Mahatma Gandi: İmparatorluğu dize getiren ‘küçük’ dev
Bugün, Mahatma Gandi'nin doğum günü... 2 Ekim 1869'da doğan İnsan hakları savunucusu, Hindistan ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri 30 Ocak 1948'te suikast sonucu öldürüldü. İşte Mahatma Gandi'nin hayatı...
Haberler ntv.com.tr 02.10.2018 - 10:52
-
1869... Dünya’nın süper gücü İngitere gücünün doruğunda.... Kanada’dan Avusturalya’ya Güney Afrika’dan Hindistan’a uzanan imparatorlukta güneş batmıyor.
-
-
İngiliz İmparatoruğu’nun bir parçası olan Hindistan’da o yılın 2 Ekim günü... Milyonlarca üyesi olan çalışanlar kastına (vaişya) yeni bir üye eklendi: Mohandas Karamçand Gandi...
-
Gandi, canlılara zarar vermeme, etyemezlik, kişisel arınma ve farklı inanç ve kastlara saygı gibi kurallarla örülmüş ‘Janizim’ felsefesine uygun olarak büyütüldü.
-
-
Çocukluğunda sıradışı bir özellik göstermiyordu. Sıradan bir öğrenciydi, yaşıtları gibi erkenden, 13 yaşında evlendirildi, 17 yaşında baba oldu.
-
Hayatını ve İngiliz İmparatorluğu’nu değiştiren olayların başlangıcı ise 1888’de oldu. O yıl genç Mohandas, avukat olmak için İmparatorluk’un başkentine , University Collge London’a gitti.
-
-
Londra’da da hayatında çok fazla şeyin değiştiği söylenemez. Janizme uygun olarak etten, alkolden ve seksten uzak geçen yıllarda en renkli etkinliği aldığı dans dersleriydi. Ancak daha sonra başarıyla uygulayacağı örgütçülük deneyimlerini, ilk olarak burada katıldığı ‘Vejeteryanlar Derneği’nde yaşadı.
-
Mezun olduktan sonra Londra barosuna girse de bir süre sonra ülkesine geri döndü. Ancak Bombay’daki ilk avukatlık yılları çok da başarılı değildi.
-
-
1893’te şansını, İmparatorluk’un bir başka köşesinde, Güney Afrika’daki Natal’da denemeye karar verdi.
-
Burada ayrımcılığın gerçek yüzü ile karşılaştı. Elinde birinci mevki bileti olmasına rağmen üçüncü mevkiye geçmediği için trenden atıldı. Yoluna at arabası ile devam ederken, Avrupalı bir yolcuya yer açmak için arabanın dışında basamak üzerinde yolculuk etmeyi reddettiği için sürücü tarafından dövüldü. Yolculuğu esnasında bazı otellere alınmamak gibi çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldı.
-
-
1894’te Hintliler’in yaşadığı haksızlıklara karşı çıkabilmek için ‘Natal Hint Kongresi’ni kurdu.
-
1906 yılında yerel hükümetin Hintliler’i zorla kayıt altına almaya yönelik bir yasayı kabul etmesi üzerine, ilk defa şiddet içermeyen pasif direniş yönetiminin uygulandığı bir direniş örgütledi.
-
-
Aynı yıl İngilizler’in ağır vergilerine karşı yerlilerin ayaklanması ile başlayan Zulu Savaşı’nda vatandaşlık kazanacaklarını düşünerek...
-
Yönetimi Hintliler’i askere almaları yönünde ikna etmeye çalıştı. Ancak askere alma yönetmeliğinin Hintliler’i aşağıladığını görerek daha sonra buna karşı çıkılması için çalışmaya başladı.
-
-
Gandi 1915’te ülkesine geri döndü...
-
ve 1885’ten beri faaliyette olan Hindistan Bağımsız Kongresi’ne katıldı.
-
-
İlk büyük başarısını 1918 yılında kazandı.
-
O yıl Çamparan’da yaşanan kıtlığa karşı bir ‘aşram’ (insanların inzivaya çekildiği ve yoksullara yiyecek, sağlık ve eğitim hizmetlerin verildiği merkez) kurdu. Bir süre sonra huzursuzluk çıkardığı gerekçesiyle hapse atılınca yüzbinlerce insan tutuklu kaldığı yerde ve mahkeme önünde protesto gösterileri düzenledi.
-
-
Bunun sonucunda serbest bırakılmak zorunda kalındı. Hapishaneden çıkınca kıtlık sırasında konulan vergilerin geri alınması için köylüler adına müzakereler yaptı ve başarıya ulaştı.
