İlişkili Haberler
Bacaklarda bulunan çok sayıdaki ven, yani toplardamarlardan kaynaklanan “bacak reflüsü” yaşam kalitesini önemli oranda düşüren bir sorun.
Sağlıklı bacak venlerinin içindeki tek yönlü çalışan kapakçıklar açılıp kapanarak, kirli kanın ayaklardan kalbe geri taşınmasını sağlıyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Barlas, ven kapakçıkları bozulduğunda, aşağıdan-yukarıya doğru olması gereken bu yolculuğun yön değiştirdiğini ve yukarıdan-aşağıya, ayaklara doğru bir geri-kaçırma başladığını söylüyor.
Bu duruma venöz reflü denildiğini anlatan Dr. Barlas, bacak reflüsü ile ilgili sık sorulan sorulara şöyle yanıt veriyor:
Bacaklarda reflü görülme sıklığı nedir?
60 yaşına gelen kadınların %75’inde, erkeklerin %45’inde görülür.
Bacak reflüsünün görsel belirtileri nelerdir?
Venöz reflünün ilk belirtisi diz altında ve bileklerde görülen ve gün içinde artan ödemdir. Akşamları çıkarttığımız çoraplarımızın lastiklerinin izleri, bacaktaki ödemin en somut göstergesidir. Hastalık ilerledikçe bacaklarda aslında hiç olmaması, gelişmemesi gereken damarlar görülmeye başlar. Önce 1-3 mm çapında, örümcek ayağı veya ağaç kökü manzarasında mavi-yeşil-kırmızı kılcal damarlar belirir. Tedavi edilmeden geçen süre, bu kılcal damarların çaplarını ve sayılarını artırırken, renklerini koyulaştırır. Cilt altında büyük, venöz pake denilen ve spagetti makarnaya benzeyen damarlar ortaya çıkar. Hastalığın son aşamalarında ciltte renk değişiklikleri ve bilek düzeyinde gelişip aylarca iyileşmeyen yaralar belirir. Tüm bu görsel belirtilere varis denir.
Günlük konforu bozan belirtileri nelerdir?
Sabahtan akşama doğru artan karakterde, ayak tabanından dize doğru, adeta bir çizme tarzında, yanma-yorgunluk-ağrı hissi; diz altında, bacağın iç yanında, kaşıntı; hareketsiz kalındığında ayaklarda veya parmaklarda kramplar; akşamları uykuya dalınmadan önce geçen sürede, ayakları yorgandan dışarı uzatıp serinletme veya germe veya altına yastık koyma arzusudur.
Hayatı tehdit edebilecek boyuta gelebilir mi?
Venöz reflü gelişirken, bacaklardaki toplardamarların içindeki kapakçıkların geriye kaçırması yüzünden artan basınç, bu damarları kıvrıntılı bir yapıya dönüştürür. Kıvrımlı bir damarda, kanın akışkanlığı da yavaşlar. Uzun yolculuklar, bacağa gelen darbeler, vücudun susuz kalması gibi durumlarda, toplardamar içindeki zaten yavaş olan kan akımı tamamen durur ve pıhtı oluşur. Bu pıhtı, tedavi edilmediğinde akciğer içindeki bir damarın tıkanmasına yol açabilir.
Kimler hastalığa adaydır?
Ailede bu hastalık olması, hormonal bozukluklar veya hormon içeren ilaçlar kullanılması, uzun süre oturmayı veya ayakta durmayı gerektiren bir yaşam tarzı, hamilelik, aşırı kilo, uzun süreli güneş banyoları, sauna, kaplıca, topuklu ayakkabılar, bacakta bölgesel veya genel ısı-basınç uygulamasını gerektiren kozmetik yaklaşımlar bacaktaki reflünün ortaya çıkmasına yol açar.
Tanı nasıl konur?
Bir kalp damar cerrahı tarafından ilk muayene yapılıp ön tanı konmalıdır. Bacak venlerinin görüntülenmesi konusunda özel eğitim ve tecrübesi bulunan bir radyolog tarafından bacak ultrasonu (venöz doppler görüntüleme) yapılıp kesin tanı konabilir. Bacaktaki hangi toplardamarın, hangi kapakçığının ne şiddette reflü gösterdiği, tedaviye ışık tutacak bir biçimde ortaya çıkarılmalıdırr.
