Tuna Kiremitçi: Gonca Vuslateri ve Gökçe Bahadır'ı hayranlıkla takip ediyorum
Öykü Özdoğan’ın hazırlayıp sunduğu “20 DAKİKA”; yazar, müzisyen ve sinema oyuncusu Tuna Kiremitçi’y’i konuk etti. Kiremitçi, NTV Radyo dinleyicilerine “Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları” albümünden ve müzik hayatından bahsetti.
Haberler 02.02.2017 - 13:58
-
LİSE GRUBUMLA YARIŞMALARA KATILIP, DERECELER ALDIK
90’lı yıllarda “Kumdan Kaleler” grubuyla başlamıştım müzik hayatıma. Lise grubu olarak kurulmuştuk ve yarışmalara katılıp, dereceler almıştık. 1996’da da Ada Müzik’ten “Denize Doğru” adlı albümümüz yayınlandı. O albümden bazı şarkılar, o dönemin gençliği çevresinde sevildi ve takip edildi. İnternetin devreye girmesiyle beraber, daha da çok yayıldılar. Sonra kendi çapında külte dönüşmüş bir albüm olarak kaldı öyle.
MÜZİKTEN UZAKLAŞTIĞIM BİR DÖNEM OLDU
Daha sonra benim müzikten uzaklaştığım bir dönem geldi. Arada küçük bir solo albüm de yayınladım. Hep müzikten kopmamaya çalıştım aslında. Müzikallere şarkı sözü yazdım, başka sanatçılara besteler yazdım. Video klip yönetmenliği bile yaptım bu süreç içerisinde. 2012’de, bir süredir yaşamakta olduğum Sofya’dan geri döndüğümde, müziğe geri dönmeye karar verdim ve sadece müzik yapmak vardı aklımda. O zaman da eski arkadaşlarım beni arayıp, “Grup kuruyoruz, besteleri kap gel” dediler.
-
-
KENDİMİ ÖMERLİ’DEKİ BİR EVİN GARAJINDA DEMO KAYDEDERKEN BULDUM
Sonra kendimi Ömerli’deki bir evin garajında demo kaydederken buldum. Bizim şuanda da devam etmekte olan, diğer grubumuz Atlas’ın ilk albümü olan Selam Yabancı’nın çalışmaları öyle başladı. 2016 yılının başlarında da Pasaj Müzik’in sahibi olan arkadaşım Murat Doğan’ın fikriyle “Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları” albümü projesinin çalışmalarına başladık.
“Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları” projesi tamamen Murat Doğan’ın fikri olarak çıktı ortaya. Bana dedi ki: “Sen 20 yıldır şarkılar yazıp durursun, gel bunların içerisinden bir seçki yap, eski şarkılarından seç, başkalarının daha önce söylemiş olduğu bestelerin de olabilir, yeniler de bunun içine al, beraber söylemek istediğin arkadaşlarını seç, sana özel bir proje yapalım. Müzikte 20. yılının bir ürünü gibi olsun...”
BAŞIMIZA NE GELİRSE GELSİN BİZ SİZE HER AY BİR ŞARKI SUNACAĞIZ
Biz de böylece çalışmaya başladık. Tabi buradaki orjinal fikir, yine Murat’tan gelmiş olan, her ay şarkı yayınlama fikriydi. Yani dergi çıkarır gibi, her ay bir şarkı yayınlayacaktık. Dinleyiciye de böylece bir söz vermiş olduk. Dedik ki: “Başımıza ne gelirse gelsin, Türkiye’de ya da dünyada ne yaşanırsa yaşansın, biz size her ay bir şarkı sunacağız.”
ÇOK ŞÜKÜR MAHÇUP OLMADIK
Böylece Haziran 2016’da, Pamela’yla beraber söylediğimiz “Uçmak İstiyorsan” şarkısı, ki o yeni bir bestemdi benim, bu yolculuk başladı ve devam etti. Çok şükür mahçup da olmadık. Her ay bir şarkı yayınlama sözümüzü tutmuş olduk. Onlar belli bir sayıya ulaştığında da, albümleştirilip, o gördüğünüz albüm olarak dinleyiciyle paylaştık.
