Nazan Kesal: Unutmak ihanettir mottosu önemli benim için (Çocuk)
Star TV'nin yeni dizisi Çocuk'ta Asiye Karasu karakterine hayat veren Nazan Kesal, dizi hakkında merak edilenleri ve planlarını anlattı.
Haberler 14.10.2019 - 14:38 Son Güncelleme : 14.10.2019 - 15:07
-
Çocuk dizisi izleyici ile buluştu. Fazilet’ten sonra seyirci sırlarla dolu Asiye karakterini sevdi mi? Asiye’de sizi ne etkiledi?
Vicdanı etkiledi beni. Asiyenin kendi geçmişine ait bir iç sızısı var. Bu sızı ile yaşamış yıllarca. Başka çocukları olsa da hiç unutmamış ilk göz ağrısını. Uzaktan koruyup kollamak yetmemiş, oğluna yapamadığı anneliği torununa yapmak istemiş. Unutmak ihanettir mottosu önemli benim için. Asiye kendine ve geçmişine sahip çıkmış, ihanet etmemiş. Annelik bir his. Bu hisse sahip olmadan anne olunmaz. Doğurabiliyor olması hiçbir kadını anne yapmaz. Asiye anne olmayı hak etmeye çalışan, bu hissi fazlasıyla içinde taşıyan vicdanlı ve güçlü bir kadın.
-
-
Dört kadının annelikleri ile sınandıkları dizide size bir anne olarak, doğuran mı anne yoksa doyuran mı diye sorsak ?
Doyuran, yani emek verendir anne. Kadının doğasından gelen doğurganlık kutsanacak bir şey değil. Kadın doğurabilen canlılardan sadece. Aslında kutsal olan çocuktur. Kutsal olan anneler ise koşulsuz sevebilenlerdir. Bana göre annelik biri içeride diğeri dışarıda iki kalple yaşamayı öğrenmektir. Kalbin biri sizin vücudunuzda diğeri çocuğunuzda atar.
-
Asiye ve Hasan arasındaki ilişki nasıl gelişecek diye çok merak ediliyor. Siz Asiye’ye hak verenlerden misiniz? Siz olsanız ne yapardınız?
Asiye'ye hak verdiğim için oynuyorum. Haklı. Baba zulmü görmüş. İlk bebeğini babası yüzünden kendisi büyütememiş. Sonra iki oğlu daha olmuş ama ilk çocuğuna olan hasreti, acısı ile yanıp tutuşmuş. Bana ne? Ne yaparsa yapsın dememiş. İz sürmüş, peşini bırakmamış. Yetimhanedeki Hasan'ı uzaktan koruyup kollamış. Edip Cansever'in dediği gibi ”Her insan yaşadığı yere benzer, o yerin taşına toprağına, havasına, suyuna.” Hasan da büyüdüğü yere benzemiş. Asiye oğluna sahip çıkamamış ama torununa sahip çıkmış. Kendi geçmişine sahip çıkmış aslında. Bence bu çok soylu bir davranış.
-
-
Sette hem sizin gibi deneyimli hem de genç yetenekler var? Onlara yardımcı oluyor musunuz? Nasıl bir denge-uyum var aranızda?
Yardımcı oluyorum tabii ki. Seve seve yapıyorum bunu. Bu ekip işi ve bence hiç kimse tek başına hiçbir şey ifade etmez. Tüm oyuncuların iyiliği esastır. Uyumlu bir ekip, birbirine saygı duyan, işini seven, güzel bir ekibiz biz.
-
Sokakta nasıl tepkiler alıyorsunuz? Bugüne kadar sizi en çok şaşırtan tepki neydi?
Seyirci beni tanıdığında şaşırıyor. “Aaa çok gençmişsiniz, ekranda göründüğünüz gibi değilsiniz” en çok duyduğum cümleler.
-
-
Yeni bir proje teklifi geldiğinde en önemli seçim kriteriniz ne oluyor?
Senaryo en önemli kriter benim için. Biz seyircimize ne anlatacağız? Bu sorunun cevabını verebiliyorsa iyi iş çıkabilir. İyi yazılmış senaryolarda oynamak bana da heyecan veriyor.
-
Şimdiye kadar pek çok karaketerle izleyici karşısına çıktınız. ‘Keşke daha uzun sürseydi, karaktere katacağım daha çok şey vardı’ dediğiniz rol oldu mu?