Tedavide hangi yöntemler uygulanır?
1-5 mm çapında gözle görünen kılcal damarların tedavisinde çok ince iğnelerle bu damarların içine, karbondioksit ve oksijenle karıştırılıp köpüklü bir hale getirilen ilaç enjekte edilir. Yüzeyel köpük skleroterapi adı verilen bu yöntem ile damar büzüştürülür ve vücut tarafından tamamen emilip yok edilmesi sağlanır. Emilim süreci sonunda hiçbir iz kalmaz. Bacaktaki kılcal damarların yoğunluğuna göre bir veya birkaç seansta tüm istenmeyen yüzeyel damarlar yok edilir. Bacaklardaki kılcal damarların tedavisinde kullanılan lazer cihazları ise, çoğunlukla kalıcı yanık izlerine yol açtıkları için henüz idealden uzaktırlar.
Sağlıklı bacak venlerinin içindeki tek yönlü çalışan kapakçıklar açılıp kapanarak, kirli kanın ayaklardan kalbe geri taşınmasını sağlıyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Barlas, ven kapakçıkları bozulduğunda, aşağıdan-yukarıya doğru olması gereken bu yolculuğun yön değiştirdiğini ve yukarıdan-aşağıya, ayaklara doğru bir geri-kaçırma başladığını söylüyor.
Bu duruma venöz reflü denildiğini anlatan Dr. Barlas, bacak reflüsü ile ilgili sık sorulan sorulara şöyle yanıt veriyor:
Bacaklarda reflü görülme sıklığı nedir?
60 yaşına gelen kadınların %75’inde, erkeklerin %45’inde görülür.
Bacak reflüsünün görsel belirtileri nelerdir?
Venöz reflünün ilk belirtisi diz altında ve bileklerde görülen ve gün içinde artan ödemdir. Akşamları çıkarttığımız çoraplarımızın lastiklerinin izleri, bacaktaki ödemin en somut göstergesidir. Hastalık ilerledikçe bacaklarda aslında hiç olmaması, gelişmemesi gereken damarlar görülmeye başlar. Önce 1-3 mm çapında, örümcek ayağı veya ağaç kökü manzarasında mavi-yeşil-kırmızı kılcal damarlar belirir. Tedavi edilmeden geçen süre, bu kılcal damarların çaplarını ve sayılarını artırırken, renklerini koyulaştırır. Cilt altında büyük, venöz pake denilen ve spagetti makarnaya benzeyen damarlar ortaya çıkar. Hastalığın son aşamalarında ciltte renk değişiklikleri ve bilek düzeyinde gelişip aylarca iyileşmeyen yaralar belirir. Tüm bu görsel belirtilere varis denir.
Günlük konforu bozan belirtileri nelerdir?
Sabahtan akşama doğru artan karakterde, ayak tabanından dize doğru, adeta bir çizme tarzında, yanma-yorgunluk-ağrı hissi; diz altında, bacağın iç yanında, kaşıntı; hareketsiz kalındığında ayaklarda veya parmaklarda kramplar; akşamları uykuya dalınmadan önce geçen sürede, ayakları yorgandan dışarı uzatıp serinletme veya germe veya altına yastık koyma arzusudur.
Hayatı tehdit edebilecek boyuta gelebilir mi?
Venöz reflü gelişirken, bacaklardaki toplardamarların içindeki kapakçıkların geriye kaçırması yüzünden artan basınç, bu damarları kıvrıntılı bir yapıya dönüştürür. Kıvrımlı bir damarda, kanın akışkanlığı da yavaşlar. Uzun yolculuklar, bacağa gelen darbeler, vücudun susuz kalması gibi durumlarda, toplardamar içindeki zaten yavaş olan kan akımı tamamen durur ve pıhtı oluşur. Bu pıhtı, tedavi edilmediğinde akciğer içindeki bir damarın tıkanmasına yol açabilir.
Kimler hastalığa adaydır?
