Demet Akbağ: Türk sinemasına başka bir kapı açtım
2000’lerin başından bu yana en çok filmde başrol oynayan oyuncu olan Demek Akbağ "Benim günüm 40’ından sonraymış. Sanıyorum belli bir yaşta hem de komedide başrol oynayarak elde ettiğim başarıyla Türk sinemasına başka bir kapı açtım" dedi.
Haberler 20.01.2018 - 15:19
-
Vizontele’den bu yana sinemada bir Demet Akbağ fırtınası esiyor. Son 17 yılda en fazla başrolde oynayan oyuncu olan; binlerce oyun ve 16 dizide başrol oynamasının yanı sıra oyuncular Sendikası’nın başkan olan Akbağ hakkında merak edilenleri HT'den Mehmet Çalışkan'a anlattı.
-
-
2017’de Türk filmlerinin izleyici sayısı %29.7 arttı. Sizce ne yapıldı da böyle bir artış görüldü?
Uzun süredir Türk filmlerine küs olan izleyiciler, iyi filmler sayesinde barıştığı Türk sinemasına her geçen gün daha çok sahip çıkıyor. İzleyici sayısının her yıl artmasının nedeni budur. -
Barışma sürecinin ‘Vizontele’ ile başladığını düşünüyorum. Siz?
Ondan önce ‘Eşkıya’ vardı ama sonrasında Türk sineması akıp gitmedi, coşmadı. ‘Vizontele’den sonrasına bakacak olursak film sayısı da izleyici sayısı da müthiş bir artış gösterdi. Şimdi bunu benim de rol aldığım film diye şey demek istemiyorum ama evet, senin de düşündüğü gibi barışma süreci ‘Vizontele’ ile başlamıştır. İzleyicinin iyi yazılmış, iyi çekilmiş, çok emek verilmiş düzgün bir hikâyeyi izleme açlığı ‘Vizontele’nin önayak olduğu dönemdeki filmlerle bastırıldı. İyi işin para kazandırdığı da görülünce yapımcılara cesaret geldi. Hal öyle olunca birçok yetenekli senarist kendini gösterme olanağı buldu, oyuncuları ayrı bir heyecan sardı. Bütün bunların sonucunda da sektör canlandı. Şimdi de ABD’li büyük film şirketleri Türk filmlerine ortak olmaya başladı.
-
-
Ne yapılması gerekir ki izleyicinin ilgisi böyle devam etsin?
Sektördeki herkesin kendisini her daim geliştirmeye devam etmesi gerekir. Kişiler kendilerini geliştirdikçe, ufuklarını genişlettikçe kalite daha da artacaktır. Dün yaptıklarımızı beğenmeyerek yarın daha iyisini yapmanın peşine düşmeliyiz. Kalitesiz filmler izleyiciyi bir küstürür ki bir daha toparlamamız çok uzun zaman alır. Dikkat edilirse 2001’den bu yana Star Wars, ‘Avatar’, Karayip Korsanları’, ‘Hızlı ve Öfkeli’ gibi büyük yapımların dünyada yerel yapımları geçip birinci olmadığı tek ülke Türkiye. Hep Türk filmleri birinci oluyor. Bu başarıyı devam ettirerek korumalıyız. -
Türk sinemasına katkınızın ne kadar olduğunu söylersiniz?
Karakter oyunculuğunun yolunu biraz daha açtığımı düşünüyorum. Hep başrolünde güzel kadınların, yakışıklı erkeklerin olduğu filmlerin değil de karakter oyuncuların da başrolde olduğu, farklı hikâyelerin de lokomotif olabileceğini, iyi iş yapabileceğini göstererek o türdeki filmlerin önünü açtığımı da düşünüyorum ben. Çünkü yaşım gereği başrolde oynamak hakikaten zordur. Ayrıca kadınlar için zor bir tür olan komedide başrol oynamak daha da zordur. Sanıyorum belli bir yaşta hem de komedide başrol oynayarak elde ettiğim başarıyla Türk sinemasına başka bir kapı açtım.
-
-
Son 17 yılda en çok başrol oynayan kadın oyuncusunuz...
Demek ki benim de günüm 40 yaşından sonra başlayacakmış. Ben de hakkımda ‘Bir mecmuanın açtığı yarışmayla sinema hayatına başladı’ denmesini isterdim ama olmadı. -
Sinemaya geçişiniz neden bu kadar uzun sürdü? Sizden mi yoksa sektörden mi kaynaklandı?
‘Vizontele’den önce sadece ‘Davacı’ ile ‘Tersine Dünya’da rol aldım. O dönemlerde Türk filmlerinin sayısı ne kadardı ki? Senaryoları daha edebi olan, kadın hikâyelerinin olduğu bir Atıf Yılmaz dönemi yaşanıyordu. O dönemin oyuncuları da Müjde Ar, Zuhal Olcay, Nur Sürer’di. Atıf Yılmaz’ın döneminden sonra da bir suskunluk dönemine girildi. O suskunluk döneminden sonraki dönemde karakter oyuncuları üzerine de senaryo yazılıp filmlerde başrol verilmesinin artmasında payım olduğunu düşünüyorum. Eskiden bir oyuncunun çok yönlü olması gibi bir durum yoktu. Ünlülerin kategorisi çok karışık olmamalıydı. Yeni bir ünlü kadın hem seksi, hem güzel hem sempatik hem de yetenekli olarak kabul edilmezdi.
-
-
Kadın komedyenlerin artması, hatta onların senaryo yazıp bir de yönetmenlik yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok seviniyorum. Gupse’nin yazması, oynaması ve yönetmesi gerçekten gurur verici. Sinema adına çok güzel bir gelişme. Bir oyuncunun yazabilmesini ve yönetebilmesini takdir ediyorum ve bu yöndeki her girişimi sonuna kadar destekliyorum. Dünya oraya doğru gidiyor. Bizim de bu konuda dünyayla eşzamanlı davranmamız alkışlanacak bir hareket. Örneğin ‘Deliha 2’de Gupse sadece oyuncu olsaydı o film Gupse’nin filmi olur muydu?
-
O kadar deneyime ve bilgi birikimine rağmen siz neden yazmıyor ve yönetmiyorsunuz?
Çünkü Demet Akbağ korkak. Biraz daha cesaretli olmam lazım. Ben hakikaten kendime güvenemiyorum. Bir şeyler yazmaya başlıyorum ama onu tamamlayıp insanlara sunmaya korkuyorum. Cesaretlerinden dolayı yazan ve yöneten arkadaşlarımı da alkışlıyorum.
-
-
‘Aynı geminin içindeyiz’
Oyuncular Sendikası’na neden başkan oldunuz?
Sağolsunlar, kimsenin itiraz edemeyeceği, herkesin kucaklayacağı bir isim olması noktasında benim üzerimde hemfikir olmuşlar. Hepimizin oyuncular sendikası üyesi olarak bir karta sahip olmamız mesleğimizin tescilidir. Birçok gelişmiş ülkede sendika kartı olmayanı oyuncudan saymayıp yapımcılar kesinlikle iş vermiyor.