-
ALBÜMDE ŞARKI SÖYLEDİĞİM KADINLARA HAYRANIM
Albümde şarkı söylediklerimin pek coğu eski arkadaşım. Bir kısmı da bu çalışma sürecinde arkadaş olduğum isimler. Hepsi çok farklı tarza sahip kişiler tabi ki. Farklı şarkı söyleme biçimlerine sahipler, farklı sanat yaklaşımlarına sahipler. Ortak özellikleri; hayranı olduğum kadınlar olması hepsinin. Hayranlık duyduğum kişilerle seslendirmek istedim. Sanatlarına, seslerine, duruşlarına, dünyaya bakışlarına hayranım. Paylaşımlarına saygı ve sevgi duyduğum isimler olsun dedim.
ÇOK ŞEY ÖĞRENDİĞİMİ SÖYLEYEBİLİRİM
Bu yolculuk içerisinde de çok şey öğrendiğimi de söyleyebilirm. Yani farklı tarzlar var ama aynı zamanda albümü bir arada tutan, ortak bir ruh da yakalayabildiğimizi düşünüyorum. İşin bir de müzisyenler cephesi var. Şarkıları çalan, aranje eden, dantel gibi işleyen bir müzisyenler grubu da var tabi ki. Onlar da kendi enerjilerini işin içerisinde getirdiler ve benim için hayatımın en güzel müzikal yolculuğu ortaya çıkmış oldu.
DÜETLERİMİN HEPSİNİN KADINLARLA OLMASI TESADÜF DEĞİL
Düetlerimin hepsinin kadınlarla olması bir tesadüf değil. Hepsinin kadın solist olmasını özellikle tercih ettik çünkü kadınla erkeğin düet yapması dramatik olarak bana daha doğru geliyor. Sevda şarkıları genellikle bunlar. Hayatın başka gerçeklerinden de bahsediyorlar ama temelde sevda şarkılarıdırlar. Bir de benim sesim daha çok pes bir ses. Bariton bir ses. Kadın sesiyle beraber daha güzel tınlıyor müzikal yapı içerisinde. Bu yüzden kadın solistlerle beraber seslendirmek istedik. Bir pişmanlığımız da olmadı...
-
-
GONCA VUSLATERİ VE GÖKÇE BAHADIR HAYRANLIKLA TAKİP ETTİĞİM KİŞİLER
Gonca Vuslateri ve Gökçe Bahadır oyuncular ama şarkı söylediklerini biliyordum. İkisi de hayranlıkla takip ettiğim kişiler. Gonca’yla zaten arkadaşlığımız, dostluğumuz da var. Çok heyecanlı olduklarını ve başaracaklarını biliyordum zaten.
GONCA VUSLATERİ’DEN BAŞKASI AKLIMA GELMEDİ
Gonca’yla bizim yıllar önceki ilk tanışmamızdaki, ilk muhabbetimiz onun söylediği “Sana Dair” şarkı sözlerine dair olmuştur. İlk gençliğinde çok severmiş o şarkıyı o da. Sonra bu şarkıyı albüme almamız söz konusu olduğu zaman, Gonca’dan başkası aklıma gelmedi açıkçası. Sayesinde şarkı, yeni bir dinleyici kuşağı yani bugünün gençleriyle tanışmış oldu. 90’lı yıllardan bu şarkıyı tanıyanlar da, yeni bir heyecanla dinlemiş oldular. Gökçe Bahadır’ın da müzikal heyecanını biliyordum, onların aslında bu heyecanını da albüme transfer etmek istedik. Gökçe de çok iyi hazırlanıp, geldi. Pozitif enerjisini işin içine kattı. Bir kaç saat içerisinde de stüdyodaki işini bitirdi. Kimseyi yormadı, üzmedi. Beraber çalışılması çok zevkli birisi.
BU ŞARKILAR PROFESYONEL SANATÇILAR TARAFINDAN SESLENDİRİLMİŞ OLSAYDI, BELKİ ÇOK DAHA KUSURSUZ OLURDU
Tabi ki bu şarkılar profesyonel şarkıcılar tarafından seslendirilmiş olsaydı, belki çok daha kusursuz olurdu durumlar ama bence onların verdiği duyguyu, veremezlerdi. Çünkü oyuncu olmalarından kaynaklanan bir teatral dokunuş da yapmış oldular ki zaten bizim de istediğimiz de buydu.