Ailede bu hastalık olması, hormonal bozukluklar veya hormon içeren ilaçlar kullanılması, uzun süre oturmayı veya ayakta durmayı gerektiren bir yaşam tarzı, hamilelik, aşırı kilo, uzun süreli güneş banyoları, sauna, kaplıca, topuklu ayakkabılar, bacakta bölgesel veya genel ısı-basınç uygulamasını gerektiren kozmetik yaklaşımlar bacaktaki reflünün ortaya çıkmasına yol açar.
Tanı nasıl konur?
Bir kalp damar cerrahı tarafından ilk muayene yapılıp ön tanı konmalıdır. Bacak venlerinin görüntülenmesi konusunda özel eğitim ve tecrübesi bulunan bir radyolog tarafından bacak ultrasonu (venöz doppler görüntüleme) yapılıp kesin tanı konabilir. Bacaktaki hangi toplardamarın, hangi kapakçığının ne şiddette reflü gösterdiği, tedaviye ışık tutacak bir biçimde ortaya çıkarılmalıdırr.
Tedavide hangi yöntemler uygulanır?
1-5 mm çapında gözle görünen kılcal damarların tedavisinde çok ince iğnelerle bu damarların içine, karbondioksit ve oksijenle karıştırılıp köpüklü bir hale getirilen ilaç enjekte edilir. Yüzeyel köpük skleroterapi adı verilen bu yöntem ile damar büzüştürülür ve vücut tarafından tamamen emilip yok edilmesi sağlanır. Emilim süreci sonunda hiçbir iz kalmaz. Bacaktaki kılcal damarların yoğunluğuna göre bir veya birkaç seansta tüm istenmeyen yüzeyel damarlar yok edilir. Bacaklardaki kılcal damarların tedavisinde kullanılan lazer cihazları ise, çoğunlukla kalıcı yanık izlerine yol açtıkları için henüz idealden uzaktırlar.
5 mm’den büyük olarak görünen damarların tedavisinde ise lokal anestezi altında, damarın görüldüğü hat boyunca, belli aralıklarla 1 mm çapında minik kesiler yapılır. Bu kesiler içinden uzatılan, dantel tığ’ı benzeri bir alet ile venöz pake denen bu damarlar vücuttan uzaklaştırılır. Kesiler çok küçük oldukları için dikiş ile tamiri gerektirmez ve süratle iyileşirler.
Bacağımızın derinlerinde yer alan ve gözle görünmeyen toplardamarların ciddi reflüsünde farklı yöntem uygulanır. Büyük ve küçük Safen veni diye adlandırılan bu venlerdeki reflü durumunda, yüzeyde gözle görünen damarların tedavisi ikinci plana bırakılmalı, öncelik bunlara verilmelidir. Buna ‘buzdağı fenomeni’ diye hitap etmek olasıdır. Zira esas sorun bacağın derinliklerindeyken yüzeye kafa yormak, çözümden uzaklaşmaktır. Büyük veya küçük Safen veninde reflü olduğunda bunları devre dışı bırakmak ve hastalık nedeniyle yerine getiremedikleri işlevi, bacakta yer alan çok sayıdaki toplardamardan, sağlıklı olanların üstlenmesini sağlamak gerekir.
Derinlerdeki reflü gösteren venler vücuttan nasıl uzaklaştırılır?
Bunun için iki yöntem vardır. Birincisi, 100 yıldır uygulanan klasik ameliyat yöntemidir. Anestezi, kesi ve dikişi gerektirmesi, uzun süre devam eden morluk ve ağrılara yol açması, 5 yıl içinde hastalığın nüks etme oranının %70’lerin üzerine çıkabilmesi yüzünden, zorunlu olmadıkça uygulanmamalıdır. İkinci ve en güncel yöntem ise hiçbir kesi ve dikiş gerektirmeyen, lokal anestezi ve hasta uyanıkken uygulanan EVTA yöntemidir.
EVTA yöntemi nasıl uygulanır?
