyarlı olmalarını istiyorum. Bir organ bir hayat, bir hayat bir gelecektir. Pek çok hastamız organ nakli bekleme sırasında hayatını kaybetmektedir. Bir gün hepimizin başına gelebilir. Hiç kimse 'Bana bir şey olmaz' demesin. Bu işin garantisi yok. Organ bağışlama riski organ bekleme riskinden daha düşüktür. Bu ne demektir? Yani hepimiz potansiyel organ bekleyen bir aday durumundayız."
VİDEO: 3 AYLIK BEBEĞE ORGAN NAKLİ (6.11.2019)
Diyalizle geçen 4 yılın ardından böbrek nakliyle sağlığına kavuştuğunu söyleyen Yeşil, tarifsiz mutluluk yaşadığını dile getirdi.
Güney Yeşil, nakilden önce yaşadıklarını, "Diyaliz makinası öyle bir hayat ki ölüden bir farkın kalmıyor. Diyalize girdiğin günler hayatından tamamen siliniyor. Haftanın 3 günü o makinaya bağlanmak zorundasın. Onsuz yaşama ihtimalin sıfır açıkçası. Rahat rahat hayatını yaşayamıyorsun." şeklinde dile getirdi.
Şimdi rahat rahat sıvı tüketebildiğini belirten Yeşil, şöyle devam etti:
"Şu an eskisinden iyiyim. Günde yaklaşık 2-2,5 litre su içebiliyorum. Çorbamı içebiliyorum, meyvemi yiyebiliyorum. İstediğim yemeği yiyebiliyorum. Organ nakli Türkiye’de çok çok az. Bunu biraz daha geliştirmemiz lazım. Kadavradan önemli bizim için açıkçası. Kimsenin başına gelmeden o organı bağışlamıyor. Ölümden sonra zaten organlar çürüyüp gidiyor. Yani kimseye bir yararı olmuyor. Sizin başınıza gelmeden organ bağışı yapın ki o kadar kişi var organ bağışı bekleyen hepsinin hayatı kurtulsun. Rahat rahat herkes su içsin, yürüsün, eğlensin. Ben bu 4 sene, diyalize girdiğim süre boyunca ne evlenmeyi düşündüm ne rahat rahat işe gittim ne mezun olduğum bölümü yapabildim. Adamakıllı çalışamadım da. Organ nakli yapalım ki herkes rahat rahat yaşasın."
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Merkezi Müdürü Doç. Dr. Cabir Alan da organ bağışının önemini vurguladı.
Böbrek nakli ile sağlığına kavuşan Güney Yeşil'in yaşadığı sürece ilişkin bilgi veren Alan, şunları kaydetti:
"Hastamız 4 yıldır diyalize giriyordu. Çeşitli merkezlere başvurdu ancak böbrek çıkmadığı için hayatını idamesi açısından diyaliz makinası çok önemli bir yere sahipti. Diyaliz geçici bir tedavidir. Bu işin en nihai tedavisi organ naklidir, böbrek naklidir. Güney Bey gibi ülkemizde organ bekleyen pek çok hastamız var. Bu hastaların çok büyük bir kısmı daha organ sırası gelmeden hayatını kaybetmektedir. Güney Bey'e bundan 2 ay önce böbrek nakli yaptık. Genç hastamız, yüzünün renginden, hayata bakış açısından baştan sonra her şey yeniden başladı, hayata yeniden tutundu. Güney Bey gibi pek çok hastamızın umudu bağışlanan organlardır. Ben vatandaşlarımızı, genç insanlarımızın hayata tutunması için organ bağışı yapmaya teşvik ediyorum."
YILDA 5 BİN HASTA NAKİL LİSTESİNE GİRİYOR
Organ naklinin çeşitli nedenlere bağlı olarak fonksiyonlarını yitirmiş organların yerine yenisinin yerleştirilmesi işlemi olduğunu ifade eden Cabir Alan, canlı vericiden ve kadavradan organ temin edildiğini anlattı. Alan, "Türkiye’de kadavra nakil dediğimiz oran oldukça düşük seviyededir. Genellikle canlıdan canlıya nakiller söz konusudur." dedi.
Kadavradan bağış oranlarının Avrupa’da milyonda 35-40 iken bu oranın Türkiye'de 3-4 olduğunu aktaran Doç. Dr. Alan, şunları kaydetti:
"Düşünün ki sadece 80-90 bin hastamız ülkemizde diyaliz makinasına bağlı hayata tutunmaya çalışıyor. Bunlardan 1000 ila 1500'ü böbrek nakli olarak hayata devam ediyor. Geri kalan yüzde 50’si maalesef diyaliz ve buna bağlı komplikasyondan hayatını kaybetmektedir. Ünitemizde son 1,5 yıl içinde 100’e yakın hastamıza böbrek nakli sağlayarak, yaparak hayata tutunmasını sağladık. Ancak ünitemizde böbrek nakli bekleyen 400'ün üzerinde hasta var. Bu sayı her geçen gün artmakta. Yılda 5 bin hasta nakil listesine girmektedir. Dolayısıyla bağış oranı yıllık 500, eklenen hasta sayısı 5 bin. Aradaki oran oldukça fazla. Bunun tek nedeni organ bağışının yetersiz olması. Ben vatandaşlarımızdan organ bağışı konusuna duyarlı olmalarını istiyorum. Bir organ bir hayat, bir hayat bir gelecektir. Pek çok hastamız organ nakli bekleme sırasında hayatını kaybetmektedir. Bir gün hepimizin başına gelebilir. Hiç kimse 'Bana bir şey olmaz' demesin. Bu işin garantisi yok. Organ bağışlama riski organ bekleme riskinden daha düşüktür. Bu ne demektir? Yani hepimiz potansiyel organ bekleyen bir aday durumundayız."
VİDEO: 3 AYLIK BEBEĞE ORGAN NAKLİ (6.11.2019)