Fazilet’in öyküsünü çok sevmiştim. Oynamayı çok isterdim ama ne yazık ki tamamlanamadı ve erken bitti. Oynadığım karakterleri organik hale getirmeyi, senaryodan çıkarıp yaşayan biri yapmayı seviyorum. O zaman seyirci de unutmuyor oyuncu da. Çılgın bir karakterdi Fazilet. Düştüğü yerden kalkmayı bilen, ilginç bir kadındı. Seyirciler gibi ben de özlüyorum. Kayıp Şehir’in Meryem Sultanı da öyle, severek oynadığım hikayesi yarım kalmış bir roldü. Ne yazık ki o da erken final yaptı.
-
-
Tiyatronun sizin içi anlamı ne? Yaralarım Aşktandır nasıl bir hikaye? Neden etkilendiniz?
Tiyatro ilk göz ağrım. Vazgeçmek mümkün değil. Füruğ çok sevdiğim bir şair. Tanışıklığım çok eski. Ercan’ın (Kesal) hediye ettiği “Sonsuz Bir Günbatımı” kitabıyla tanıştım ilk Füruğ'la. Onat Kutlar ve Celal Hosrovşahin'in çevirisiydi. Bir kadının çığlığı vardı şiirlerinde. Muhafazakar toplumların kadına biçtiği rol bellidir. Bizim gibi coğrafyalarda kader gibi de yaşanır. Füruğ bunun bir kader olmadığını haykırmış. Füruğ’un kısacık yaşamı, gerici zihniyetin ve erkek iktidarının baskısıyla mücadele ederek geçmiş. İnsan olmak, kendi olmak, Füruğ olmak için savaşırken tüm kadınların sesi olmuş. Şebnem İşigüzel’in kaleme aldığı, Berfin Zenderlioğlu’nun yönettiği bu oyunu oynamaktan mutluyum. Bu dünyayı Füruğ gibi meydan okuyan asi kadınlar kurtarır belki. Umudum bu.
-
Hem tiyatro oyunu hem de Çocuk dizisi eş zamanlı olarak zor olmuyor mu?
İnsan sevdiği işi yapıyorsa mutsuz olmaz. Stanley Kubrick, “Dünyanın en şanslı insanları hobilerini işe dönüştürebilenlerdir” demiş. Benim için de böyle. Yaralarım Aşktandır oyunumu ayda beş kez oynuyorum. Dizi ile eş zamanlı yorucu ama dediğim gibi seviyorum. Oyun da dizi de karşılığını buluyor seyircide.
-
-
Son yıllarda tiyatroya olan ilgi çok arttı. Pek çok ünlü oyuncu televizyondan tiyatroya yöneldi. Bunun nedenleri sizce nedir?
Televizyon dizilerindeki istikrarsızlık, dizilerin sıkça yayından kalkması, ekonomik sebepler diyebiliriz sanırım. Şimdilerde yükselen değer olarak gösteriliyor tiyatro ama ne yazık ki gerçek tiyatro emekçileri için,i seyirci için değerinden bir şey kaybetmedi. Merdiven altlarında, apartman dairelerinde, yerleşik az sayıda tiyatro salonlarında yıllardır çalışan oyuncular var. Herkesin görünür olmak istediği zamanlardan geçiyoruz. Görünür olmak isteyen sermaye grupları tiyatroyu fark etti diyelim. Tiyatro yerinde duruyor binlerce yıldır. Sermayenin popüler isimlerle yol arkadaşlığı başladı. Şimdiki zamanın ruhundan ortaya çıkan anlayış bu.
-
Aklınızı boşaltmak ve deşarj olmak için neler yaparsınız?
Vaktim varsa yürüyüş yapıyorum. Benim için terapi gibi yürümek. Kitaplara uzak kaldım bir süredir. Urla'da bir yaşam kurduk, evimizi özlüyorum. Gidebilsem Urla'ya, kafamı boşaltabiliyorum orada. Oğlumla ve Ercan'la vakit geçirdiğimde dinleniyorum. Başka şeyler yapacak vaktim olmuyor şu günlerde.
-
-
Siz neler izleyip takip ediyorsunuz?
İyi sinema filmleri izlemeye çalışırım vaktim oldukça.
-
Sizi başka nelerde görüp izleyeceğiz, neler var ilerleyen süreçte?
Ercan Kesal'ın çektiği Nasipse Adayız filminde oynadım en son. Vizyona girdiğinde orada izleyebilirsiniz. Yaralarım Aşktandır devam ediyor.
-