-
Gandi’ye ‘Bapu’ (Baba) ya da ‘Mahatma’ (Yüce Ruh) ünvanları bu yıllarda verildi.
-
-
Aralık 1921’de Hint Ulusal Kongresi’nin başına geçti ve Hint halkını bilinçlendirmek ve pasif direniş ile Britanya egemenliğine karşı mücadele konusunda önemli adımlar attı.
-
Bir süre sessiz kalan Gandi’nin adının tüm dünya tarafından bilinmesini sağlayan dönem 1928’de başladı. Gandi, Aralık 1928'de Hint Ulusal Kongresi’nde bir karar kabul ettirdi.
-
-
İngilizler bildiriyi kabul etmeyince, 31 Aralık 1929'da Lahore'da Hindistan bayrağı açıldı.
-
26 Ocak 1930, Lahore'da toplanan Hindistan Ulusal Kongresi tarafından ülkenin Bağımsızlık Günü olarak kutlandı.
-
-
Gandi Mart 1930'da tuz vergisine karşı yeni bir ‘satyagraha’ (pasif direniş) başlattı. Kendi tuzunu yapmak için Ahmedabad'dan Dandi'ye 400 kilometre yürüdü. 12 Mart'tan 6 Nisan'a kadar süren, binlerce Hintli’nin katıldığı ve ‘Tuz Yürüyüşü’ adı verilen bu eylem pasif direnişin en önemli bölümüdür.
-
Buna göre Kongre, İngilizler’e yöenetim hakkı vermeleri ya da ya da bağımsızlığı amaçlayan bir kampanya ile yüz yüze geleceklerini açıklayan bir bildiri gönderdi.
-
-
Britanya buna karşılık vererek 60 binin üzerinde kişiyi hapse attı.
-
Bundan sonra II. Dünya Savaşı’nın başlamasına kadar geçen süreç, Kongre içinde ve ülke çapında yürütülen çabalar, hapis cezaları ve açlık grevini de içeren çeşitli eylemlerle geçti.
-
-
Hindistan 15 Ağustos 1947’de Britanya İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazandı, ancak bölünerek...
-
Savaşın başlamasından sonra Gandi bağımsızlık mücadelesini güçlendirdi. Gandi ve Hint Ulusal Kongresi’nin tamamı 9 Ağustos 1942’de Bombay’da tutuklandı ve iki yıl boyunca Ağa Han sarayı’nda tutldu. Sağlığının kötüleşmesi üzerine savaş bitmeden, 6 Mayıs 1944’te salıverildi.
-
-
Bu arada ingilizler savaşın sonunda yönetimin Hintliler’e verileceğine dair bariz açıklamalarda bulunmuştu. Bu noktada Gandi mücadeleyi durdurdu ve Kongre Partisi’nin liderlerinin de aralarında bulunduğu 100 bin civarında siyasi tutuklu salıverildi.
-
II. Dünya Savaşı sonrasında yürütülen bağımsızlık müzakereleri sırasında ülkedeki Hint ve Müslümanalar arasında patlak veren iç savaş Gandi’nin tüm çabalarına rağmen englleyemedi ve iç savaş ülkenin Hinditan ve Pakistan adı altında ikiye bölünmesi ile sonuçlandı. Her iki ülke de aynı zamanda Britanya İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazandı.
-
-
Gandi, bağımsız Hindistan’da çok kısa yaşayabildi. İmparatorluğu şiddate başvurmadan dize getiren Gandi’yi ölüm 30 Ocak 1948’te buldu. Bölünme sırasında Pakistan’a tazminat ödenmesini hazmedemeyen bir Hindu milliyetçi Gandi’ye bir gece yürüyüşü sırasında suikast düzenledi.
-
Hindistan’ın ilk başbakanı Jawaharlal Nehru, onun ardından şunları söylemişti:
-
-
Dostlar, yoldaşlar, ışık bizi terketti ve her yerde yalnızca karanlık var, ve size ne söyleyeceğimi ya da nasıl söyleyeceğimi hâlâ bilmiyorum. Sevgili liderimiz, Bapu, ülkenin babası artık yok. Belki de bunu söylememeliyim ama yine de bunca yıldır gördüğümüz gibi artık onu göremeyeceğiz, öğüt almak için ya da teselli etmesi için ona koşamayacağız, ve bu yalnızca benim için değil, bu ülkedeki milyonlar ve milyonlar için de çok kötü bir darbe.