Doppler görüntüleme altında, reflü saptanan damarın içine çok ince bir kateter yerleştirilmektedir. Bu kateter yardımı ile venin iç duvarlarına radyofrekans enerjisi uygulanmakta ve damarın kendi üzerine büzüşüp kapanması; büzüşen damarın da 8-10 ay içinde vücut tarafından emilip yok edilmesi amaçlanmaktadır. Bu yöntem sonrası 5 yıllık nüks oranı sadece %14’tür. Komplikasyon, tedavi deneyimli ekiplerce yapıldığında %1 oranındadır. Hasta, girişimden 1-3 gün sonra günlük yaşantısına ve her türlü spora, bacağında morluk, ağrı olmaksızın dönebilmektedir.
Venöz reflü tedavisi kimler tarafından yapılmalıdır?
Venöz reflü ve bunun sonucunda ortaya çıkan varis, kozmetik değil, bir dolaşım hastalığıdır. Bu nedenle de tedavi, kalp damar cerrahisi uzmanlık alanına girmektedir. Venöz doppler ultrason konusunda diplomasız ve/veya deneyimsiz bir kişiye yaptırılacak bir inceleme, zaman ve para kaybına yol açarken; güncel varis tedavileri konusunda diplomasız ve/veya deneyimsiz bir kişiye yaptırılacak bir tedavi, geriye döndürülemez hasarlara yol açabilir.
Bacağımızın derinlerinde yer alan ve gözle görünmeyen toplardamarların ciddi reflüsünde farklı yöntem uygulanır. Büyük ve küçük Safen veni diye adlandırılan bu venlerdeki reflü durumunda, yüzeyde gözle görünen damarların tedavisi ikinci plana bırakılmalı, öncelik bunlara verilmelidir. Buna ‘buzdağı fenomeni’ diye hitap etmek olasıdır. Zira esas sorun bacağın derinliklerindeyken yüzeye kafa yormak, çözümden uzaklaşmaktır. Büyük veya küçük Safen veninde reflü olduğunda bunları devre dışı bırakmak ve hastalık nedeniyle yerine getiremedikleri işlevi, bacakta yer alan çok sayıdaki toplardamardan, sağlıklı olanların üstlenmesini sağlamak gerekir.
Derinlerdeki reflü gösteren venler vücuttan nasıl uzaklaştırılır?
Bunun için iki yöntem vardır. Birincisi, 100 yıldır uygulanan klasik ameliyat yöntemidir. Anestezi, kesi ve dikişi gerektirmesi, uzun süre devam eden morluk ve ağrılara yol açması, 5 yıl içinde hastalığın nüks etme oranının %70’lerin üzerine çıkabilmesi yüzünden, zorunlu olmadıkça uygulanmamalıdır. İkinci ve en güncel yöntem ise hiçbir kesi ve dikiş gerektirmeyen, lokal anestezi ve hasta uyanıkken uygulanan EVTA yöntemidir.
EVTA yöntemi nasıl uygulanır?
Doppler görüntüleme altında, reflü saptanan damarın içine çok ince bir kateter yerleştirilmektedir. Bu kateter yardımı ile venin iç duvarlarına radyofrekans enerjisi uygulanmakta ve damarın kendi üzerine büzüşüp kapanması; büzüşen damarın da 8-10 ay içinde vücut tarafından emilip yok edilmesi amaçlanmaktadır. Bu yöntem sonrası 5 yıllık nüks oranı sadece %14’tür. Komplikasyon, tedavi deneyimli ekiplerce yapıldığında %1 oranındadır. Hasta, girişimden 1-3 gün sonra günlük yaşantısına ve her türlü spora, bacağında morluk, ağrı olmaksızın dönebilmektedir.
Venöz reflü tedavisi kimler tarafından yapılmalıdır?
Venöz reflü ve bunun sonucunda ortaya çıkan varis, kozmetik değil, bir dolaşım hastalığıdır. Bu nedenle de tedavi, kalp damar cerrahisi uzmanlık alanına girmektedir. Venöz doppler ultrason konusunda diplomasız ve/veya deneyimsiz bir kişiye yaptırılacak bir inceleme, zaman ve para kaybına yol açarken; güncel varis tedavileri konusunda diplomasız ve/veya deneyimsiz bir kişiye yaptırılacak bir tedavi, geriye döndürülemez hasarlara yol açabilir.