-
BEN TEMBELLİKTEN YA DA İLHAMSIZLIKTAN DOLAYI ŞARKIYI BİTİREMİYORDUM
Benim 3-4 yıldır bitiremediğim bir bestem vardı. Hem sözünü, hem müziğini bir türlü bitiremiyordum. Eşim Gamze, kendisi de eski bir radyocu ve müzik programcısı, bu şarkının güzel bir şarkı olduğunu ve Yıldız Tilbe tarafından seslendirilirse, çok iyi olacağına inanıyordu. Sürekli söylüyordu bunu bana ama ben ya tembellikten ya da ilhamsızlıktan dolayı, bir türlü şarkıyı bitiremiyordum.
EŞİM BİTECEK DEDİ, BİTTİ
Sonra bu proje işi ciddiye binince ve ilerlemeye başlayınca, eşim “bu akşam bu şarkı bitecek” dedi. Gitarı elime tutuşturup, beni koltuğa oturttu. Kendisi de karşıma oturup “bu akşam bu şarkıyı bitireceğiz ve Yıldız Tilbe’ye göndereceğiz” dedi. O gece o şarkı bitti ve Yıldız hanım’a yollandı. “Yine Sevebilirim” şarkısından bahsediyorum.
HEM EŞİME, HEM YILDIZ TİLBE’TE TEŞEKKÜR EDERİM...
Ertesi günü de Yıldız hanım’dan mesaj geldi: “Ben beğendim şarkıyı, söylemek isterim” diye... İkisine de teşekkür ederim. Hem eşime, hem Yıldız hanım’a... Yıldız hanım da kendi karizmasını, kendi ozan ve şair kimliğini de albüme getirmiş oldu.
BU ALBÜMDEN ÖYKÜ KİTABI OLUR
Her şarkının da böyle bir hikayesi var. On tane kısa öykü yazılabilir bu albüm hakkında çünkü her şarkının ortaya çıkışı, hem geçmişten gelenler hem solistlerle yaşadıklarımız, hepsini birden düşündüğünüz zaman, aslında on öykülük bir öykü kitabı ortaya çıkarabilecek bir albümle karşı karşıyayız. Bu fikir şimdi aklıma geldi ama neden olmasın ki? Güzel olan da zaten bu hikayelerin bana katmış oldukları, çok özel bir deneyimdi benim için.
NİHAYET BAŞIMIZDAN GİTTİ, KENDİ İŞİNİ YAPIYOR DİYORLARDIR
Edebiyat dünyası da müzisyen Tuna Kiremitçi’nin albümü hakkında iyi şeyler düşünüyor bence. “Nihayet başımızdan gitti, kendi işini yapıyor” diyorlardır. Çok mutlu edebiyat dünyası bu konuda. Şaka bir yana, edebiyatçı arksadaşlarım beni desteklemişlerdir.
-
-
BEN ÖNEMLİ BİR ROMANCI OLDUĞUMA İNANMIYORUM
Ben önemli bir romancı olduğuma inanmıyorum ama iyi bir edebiyat severim ve gerçek edebiyatçı arkadaşlarım oldu hayatta. Onlardan da çok şey öğrendim. Bu arkadaşlarım benim müzikal vizyonuma da çok şey katmışlardır. Arkadaşlıkları, sohbetleri ve birikimleriyle....
“Ben bu işi yapmak istiyorum arkadaşlar” dediğimde, beni yürekten desteklediler. Güzel olacağına da beni ikna ettiler, hepsine minnettarım gerçekten.
Söz yazarlığın daha çok müziğin emrinde olan bir iş. Romancılıktaki gibi serbest olma şansınız yok çünkü müziğin matematiği içerisinde yazılması gereken şeyler bunlar. Örneğin Sezen Aksu “eksik şiir” der şarkı sözlerine çünkü müziği çıkardığınız zaman, şarkı sözlerinin çoğu aynı lezzeti vermezler. Müzikle tamamlanacağı düşünülerek yazılmış olan şeylerdir. Şiirle kardeştir aslında biraz çünkü sözü yazmasını şairlerden, ozanlardan öğrendim.
