Üretim modellerinin değişimi sektörleri de derinden etkiliyor. Konvansiyonel yöntemlerin karlılık oranlarının azaldığı günümüzde değişen sisteme entegre olmak için inovasyon ve girişimcilik birlikte düşünülmesi gereken olgular.
Bunun en büyük kanıtı 2004 yılında, Harvard Üniversitesi’nin kampüsünde temelleri atılan Facebook, 2014 yılında 2 milyar 940 milyon dolar gelir elde ederek yülerce köklü şirketi geride bırakmayı başarmış olması.
Küresel İnovasyon Endeksi’nin (Global Innovation Index) 2015 verilerine göre Türkiye, inovasyonda 141 ülke arasından kendisine 58’inci sırada yer bulabildi.
Ancak Küresel Girişimcilik Monitörü'nün (Global Entrepreneurship Monitor-GEM) 2014 Türkiye sonuçlarına göre her 100 kişiden 35'i, 3 yıl içinde girişimcilik faaliyetinde bulunmayı hedeflediğini belirtiyor. Peki girişimciliğe bu kadar meraklı büyük bir kitlenin bulunduğu Türkiye’den neden bir Facebook, WhatsApp veya Spotify çıkmıyor?
Başka bir deyişle, girişimciliğe bu kadar yatkın bir toplumdan neden katma deger üreten, yeni üretim modellerine adapte olabilen kişi veya kurumlar çıkmıyor?
Kendilerinden bir önceki nesilin aksine akıllanan cihazlara sonradan entegre olmayan günümüz çocukları erken yaşlardan itibaren teknolojik cihazları kullanmaya başlıyor.
Bilişim Teknolojileri alanında yetişmiş bir insan gücüne sahip olmayan girişimcilik ise tabiri caizse karın doyurmuyor.
Değişen teknolojiye genç yaşta adapte olabilen bi nesil yetiştirmek sağlam bir girişimci ekosistemine sahip olmanın da ilk adımlarından biri.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın kodlama dersinin ilk ve orta okullarda seçmeli, liselerde zorunlu ders olarak okutulması için Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) resmen başvurduklarını açıklaması ise Türkiye’nin listenin üst sıralarına tırmanmak adına attığı ilk adım olarak görülebilir.