Spermi olmayan erkekte kök hücre umudu
Bir süredir devam eden kök sperm hücresi çalışmalarının, azoospermi nedeniyle baba olamayan erkeklere umut verdiğini belirten Ürolog Prof. Aydos, bu çalışmaların kanıtlanması durumunda kısırlık tedavisinde yeni bir dönemin başlayabileceğini söyledi. HABER: TÜLAY KARABAĞ
Haberler ntv.com.tr 19.09.2016 - 09:34
-
Azoospermi, meni tahlillerinde canlı ya da ölü hiç sperme rastlanmaması anlamına geliyor. Yani azospermi sorunu yaşayan çok sayıda erkek baba olamıyor.
Ancak Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Kaan Aydos’a göre son çalışmalar, azospermi sorunu yaşayan erkekler için umut verici nitelikte. -
-
Azoospermi, çocuk sahibi olamamış erkeklerin yaklaşık % 15’ini ilgilendiriyor. Bunların da % 60’ında sorun, testislerde sperm üretimindeki bozulmadan kaynaklanıyor. Eksik hormonların yerine konulması ya da mikroTESE tekniği ile testislerden sperm alınarak tedavi yoluna gidilse de birçok erkek için bu soruna çözüm bulunamıyor.
-
“KÖK HÜCRELERİN SPERME DÖNÜŞMESİ SAĞLANDI"
Prof. Aydos, ”Yakın tarihte yapılan çalışmalar, azoospermisi olan erkeklerde, kök sperm hücrelerinden laboratuvar şartlarında olgun sperm hücresi gelişebileceğini gösterdi” dedi ve çalışmaların detaylarını şöyle özetledi:
“Bugüne kadar bilinen; testiste spermatogonium denilen sperm kök hücrelerinin olduğu ve olgun spermleri sadece bunların doğurduğu idi. Yeni araştırmalar ise testis içinde her zaman kök hücrelerin bulunabileceğini ve bunların da hormon tedavisi ile olgun sperme dönüşebileceğini gösterdi. -
-
Varlıkları yeni anlaşılan bu kök hücrelere VSELs (Very Small Embryonic-Like stem cells; çok küçük embriyon benzeri kök hücreler) adı veriliyor. Yani klasik olarak sperm kök hücresi olarak kabul edilen spermatogoniumların da gerisinde, VSEL kök hücreleri bulunmakta. Geçtiğimiz mayıs ayında Reproductive Science dergisinde yayınlanan araştırma ile bunların gonadotropik hormonlara duyarlı alıcılar yani reseptörler içerdiği ve bu sayede hormonlarla uyarıldıklarında olgun sperm hücrelerine dönüşebilecekleri gösterildi.
-
TESTİSLERDEKİ SPERM KÖK HÜCRELERİ İZOLA EDİLDİ
Diğer yandan, geçtiğimiz yıl Fransa’da Lyon Ulusal Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Philippe Durand ve ekibi, kök sperm hücrelerinden laboratuvar şartlarında olgun sperm hücresi gelişebileceğini de ortaya koydu. Araştırıcılar, azoospermik infertil bir grup erkekte testislerinden küçük biyopsi parçaları alıp, içlerinde spermatogonium adı verilen sperm kök hücrelerini izole ettiler. Eğer böyle hücreler varsa, laboratuvar şartlarında bir bioreaktör kullanarak bu hücrelerin olgun, kuyruk gelişimini tamamlamış sperme dönüşmesini sağladılar. Ancak henüz bu spermi tüp bebekte kullanmadılar.” -
-
“DAHA ÖNCE DE DENENDİ ANCAK KESİN SONUÇ ALINAMADI”
Prof. Aydos’un anlattıkları azospermi nedeniyle baba olamayanlar için iyi bir haber olsa da bu yöntem ilk duyulduğu gibi her erkek için olumlu sonuç vermiyor. Aydos bunun gerekçelerini ise şöyle aktardı: -
“Aslında daha önce de birkaç defa bu şekilde sperm hücresi yapıldığı bildirilmiş ve yayınlamış olmakla birlikte kesin bir sonuç alınamamıştı. Dolayısıyla, şimdiki çalışmanın sonuçlarına da henüz doğruluğu başka merkezlerce de kanıtlanmadan fazla güvenmemeli.
-
-
Eğer kanıtlanırsa, bu uygulama öncelikle kanser tedavisi görecek ama ergenliğe girmemiş çocuklarda işe yarayacaktır. Ama erişkin yaşta azoospermi nedeniyle başvuran erkeklerde kullanılabilmesi için yöntemin bir parça daha geliştirilmesi gerekiyor.”
-
“KANITLANIRSA KISIRLIK TEDAVİSİNDE YENİ BİR SAYFA AÇILIR”
Bir çekincenin de doğacak çocuğun sağlığıyla alakalı olduğunu vurgulayan Prof. Aydos, kesin sonuç için bir süre daha beklemek gerektiğinin altını çiziyor. Aydos’a göre, zaten bu çalışmaların kanıtlanması da kısırlık tedavisi açısından paradigma değişikliği anlamına geliyor:
-
-
“Netice olarak, sperm kök hücre tedavisi başkaları tarafından da denenip, başarısı kanıtlandığı takdirde, doğacak çocuğun da sağlığına bir zarar vermeyeceği anlaşılırsa kısırlık tedavisinde yeni bir sayfa açacaktır.
-
Ancak yine de bunun çok yakın bir tarihte uygulamaya geçmesi beklenmemeli. Araştırıcılar sadece deneysel nitelikte bir çalışma yaptıklarını, uygulamaya geçmesi için en az 2 yıl daha gerektiğini belirtiyor.”
-
-