STAR OLMAK GİBİ BİR HIRSIM YOK
Kimleri dinleyerek büyüdük? Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok dinledik. Leonard Cohen, Bob Dylan dinledik. Ozanlık kimliği öne çıkan kişileri dinledik. Buna duygu ve düşünce ağırlıklı müzik diyorum ben aslında. Diğer müzik tarzlarına da saygım sonsuz ama bu bahsettiğimiz albüm için “herkes tarafından sevilsin, herkes bayılsın” gibi hırslarım yok. Star olmak gibi bir hırsım da yok. Bir müzik emekçisi olarak görüyorum kendimi. Duygu ve düşünce ağırlıklı müzikten hoşlanan insanlara ulaşırsa mutlu olurum ki, ulaşabildiğini de sevinerek görüyoruz şu anda.
ROMANCILIK KARİYERİM BİTTİ
Romancılık kariyerim bitti. Yazılacak başka şeyler de var. Örneğin, şimdi şiir yazıyorum. Dergide de yayınlandı ve bundan sonra her sayılarında da yayınlanmaya devam edecek. Başka edebiyat dergilerine de ürünler vermeye devam edeceğim. Roman yazmayacağım bundan sonra. Bunun da çok özel nedeni yok, sadece yazmak istediğim romanlar bitti, o kadar.
-
MÜSLÜM GÜRSES’TEN SONRA CHET BAKER DİNLEYEBİLİRİM
Ben o kadar çok seviyorum ki müziği, tarz göetmeksizin dinleyebilirim. Müslüm Gürses’ten sonra, Chet Baker dinleyebilirim. Klasik müzik olduktan sonra... Deep Purple dinleyebilirim. Günümüz müziğini de takip etmeye çalışıyorum. Bu albümün içerisindeki yelpaze de zaten bunu gösteriyor. Bir tarafta üstad kabul ettiğimiz Yıldız Tilbe de var, 18 yaşındaki yetenek Sena Şener de var. Ben ikisinden de çok şey öğrendim. İkisinin de tarzlarını çok severek dinliyorum. Müziğe böyle bakmayı da seviyorum.
BİZİM EV MÜZİKAL BİR EVDİR
Bizim ev de zaten müzikal bir evdir. Oğlum da piyano çalıyor. Eşim de müzik dünyasından gelme birisi. Her tarz müzik bizim evde konuşulur ve dinlenir. Hiçbirine karşı bir ayrımcılığımız yok.
İLK KONSERİMİZ ŞUBAT SONU OLARAK GÖRÜNÜYOR
Konserlerimiz Şubat sonu olarak öngörülüyor. Takvim üzerine yeni çalışıyoruz, önümüzdeki haftalarda yayınlanacaktır diye düşünüyorum ama ilk konserimiz Şubat sonu olarak görünüyor. Bundan sonra da mümkün olduğu kadar çok şehirde, ve albümdeki değerli solistlerimizden en az birini davet ederek, dinleyiciyle canlı olarak buluşturmak istiyoruz. Bu müzisyenliğin en keyifli tarafı.
MART-NİSAN GİBİ ALBÜMÜMÜZ YAYINLANACAK
Allah sağlık verirse, belki bu projenin devamını yaparız diye düşünüyoruz. Yılın sonunda konuşulur bu. Bir taraftan Atlas grubunun çalışmaları da devam ediyor. Heralde Mart-Nisan gibi onun da albümü yayınlanacak. İçerisinde de üç tane bestem olacak. Sevdiğim şarkıcılar için, şarkılar yazmak istiyorum. Gönül ister ki, bu albümde yoldaşlık ettiğimiz isimlerin albümlerine de katkıda bulunayım. Onlar için düşündüğüm şarkılar var. Sürprizler hazırlıyorum hepsine...
Müzik hayatımda çok önemli bir yerde ama eskisinden daha fazla yolculuk ediyorum artık. Farklı yerlere gitmek istiyorum çünkü gittiğim yerlerin kültürü müzikal anlamda beni çok etkiliyor. Edebiyattan da beslenmeye devam ediyorum. Bu hep böyle olacak çünkü dediğim gibi önemli bir edebiyatçı değilim kesinlikle ama gerçek bir edebiyat severim. Okuduğum farklı tarzlar beni besliyor. Şiir özellikle, türkçeye bakışımı her zaman derinleştiriyor. Sinemadan da çok besleniyorum, tiyatrodan da besleniyorum. Hepsinin içerisinde müzik var. Müziğin içerisinde de onlar var.
-
-
Hafta içi her akşam 18.20’de yayınlanan 20 Dakika’nın tekrar bölümleri, hafta sonu NTV Radyo’da ve ntvradyo.com.tr’de.